Dicle Üniversitesinde “Zeynep Gazali” Semineri
Düşünce ve Hikmet Kulübü’nün, “Tarihe Işık Tutan Öncü Şahsiyetler”i ele aldığı seminerler dizisinin dördüncüsü yapıldı.
Özgür-Der'li gençlerin üniversitede oluşturduğu “Düşünce ve Hikmet Kulübü” etkinliklerine devam ediyor. Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde her ay gerçekleştirilen ve “Tarihe Işık Tutan Öncü Şahsiyetler”in ele alındığı seminerler dizisinde, bu ay “Zeynep Gazali”nin hayatı ve mücadelesi ele alındı.
Tuba Uslu’nun konuşmacı olarak katıldığı seminer, Yasin Öner'in Kur'an'ı Kerim'in arapça tilaveti ile başladı. Ardından Orhan Çelik Kur'an'ı Kerim'in Kürtçe ve Türkçe mealini okudu. Kur'an tilavetinden sonra Düşünce ve Hikmet Kulübü Başkanı Sedat Taşdemir Kulüp adına ''Şahitlik'' üzerine kısa bir konuşma yaptı.
Taşdemir kısaca şunlara değindi: Öncelikle Rabbimize şükürler olsun ki bizler islamla şereflendirildik. Tabi islamı kabul ederek rahata kavuşmadık aksine islamla yükümüz, sorumluluklarımız ve şahitliklerimiz de artmıştır. Çünkü Allah bir ayetinde; ''Siz gerçekten iman ettik demekle kurtulacağınızı mı zannediyorsunuz.'' Diye buyurarak müslümanları uyarmaktadır. Başka bir ayette ise şunu hatırlatmaktadır: ''İman edip birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler dışında kalan tüm insanlar hüsrandadırlar.'' Bundan da anlaşılacağı üzere bizler gerçekten sosyal şahitliğimizi yerine getiremediğimiz müddetçe gerçek anlamda iman etmiş olmayız.”
Taşdemir, Hz. Meryem kıssasına dikkat çekerek şahitliğin sadece erkeklere veya hanımlara ait bir kavram olmadığını, insana yüklenmiş bir sorumluluk olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Hz. Meryem, kadını sosyal hayattan uzaklaştıran ve hayat hakkı tanımayan bir zihniyete darbe olarak gelmiştir ve var olan tüm düzeni yerle bir etmiştir. ''Git ve ruku edenlerle birlikte ruku et'' emrini aldığında tedirgindi ama emindi. Çünkü tek dayanağı olan Rabbi vardı ve biliyordu; Rabbi hesapsız rızık verendir.”
Semineri sunmak için kürsüye gelen Tuba Uslu özetle şunlara değindi: “Öncelikle neden Zeynep Gazali? Zeyneb Gazali 53 yıl İslama hizmet eden, binlerce insanın İslamla tanışmasına vesile olan ve özellikle Mısır’da birçok yeniliğe öncülük eden bir mücahidedir. Ancak yakın dönemde ismi çok fazla zikredilmemekle beraber ne yazık ki gençler tarafından tanınmamaktadır.
20. Yüzyılın başlarında dünyada başlayan siyasi ve ekonomik bunalımların özellikle Müslümanlar üzerinde çok büyük etkileri olmuştur. Müslümanlar sömürülmüştür. İslam devletleri batılı devletlerin sömürgesi haline gelmiş. Büyük ölçüde dini ve ahlaki çöküntü meydana gelmiştir. Bu süre içinde Mısır’da İngiliz sömürgesi altına girer. Bu durum Hasan el-Benna ve arkadaşlarını tüm dünyada tebliğ çalışmalarına yöneltir ve İhvan-ı Müslimin adı altında bir teşkilat oluştururlar. Bunların faaliyetleri hükümetin hoşuna gitmez. Özellikle Cemal Abdunnasır döneminde İhvan-ı Muslimin üzerindeki baskılar artar. Hasan el Benna şehit edilir. Seyyid Kutub ve arkadaşları idam edilir. Başta Zeyneb Gazali olmak üzere birçok İhvan- ı Müslimin üyesi cezaevlerinde işkencelere maruz kalırlar.
Zeyneb Gazali 1917 de Kahire yakınlarındaki Meytyaiş Köyünde dünyaya gelir. Babası Ezher âlimlerindendir. Kızının eğitimiyle kendisi ilgilenir. Onun sahabe kadınları gibi yetişmesini ister. Zeynep Gazali liseyi bitirdiği dönemde tamamen sekülerist düşüncede olan Hüda Şaravi’nin Kadınlar Birliği Cemiyetinde aktif olarak görev alır. Diğer üyelerle olan fikir uyuşmazlığı nedeniyle bu cemiyetten ayrılır ve henüz 20 yaşındayken Müslüman Kadınlar Birliği adında bir cemiyet kurar. Daha sonraki dönemlerde de Hasan el Benna’nın teklifi üzerine İhvan-ı Müslimin adına aktif bir şekilde çalışır. Zeyneb Gazali öncülüğünde birçok yerde camii ve medreseler inşa edilir. Buralarda sohbet ve ders halkaları oluşturulur. Konferanslar ve mitingler düzenlenir.
İhvan-ı Muslimin cemiyetinin 1965’deki tasfiyesinde Zeynep Gazali de yüzlerce cemiyet üyesiyle beraber tutuklanır. 6 yıl cezaevinde kalır. Cezaevinde türlü işkencelere maruz kalır. Bu yaşadıklarına da Zindan Hatıraları adlı kitabında yer verir.
Zeyneb Gazali iki evlilik yapmış ancak hiç çocuğu olmamıştır. Son nefesine kadar tebliğ çalışmalarına devam etmiş. Gerek yetiştirdiği öğrencilerle gerek yazmış olduğu kitaplarla hala bu faaliyetlerini sürdürmektedir. 3 Ağustos 2005 de hayatını kaybetmiştir. Bazı eserleri şunlardır: Zindan Hatıraları, Gençlerle Mektuplaşmalar, Kur-an’a Bakışlar, Müslüman Aileye Doğru gibi eserleri vardır.”
Uslu, “Allah’ın izniyle Kur-an ve sünnetin hedeflerini kavrayanlar ve yolun uzunluğunu idrak edenler insan topluluğu dirilinceye ve insanlık Kur-an ile sünnetin sancağı altında gölgeleninceye kadar hak’dan hayırdan ve ona davet etmekten sapmayacaktır. Hak yolda ve sebatla yarışıyoruz. Karşılaştığımız bütün şeylerin karşılığını Allah’tan bekliyoruz.” diyerek konuşmasına son verdi.
Haber: Hüseyin Yıldırım
Fotoğraf: Ozan Ahnas
HABERE YORUM KAT