Ramona Wadi’nin Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.

Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas'ın Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) İsrail işgaline karşı direnişe başlamasının 60. yıldönümünde sessiz kalması gerekirdi. Ancak yıldönümleri Abbas için fazla zorlayıcıdır. Bu nedenle Filistinliler, Filistin'in sömürgecilik karşıtı mücadelesini istismar eden bir konuşmayla dalga geçerken, Filistin Yönetimi'nin güvenlik güçleri işgal altındaki Batı Şeria'da baskınlarına devam etti, Filistinlileri tam da Abbas'ın FKÖ'yü yücelttiği şeyi yaptıkları için gözaltına aldı ve öldürdü.

Artık Filistin Yönetimi'ne hizmet etmeyen bir geçmişi hatırlamak kendi başına bir düşüş sarmalıdır. Abbas, FKÖ'nün sömürgecilik karşıtı direnişinin ilk günlerini hatırlatırken, özellikle Gazze'de Filistinlilerin sömürgecilik karşıtı mücadelesiyle alay ettiği zamanlara dikkat çekmeyi başaramadı. İsrailli bakanların işgal altındaki Batı Şeria'nın da Gazze gibi soykırıma uğraması çağrısında bulunduğu bir dönemde Abbas, Filistin Yönetimi güvenlik birimlerini direniş liderlerini hedef almak için kullanarak olası bir uygulamayı hızlandırıyor.

Elbette Abbas'ın aklında daha temel bir amaç var; gayrimeşru yönetimine (seçildiği görev süresi 2009'da sona erdi) karşı Filistinlilerin tüm muhalefetini ortadan kaldırmak istiyor. Ancak Abbas bunu yaparak Filistinlileri herhangi bir korunmadan yoksun bırakıyor, çünkü güvenlik birimleri Filistin halkına ne pahasına olursa olsun Filistin Yönetimi'ni desteklemek için İsrail ile işbirliği yaparak Filistin direnişine karşı çıkmak için varlar.

Nihai sonuç, Filistin Yönetimi'nin İsrailli sömürgecilerin elinde daha hızlı bir şekilde çöküşü olacaktır.

Ancak o zamana kadar Abbas, FKÖ'nün devrimci liderlerinin geçmişte “Filistin halkının kendi kararlarını verme gücüne sahip olmasının öneminin tamamen farkında olduklarını ve bunu kurtuluşa, geri dönüşe ve anavatanları üzerinde özgürce kendi kaderlerini tayin etme haklarını kullanmalarına giden tek yol olarak gördüklerini” hatırlatmakta özgürdür.

El Fetih'in FKÖ içindeki ağırlığının, “Filistin halkının ulusal davası uğruna yaptığı büyük fedakârlıkların damgasını vurduğu uzun ve çetin bir mücadeleyle bağımsız ulusal Filistin kararını koruduğunu” sözlerine ekledi.

Bu, çözüldüğünde Filistin Yönetimi ile eşanlamlı olan El Fetih'in Filistinlileri uluslararası dayatmalar, bağışçı fonları ve iki devletli maskaralık peşinde koşan İsrail'e yem olarak sunduğu gerçeğini ortaya çıkaran yüceltilmiş bir saçmalıktır.

Abbas, Filistinlilerin bağımsızlıklarını elde etmelerinin zamanının geldiğini söyledi. Elbette, sömürgeciliğe son vermek bir yana, hiçbir bağımsızlık sunmayan iki devletli çerçeve içinde. Madem bu zaman geldi, o zaman Abbas neden hala Filistinlilerin bağımsızlıklarını elde etmeleri için engeller yaratıyor? Abbas'ın Filistin'in hiçbir zaman sömürgeleştirilmemesi gerektiğine dair basit bir açıklama yapmasına ne dersiniz, yoksa bu Ramallah'ın soykırım yoluyla olası yok edilişine kadar geçen süreçte elde ettiği geçici faydalara engel mi olur?

FKÖ'nün devrimi başlatmasının 60. yıldönümünde, sömürgesizleştirmeye kendini adamış bir lider, direniş faaliyetlerinin ön saflarında yer alan Filistinliler için nihai koruma sözü verirdi. Böyle bir lider, kendisini halktan ayrı tutmak ve sadece en çok korktuğu şeyi, yani Filistinlileri kendi arka bahçelerindeki ihanetten kurtarmak için artık içe bakan devrimi yüceltmek için yıllık bir anma törenine uygun olanı geri getirmek yerine, halkla birlikte mücadele etme sözü verirdi.

Abbas Filistinlilerin kurtuluşunu gerçekten destekliyor olsaydı, Filistin Yönetimi İsrail'in bir sonraki soykırım aşaması için aktif olarak çalışmazdı. Devrimi yok ederek kutlayamaz ve anamazsınız ama Abbas'ın tarzı bu.