Devrimle ümitlenmek için daha çok sebep var...
Ahmet Varol, Suriye'de devrim ile oluşan şartların daha önceki örneklere benzemediğini ifade ediyor.
Ahmet Varol / Yeni Akit
Ümitlenmek için daha çok sebep var
Esed diktatörlüğünün devrilmesinden sonra Türkiye’de muhtelif komplo teorileri üretildi. Bu teorilerin sahadaki gerçeklere göre değil birtakım göbek bağlarıyla ilişkili olarak yalan atölyelerinde üretildiği çok açıktır. Özellikle bu olayın arkasında ABD ve İsrail’in olduğu ya da ortaya çıkan durumun en çok onların işine yaradığı iddiaları tamamen saçmadır. Bu iddiaları dillendirenler eğer söylediklerine kendileri de inanıyorlarsa onlara, psikoterapi için uzman bir doktora başvurmalarını öneririm. Bunda utanılacak bir şey yok, çünkü sağlık sorunları ihmale gelmez. İnanmıyorlarsa lütfen, birilerini memnun etmek için toplumu kandırmaya çalışmaktan vazgeçsinler.
En başta şunu ifade edelim ki Suriye’de yıllardan beri sürdürülen zulüm rejiminin devrilmesine öncülük eden ve bu ülkeyi yeniden imar etmek için büyük fedakarlıkları göze alan insanlar tanımadığımız, bilmediğimiz kimseler değil. Söz konusu komplo teorilerinin haklı olabilmesi için aksiyonu gerçekleştirenlerin müphem ya da bazı karanlık ilişkileri olabileceğinden şüphelenilebilecek kimseler olması gerekir. Oysa onları bazılarımız gıyaben bazılarımız şahsen yıllardan beri zaten tanıyorduk. Ama Suriye ziyaretimizde kendileriyle vicahen görüştük ve güvenimiz arttı. Zaten kendileri de en başta halka güven vermek için kampanya başlatmışlar. Bunu hem doğrudan görüşmelerimizde hem de Emevi Camisi’nde kıldığımız Cuma namazı esnasında okunan hutbede çok açık ifadelerle, ikna edici bir üslupla dile getirdiler.
Diğer yandan iktidarlarına son verilen kadro da tanımadığımız, bilmediğimiz kimseler değil. Onları da zulümleriyle, haksızlıklarıyla, yıkımlarıyla, tehcir politikalarıyla, işkenceleriyle ve şiddet uygulamalarıyla tanıyorduk. Seyahatimiz esnasında gördüklerimiz ise haklarında bildiklerimizi yalanlamadı bilakis teyit etti. Türkiye basınında sıkça gündeme getirilen Saydnaya Cezaevi’ni de seyahatimiz vesilesiyle ziyaret etme ve oradaki dehşet ve vahşetin kalıntılarına bizzat şahit olma imkanımız oldu. Kaldı ki Saydnaya, Esed diktatörlüğünün tek zulüm ve işkence merkezi değil. Burası sembolik anlamda öne çıktı. Onun gibi daha nice cezaevi ve işkence merkezi açmış. Üstelik zindanlara atılanların sayısı, kapasitelerini çok aştığından her bir koğuşa kapasitesinin on katı kadar insan doldurularak eziyet edilmiş.
Bütün bu gerçekler gösteriyor ki Suriye’de zulmü sürdürmekte ısrarlı bir kadronun saltanatına son verilmiş, yerine adaleti uygulamaya istekli ve azimli bir kadro gelmiştir. Sadece bu yönü bile ümitli olmak ve sevinmek için yeterli bir vesiledir. Biz Esed zulmünden kurtulan mazlumlar adına seviniyor, ama zalimler için üzülmüyoruz. Üzülenler üzülsün. Herkes kimin için üzülür ve kederlenir, kimin için sevinirse onunla beraberdir.
Bu arada Suriye’deki devrimin Arap baharı sürecinde gerçekleşen diğer devrimlerden birçok yönüyle farklı olduğunu söyleyebiliriz. En başta, Esed dönemi ordusunun mensupları tamamen silahlarını teslim edip evlerine gitmişler. Dolayısıyla Mısır’da Sisi cuntasının yaptığı gibi bir darbeyle geri dönmeleri ihtimali yok.
İran’ın ve güdümlülerinin iddia ettiği gibi yeni yönetimin herhangi bir mezhep kavgası yok. O yüzden Hamaney’in yeni yönetimi sallamak amacıyla ve mezhep fitnesini araç olarak kullanmak için yaptığı çağrılar tutmadı. Bazı yerlerde fitne çıkarmak isteyenlere en başta Nusayrilerin ileri gelenleri karşı çıktı ve fitne oyunu bozuldu. Bizim oradaki gözlemlerimiz, fitne oyununun tutması ihtimalinin son derece zayıf olduğu yönündeki kanaatimizi daha da güçlendirdi.
Direnişin bileşenleri arasında herhangi bir rekabet ve iktidar kavgası olmadığını, bu konuda gerekli uzlaşmanın Şam’ın fethinden önce sağlandığını, fetihten sonra da ısrarla korunması için büyük bir gayret gösterildiğini, örgütsel yapıların devlet çatısı altında bütünlük sağlaması için çalışmaların yoğun bir şekilde sürdürüldüğünü gözlemlememiz Afganistan’da yaşandığı gibi bir iktidar kavgası yaşanması ihtimalinin çok düşük olduğuna bizi ikna etti.
HABERE YORUM KAT