1. YAZARLAR

  2. Ali İhsan Karahasanoğlu

  3. Devletin çatısı mı, Seyfi Oktay’ın çatısı mı?
Ali İhsan Karahasanoğlu

Ali İhsan Karahasanoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Devletin çatısı mı, Seyfi Oktay’ın çatısı mı?

26 Mart 2010 Cuma 01:45A+A-

Size, yakın tarihte gazetemize açılan bir davanın dilekçesinden, davacılar kısmının aktarımını yapayım:

 “Davacılar: 1) Kadir Özbek 2) Orhan Cem Erbük 3) Musa Tekin 4) Suna Türkoğlu”.
Bu dört davacı kim?
Son günlerdeki yoğun tartışmalarda, yargı reformuna karşı itiraz eden “istemezükçü” HSYK üyeleri.
Sorduğunuzda diyorlar ki, “HSYK’ya üye seçimleri tarafsız ve siyasetten uzak seçimlerdir”!
Öyle mi?
Öyle diyorlar.
Peki bu dört üye, nasıl oluyor da, tek bir avukatı tercihde buluşabiliyorlar?
“Tesadüf” diyecekler.
Peki öyle olsun.
Ama birlikte vekalet çıkarttıkları avukat kim?
Ahmet Mithat Kılıçoğlu.
O kim?
Bana yabancı değil.
Siz de, şimdi tanıyacaksınız..
1990’lı yıllarda, bana açtığı bir davada, kendisini şöyle tanıtıyordu Ahmet Mithat Kılıçoğlu: “1993 yılında Adalet Bakanlığı Yüksek Müşavirliğine getirilen Kılıçoğlu, ...”
Aaa öyle mi??
1993’de Adalet Bakanlığı Yüksek Müşavirliği... 2010’da HSYK üyelerinin avukatlığı..
Tesadüf canım tasadüf.
Peki, bu avukatımızı, o tarihte yüksek müşavirliğe kim getirmişti?
Seyfi Oktay!
Bak sen..
Şu CHP’li Adalet Bakanı öyle mi?
Tastamam öyle..
Seyfi Oktay’ın vekaletini alarak, o tarihte yayınlanan Beklenen Vakit gazetesine ne davalar açmıştı Ahmet M. Kılıçoğlu..
Şimdi ise, CHP’li Seyfi Oktay değil, Seyfi Oktay döneminde biyografilerinde değişiklik olanlar açıyorlar davayı. Açan avukat ise aynı avukat. CHP’li bakanın yüksek müşaviri olan avukat!
Ne olmuş, CHP’li Seyfi Oktay döneminde, bu dört üyenin biyografileri, merak ettiniz değil mi?
Mesela Kadir Özbek ne olmuş? Seyfi Oktay döneminde, Ankara AdaletKomisyonu Başkanlığına getirilmiş.
Tesadüftür canım.
Yoksa, CHP ile uzaktan yakından ilgisi yoktur Kadir beyin.. Yakınlarına sorun, söyleyeceklerdir zaten.. (Birkaç hafta önce yaptığı açıklamada, CHP’li bakan ile aynı mezhepsel çizgiden geldiğini açıklamıştı ama. Oraya girmeyelim şimdilik..)
Seyfi Oktay, koltuğa oturuyor, hemen Kılıçoğlu’nu yüksek müşavir yapıyor. Kadir Özbek komisyon başkanı oluyor..
Peki diğer davacı nereye geliyor?
HSYK’nın internet sitesine girin, orda göreceksiniz, Cem Erbük de, önce Adalet Bakanlığı Tetkik Hakimliği ve Personel Daire Başkanlığı, hemen sonra Danıştay Savcılığı, hatta Danıştay Genel Sekreter Yardımcılığına geliyor.
Tesadüf canım.
Tesadüfen, Seyfi Oktay döneminde, biyografisinde hızlı bir ilerleme yaşanıyor.
Musa Tekin’i soracaksınız şimdi..
Bektaş amcamızın oğlu Musa abimiz de, CHP’li AdaletBakanı döneminde Ankara’ya gelen hakimlerimizden..
O dönemde, gazetemiz aleyhine, tazminat kararları verirdi.. “Ne yazmışız ki,” diye şaşırır kalırdık..
Şimdi biraz anlar olduk, bu işleri!
Suna Türkoğlu hanım mı? Suna ablamızın, Seyfi Oktay döneminde bir görev değişikliği olmasa, kendimden şüphe ederdim. Neyse ki biyografisine bakınca, kendimden şüphe etmeme gerek kalmadı.. O da Seyfi Oktay döneminde, kıdemli tetkik hakimliğine gelmiş.
Tesadüf canım, bunların hepsi tesadüf.
Ya Suna hanımın, CHP’nin bir milletvekilinin kızı olması?
Aaa, inanmıyorum! Bir de CHP milletvekilleri ile, akrabalık mı var?
Var canım var.
CHPRize Milletvekili Osman Yılmaz Karaosmanoğlu’nun tek kızı,Suna ablamız..
Hem milletvekili.. hem de partide müfettişlik yapmış bir politikacı,Suna ablamızın babası..
Canım bunların hepsi tesadüf.
HSYK üyeleri, CHP döneminde yüksek müşavirliğe getirilen, sonraki hükümet döneminde hemen bakanla kavga edip istifayı basan avukatı tesadüfen bulmuşlar!.. Kendilerinin CHP’li bakan döneminde önemli görevlere getirilmeleri de, hep tesadüfen olmuştur!
Onun için de, HSYK üyelerinin bugünkü yargı reformuna karşı çıkmalarının arkasında, kesinlikle önyargı yoktur, tamamen hukuki gerekçelerle karşı çıkıyorlar!
İnanın öyle..
Ha bu arada, HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, diğer üyeleri de temsilen yaptığı açıklamada; “Devletin çatısını çökertiyorlar” dedi ya.
Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Osman Can da kendisine şöyle cevap vermiş: “Eğer çağdaş demokratik standartlara uygun bir yargı yapısı yönünde atılacak adım Türkiye'de yargının çatısını çökertiyorsa Türkiye'de yargı değil, başka bir şey vardır ve onun çatısı çökertiliyor demektir.”
Şimdi gelin de, yukardaki bilgilerden sonra, sayın Can’ın “Başka bir şeyin çatısı çökertiliyordur” sözünü alkışlamayın!
Gerçekten Türkiye’de, bir şeyin çatısı çökertiliyor!
O şey; bence “Seyfi Oktay döneminin çatısı”!

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT