"Dezenformasyon Yasası" işlevsel mi?
Ersin Çelik, sosyal mecrada cereyan eden bir algı operasyonundan hareketle "Dezenformasyon Yasası" olarak bilinen düzenlemenin işlevselliğini sorguluyor.
Ersin Çelik / Yeni Şafak
Dezenformasyon değil psikolojik harekât!
Türkiye gündeminin, sosyal medyaya teslim olması rutin haline geldi. “Gün geçmiyor ki” diye başlayan habercilik klişesi, sanal âlemden memlekete sirayet eden politik kaosu anlatır oldu. Üstelik hâlihazırda uzun uğraşlar sonucu yürürlüğe giren ‘Dezenformasyon Yasası’na rağmen.
Geçtiğimiz pazar günü; üzerine çalışılmış, kurgulanmış ve sonuçları hesaplanmış büyük bir yalanın etrafında dönüp durduk yine.
X platformunda ‘Şiyar Karagöz’ isimli hesaptan, 18 Şubat günü saat 12.28’de bir video yayınlandı. İstanbul Havalimanı’nda bir adam, yanında da yaşlı annesi. Adam, 80 yaşındaki annesini, Kürtçe hizmet alamadığı için havalimanından iki buçuk saattir çıkaramadığını söylüyordu.
Bir insan, Türkçe bilmediği için havalimanından nasıl çıkamaz? Ana dili, bu toprakların yaygın dili Kürtçe olan bir anne... Üstelik yanında su gibi Türkçe konuşan, devlete ve tüm yetkililere saydıran oğlu, yani bir refakatçisi varken. Tam da ‘Qral û Travis’ isimli Kürtçe sahnelenen tiyatro oyununun Şişli’deki gösteriminin yasaklandığı günlerde, bir anne Kürtçe konuştuğu ve Türkçe bilmediği için havalimanında hizmet alamıyor. Oğlu da isyan ediyor. Yansıyan manzara tam olarak böyleydi.
O video saatler içinde milyonlarca kez izlendi. Sadece ilk yayınlayan hesapta 5 milyonu geçmişti. Rudaw gibi Kürt kamuoyunun takip ettiği haber sitelerinin yanı sıra açıkça PKK propagandası yapan hesapların da etkisiyle çok büyük etkileşim alındı. Paylaşımların altına binlerce yorum yapılarak “Türkiye ile hesaplaşmanın” sosyal medya kitabı da bu sayede yazılmış oldu. Meselenin siyasi karşılığı olduğu, aslında devletle birlikte hükümeti hedef aldığı için CHP destekçisi hesapların da videoyu “özveriyle” yaydığını belirtmek gerekiyor.
Ancak, havalimanında yaşandığı söylenen çok saçma, garip ve akla mantığa sığmayan o uygulamanın tamamen düzmece olduğunu video yayınlandıktan 6 saat sonra İstanbul Valiliği açıkladı.
Ortada ne bir rehin alma ne bekletme ne yaşlı kadının dilini anlamama ne de başka bir yasaklama vardı. Aksine uçak indikten 12 dakika sonra yaşlı kadın İstanbul Havaalanı yer hizmetleri ekibi tarafından tekerlekli sandalye ile alınmış ve bagaj alım salonuna taşınmış. Video da 3 dakika sonra tam burada çekilmiş.
Valiliğin açıklamasından şunu da öğrendik ki, uçağa Van’dan binen yaşlı kadın için İstanbul’a inince taşınacağı refakatle tekerlekli sandalye hizmeti talebinde bulunulmamış. Buna rağmen uçuş ekibi inisiyatif alıp uçak Van’dayken İstanbul’a bildirimde bulunmuş. Kamera kayıtlarında da görünüyor, yaşlı kadın uçaktan indikten 8 dakika sonra görevli gelip kendisini alıyor. Bu arada dikkat çeken bir bilgi daha ortaya çıktı. Havaalanındaki tüm o kurguyu dile getiren şahıs, 2007 yılında PKK’ya üye olmaktan tutuklanmış ve hapis yatmış.
Bu detaylar tüm yalınlığı ile ortaya çıkınca önce videolar silindi sonra da düzeltmeler yapıldı. Cılız birkaç tepkiyi ve “Kürt halkının mücadelesine zarar verdi” yorumlarını saymazsak; nefretini kusan, politik kazancını toplayan ve etkileşim için duyarını kasanlar için değişen bir şey olmadı. Haberin doğrusu, aynı mecrada yüzde bir etkileşim dahi almadı. Hakikatin kaderinde bu var işte. Önünden son sürat geçen yalanın arkasından baka kalıyor. O yalanı söyleyen, yayınlayan, yayan ve üzerinde tepinenler ise çoktan başka bir kumpasın altını eşelemeye başlamış oluyor.
İki gündür gündemi meşgul eden bu büyük politik kumpasın üzerinden yeni bir tartışma doğdu: Dezenformasyon Yasası işlemiyor mu? Bana da öyle geldi. Dün akşam saatlerine kadar işlemiyor görünüyordu. Bu yazıyı yazarken birkaç yerle görüştüm. “Deliller ortaya konulduğu ve videonun tamamen yalan olduğu ortaya çıktığı halde neden dava açılmıyor?” diye sordum. Çünkü burada dezenformasyonun ötesinde bir kurgu vardı.
Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçerek, videoda konuşan M.Ç. ve çekimi yapan kardeşi A.Ç. hakkında, TCK 217/A maddesi (halkı endişe, korku veya panik yaratma, kamu düzeni ile ilgili aykırı) gereğince soruşturma başlattı. Şüpheliler, yakalanarak ifade alma işlemleri başlatıldı. Yani Dezenformasyon Yasası devreye girmiş oldu. Bu kişiler eğer suçlu bulunursa 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılabilecekler.
Lakin havaalanında sahnelenen kurgu sadece dezenformasyon değildi. Ortada, çok net bir psikolojik harekât var. Yerel seçimler öncesinde, CHP ile DEM’in ittifak görüşmeleri yaptığı esnada, 80 yaşındaki anneyi kullanarak film fırıldak çevirdiler ve sosyal medya üzerinden de olsa amaçlarına ulaştılar. Tabanları öfkelendirerek konsolide ettiler. Bu kurguyu düşünüp sahneleyenler iki zanlının alacağı cezayı da hesaba katmışlardır. Belli ki seçimler sürecinde böylesi çok fazla tiyatro izleyeceğiz. ‘Dezenformasyon Yasası’ neye nasıl yetecek, kimi ikna edecek?
HABERE YORUM KAT