Devletle Öcalan arasında ne oldu?
Ben "İpoteğin dikişleri patladığı için..." diye yazmıştım, Kandil'den konuşan Murat Karayılan, "Devlet önderliğimizle anlaştı" diyor. Bakın işte şu cümlelerle:
"Artık açıklanmasında bir sakınca görmediğimiz diğer önemli bir gelişme de devletin, önderliğimizle geliştirdiği diyalog temelinde ateşkes talebinde bulunmasıdır. Aslında önderliğimiz aradan çekilmişti ancak talep üzerine yeniden devreye girerek, çağrıları ve devletten doğru gelen istemi de dikkate alarak, bir kez daha barışa şans tanınması için hareketimize bir mesaj gönderdi."
Acaba böyle mi olmuş? Acaba devletten Öcalan'a talep mi yöneltilmiş? Acaba PKK'nın "eylemsizlik" kararı böyle bir diyaloğun sonucu mu gerçekleşmiş?
PKK ve BDP, bu "dialoğ"a bağlantılı olarak, tutuklu KCK'lıların serbest bırakılması, Öcalan'ın muhatap alınması vs. gibi bazı şartlar da öne sürüyor. "Bu şartlar gerçekleşirse ateşkes kalıcı olur, yoksa..." diyor.
Bu görüntü gayet net ki, PKK'nın kuyruğunu dik tutma görüntüsü ve çok net bir iddiaya dayanıyor.
-Devlet önderliğimize ulaştı ve ateşkes istedi. Önderliğimiz bu talep üzerine devreye girdi.
Karayılan'ın üslubunu doğru okuduğunuzda, müthiş bir moral kazanmışlığın işaretini görmemek mümkün değil.
Belli ki bu görüntü, PKK'nın ve onun izinde yürüyenlerin çok istediği bir görüntü.
Üstelik bu görüntü, Ahmet Türk'ün, BM'yi devreye sokma teklifinde bulunduğu günlere denk düşüyor.
Yani bir tür inisiyatif kullanıyorlar. Ve şayet devlet adına Öcalan nezdinde bir girişim olduysa, bu girişimi de kendi inisiyatiflerinin bir uzantısı haline getiriyorlar.
Devlet daha şimdiden, terör örgütünün "geçici ateşkesini bir fırsat olarak değerlendirme" baskısı altına alınıyor. Yani bu fırsat değerlendirilmezse, günah terör örgütünden gitmiş olacak bu yorumlara göre...
Bu noktaya gelmek, süreci yöneten hükümet adına kabullenilir bir durum mu?
Gerçekten ne oldu devletle Öcalan arasında ya da Karayılan'ın ilan ettiğine benzer bir şey oldu mu?
Devlet adına bu işler, terör örgütüne hamle gücü kazandıracak şekilde mi yönetiliyor? Kim yönetiyor bu süreci?
AK Parti dün bu iddiaları yalanladı.
İddiaların, BDP'nin tıkanan "boykot" çağrısından kurtulma manevraları olduğu dile getiriliyor. Acaba öyle mi?
Referandum sürecini de önemli ölçüde etkileyecek olan bu meselenin, hükümet adına net bir biçimde açıklığa kavuşturulması gerekiyor.
Pakistan için seferberlik:
Pakistan zorda. Milyonlarca insan perişanlık içinde. Pakistan, Türkiye'nin zor zamanlarının dostu. Pakistan, Türkiye'nin milli mücadelesi için kulağından küpesini kopararak veren annelerin, genç kızların memleketi. Şimdi onlar zoru yaşıyorlar. Bize düşen, bir refleks halinde Pakistan'a yardıma koşmak. Neyimiz varsa... İşte Ramazan, rahmet ayı. Rasulullah'ın esen rüzgârdan çok daha cömert olduğu ay. Bugün cömertliklerin harekete geçeceği gün. İşte devlet de öncülük ediyor. Türkiye, yardım olup yağmalı Pakistan'ın yıkılmış çocuklarına... Gün bugündür.
Ayasofya'da bayram namazı... Neden olmasın?
Büyük Birlik Partisi (BBP) İstanbul İl Başkanlığı üyesi bir grup, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne başvurarak Ayasofya'nın, Sümela Manastırı gibi müze olduğunu belirterek, önümüzdeki Ramazan Bayramı namazını kılmak için Ayasofya'nın bir günlüğüne de olsa, ibadete açılmasını talep etti.
Grup adına sundukları dilekçeyi okuyan BBP İstanbul İl Başkanı Bayram Karacan şunları söyledi:
"Ayasofya da, biz Müslümanlar için en önemli kutsal mekânlardan biridir. Tarihi Sümela Manastırı gibi müze olan Ayasofya'da önümüzdeki Ramazan bayram namazını kılmak üzere, izin verilmesini istiyoruz. Yapmış olduğumuz bu müracaatın kamuoyunda yanlış anlaşılmalara ve manipülasyonlara sebep olmaması için şu hususu açıklamak istiyoruz. Bizler, ülkemizde yaşayan Ortodokslar'a verilen ayin izninden rahatsız değiliz. Aksine böyle bir izin verilmesinden dolayı memnunuz. Bizim bu müracaatımız, ülkemizde yaşayan Müslümanlar'ın içlerinde yaşattıkları bir özlemin tarihi Sümela Manastırı'nda ayin yapılması ile aynı statüye sahip Ayasofya'da Ramazan bayram namazı kılınmasına izin verilerek karşılanması ile ilgilidir. Çünkü BBP olarak, her türlü inancın özgürce yaşanması gerektiğine inanıyor ve destekliyoruz."
Benim notum: Şimdi Türkiye'de insanlar, Sümela ile Ayasofya karşılaştırması yapıyor ve "Ayasofya'da neden ibadete izin verilmez" sorusunu soruyor. BBP'lilerin girişimi, bu toplumsal talebin yansıması ve çok haklı bir yansıma. Üstelik BBP'nin talebinde Sümela ile ilgili uygulamaya bir itiraz da söz konusu değil. Eminim ki, hükümetin içinde birçok insan da, halktaki bu talepten yanadır. Ama neden bu talep karşılanmaz? Acaba hâlâ zamanı mı var?
BUGÜN
YAZIYA YORUM KAT