1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Dijital bağımlılık ve kaybedilen zaman
Dijital bağımlılık ve kaybedilen zaman

Dijital bağımlılık ve kaybedilen zaman

Ersin Çelik, ekran bağımlılığın günümüz toplumunda çocuklar ve yetişkinler için ciddi bir sorun haline geldiğini ve dijital bağımlılıkla mücadele etmenin mecburiyetini vurguluyor.

11 Ağustos 2024 Pazar 11:33A+A-

Ersin Çelik/Yeni Şafak

Dikkatimizi kaybettik sıra çocuklarda mı?

Ortalama bir ergenin, 18 yaşına gelene kadar 22 bin saatini ekran başında geçirdiğini biliyor muydunuz? Çağın çocukları 916 gün boyunca; yürümeden, koşmadan, oynamadan hatta konuşmadan ve çevresinde olan bitenden habersizce, ellerindeki beyaz ekrana teslim olmuş durumdalar. Yetişkinlerde ise bu süre daha da uzuyor. Ekran başında geçirilen zaman 35 yaşa kadar 45 bin saate çıkıyor. Güne böldüğünüzde 5 yıl ediyor. Bu rakamlar felaketin ta kendisi değil de nedir? Eldeki ortalama verileri sokakta karşılaştığımız herhangi bir kişiye aktarsak, korkunç olduğunu söyler ve hemen bir çare bulunmasını ister. Eminim okurken siz de böyle düşündünüz. Peki ya sonra? Ne yapılması gerektiği hususunda fikrimiz, çözüm önerimiz var mı?

Anneyiz, babayız, öğretmeniz, öğrenciyiz, duyarlıyız, hassasız çünkü insanız… Lakin çaresiziz! Çünkü ortaya çıkan istatistikler bizlere ait. Çünkü bizlerin de beş ve daha fazla yılı ekran başında geçti. Cep telefonlarının sürekli kayan ekranları gibi akıp gidiyor hayatlarımız. Gerçeklerle yüzleşmek bile bizi kapıldığımız akıntıdan kurtarmıyor. En kötüsü de çevremizdeki herkesle birlikte sürükleniyoruz. Ne tutunacak bir dal ne de başkasını çekip alacak bir el yok gibi.

Grubumuzun süreli yayınlarından ve bana göre Türkiye’nin en kaliteli matbu mecrası Nihayet Dergisi’nin geçtiğimiz ayki (Temmuz) sayısını okursanız eğer, siz de benim gibi düşünebilir hatta hem kişisel tecrübeleriniz hem de gözlemlerinizi harmanlayarak yazdıklarımın ötesine geçebilirsiniz. Nihayet, nihayet yememiz gereken o sert yumruğu iki kaşımızın ortasına atıyor aslında. “DİKKKAT! DİKKATİMİZİ KAYBETTİK” kapağı ile ele alınan konuları tek tek vermeyeceğim. İki nedenim var. Birincisi yazı başka bir yere evirilecek. İkincisi lütfen dergiyi bulup okuyun ve hem kendinizle hem de insanlığın, çocukların ne halde olduğu gerçeğiyle okuyarak yüzleşin. İlla bir özet cümle vermem gerekirse Nihayet’in yayın yönetmeni ve üstadımız Ahmet Murat ‘Editör’ yazısında şunları ifade ediyor: “Dikkatimiz, özellikle de çocukların dikkati laçka olmuş durumda. Sınavlarda öğrencilerin en çok şikâyet ettikleri soruların paragraf soruları olması boşuna değil. (…) Dikkat eksikliği bambaşka ve sonradan ortaya çıkmayan klinik bir olay. Bizim ele almaya çalıştığımız daha ziyade, ekranların çoğalması ve yayınlaşmasıyla birlikte beliren, dikkatimizi vermemize ve uzun süre sabit bir işi yapmamıza imkân vermeyen bir dikkat yitimi.”

Dikkat eksikliği (DEHB) klinik bir durum. Testleri, teşhisi, tedavisi var. Dikkati çalınan, kaybolan ve artık hayatın olağan akışına dikkat kesilemeyecek kadar kopuşlar yaşayan modern çağın yetişkinlerini, özellikle de anne-baba ve öğretmenleri, haliyle milyonları da teşhis ve tedavi etmek gerekiyor bu durumda. Mesela bu yazıyı cep telefonundan okuyan ve bir dakika sonra içerikten içeriğe geçişler yapacak biri için mümkün mü? Değil!

Kesintisiz bağlantıyla edindiğimiz bağımlılıklar ile yüzleşmeye hazır mıyız peki? Çözüm üretmek, normal olmak, dikkatimizi geri kazanmak istiyor muyuz?

Geçtiğimiz iki haftada büyük bir yüzleşme yaşadık aslında. Devlet önce, dijital kitap okuma ve yazma uygulaması Wattpad’e erişim yasağı getirdi. Bir hafta önce Instagram’ı ve son olarak da oyun platformu Roblox’u kullanıcılarına kapattı. Türkiye, dünyanın en büyük ve ‘sürekli’ sosyal medya tüketicilerinden. Nüfusuna oranla Avrupa’nın lideri. Haliyle de erişim yasakları büyük ses getirdi. İtirazlar yükseldi. Devleti yönetenler sansürcülükle suçlandı. Siyasi rol kapmalar, yasaktan şikâyet edenlere yaranmalar da baş gösterdi.

Ancak, Kanada menşeli okuryazar uygulaması Wattped’in yıllardır ergenlik dönemindeki çocukları etkisi altına aldığı, içeriklerinin çoğunun +18 olduğu ve özellikle son yıllarda LGBT kategorilerini ön plana çıkardığı gerçekleri geri planda kaldı.

Instagram’ın ise insan ticareti, işkence, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, hırsızlık ve yağma gibi suçlar karşısında verilen yargı kararlarını uygulamayarak aslında işlenen suçlara yataklık yaptığı, buna mukabil Türkiye’den milyonlarca kullanıcının paylaşımlarını tek kalemde silerek en büyük sansürcü olduğunu göstermesi, 57 milyon kullanıcının büyük bir bölümünü kısıtlama kararına ikna edemedi.

Küçük yaşlarda eline telefon verilen çocukların oyun oynamak için girdiği, dünyada 15 milyon abonesi olan sanal oyun platformu Roblox’ta; pedofili sapıkların cirit attığını, yazışma odalarında çocuklara hâllendiklerini, sadece Türkiye’de değil Amerika ve İngiltere’de sayısız vakanın yaşandığını bilmeyen yok. Lakin bu korkunç sicile rağmen, Roblox’un erişime kapatılması için “akıl alır değil” denildi. Anneler-babalar ağlayan çocuklarının vidolarını yayınlayarak platformun açılması için yetkililere çağrılar yaptılar.

Tam da burada toplum olarak “dikkatimizi kaybettiğimiz” gerçeği ile yüzleşmemiz gerekiyor aslında. Bizler, sizler, hepimiz bağımlı yetişkinleriz. Dikkatlerimizle birlikte; idraki, hassasiyetleri, önemsemeleri ve sınırları da kaybetmişiz. Farkında bile değiliz ve sıra çoktan çocuklarımıza gelmiş de geçiyor bile. Yoksa Wattped ve Roblox’a dair gerçeklere, delillere ve en önemlisi de çocukların türlü sapkınlıklara maruz kalma ihtimaline karşı bile seslerin meydanlarda yükselmiş olması gerekiyordu oysa.

Sahi aklımız hangisini alacak ve neyi, nasıl ayıklayacak?

***

Not 1: Wattped’in kapatılmasında çok geç kalındı. Bu alandaki tahribatı bilenler yıllardır uyardılar ancak bu adım çok geç kalınarak ancak atılabildi. Çocuklar ise yıllardır bu dipsiz kuyuya atılmıştı. İçeriklere dair elimde çok çarpıcı, sarsıcı ve yüz kızartıcı notlar var. Pazartesi günü detaylıca yazacağım inşallah.

Not 2: Yazının girişinde aktardığım, ekran süresi verilerini dijital bağımlılıklar uzmanı ve Yeşilay Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç’in “Dikkat Dikkat” başlıklı yazısından aldım. (Nihayet, Temmuz 2024, s.38-49) Mehmet Hoca bir derya ve çok dertli. Evladıyla, danışanlarıyla, dostlarıyla konuşurcasına yazmış. Sorunlarımızın kaynağını göstermiş. En azından o makaleyi lütfen okuyun.

 

 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum