Deve böyle güdülmez Beşşar!
Arapça deyimleriyle zengin bir dildir. Her konuda güzel deyimler bulmak mümkündür.
Bu güzel deyimlerden birisi de ‘ma hakeza ya Sadu türedu’l iblu/Develer böyle güdülmez Saad!’ deyimidir. Saad ile Malik iki kardeştir. Daha doğrusu Saad’ın Malik İbni Zeyd Menat isminde bir kardeşi vardır ve tahammuk etmesiyle yani ahmaklığıyla ünlüdür. Saad kardeşi Malik’i, Malik ibni Nüveyre’nin kızıyla evlendirir. Lakin ertesi günü yine develeri önüne katmasını ve meraya götürerek gütmesini bekler. Lakin balayındaki yeni damat Malik, ertesi günü kalkarak develeri güdecek durumda değildir. Üşenir ve yatağına gömülür. Bunun üzerine Saad develeri kendi başına meraya çıkarır lakin develeri kontrol edemez ve develer oraya buraya sarkar ve dağılırlar. Saad, bunalır ve bu öfkeyle eve gelir ve kardeşi Malik’e çıkışır. Öteki sürülerin kekikli çayırlarda yayıldığını kendi develerinin ise bundan mahrum kaldığını söyler ve yakınır. Malik’in cevabı yoktur. Lakin eşinin delaletiyle deyim olacak şekilde şunları söyler:
Saad uykulu gözlerle develeri yaydı
Saad! Develer böyle güdülmez!
Bilahare bu sözler Araplar arasında deyim olmuş ve emanet edilen işleri ihmal eden ve üstesinden gelemeyen nadanlar için kullanılmıştır. Develer raiye yani güdülen sürü Saad ise rai yani güdücü pozisyonundadır. Burada Araplar develerin yerine insanları Saad’ın yerine de yöneticileri ikame eder ve kötü yöneticiler için bu meseli dile getirir. Saad ile Malik’e benzeyen Esat kardeşler (Mahir ile Beşşar) kendilerine emanet edilen halkı istenilen şekilde yönetmekten aciz durumdalar. Yönetemedikleri gibi üstelik kanını akıtmakta ve haksız yere canını almaktadır. Halkı babadan devredilen sürülere benzeten kardeşler totaliter bir zihniyetle Suriye’nin mülkiyetini iddia etmektedir.
¥
Beşşar ile 62 defa görüşen veya Suriye’yi 62 defa turlayan Ahmet Davudoğlu Beşşar’a totaliter bir yapı yerine reformcu bir yönetimi öğütler. Totaliter rejimi reformcu bir rejimle değiştirmesini ve böylece tarihe geçmesini diler ve tavsiye eder. Lakin yakınlarının telkinleriyle önce yumuşayan Beşşar alıştığı tarzı terk edemez. Tevfik Hakim’in ifadesiyle şuuru bir gidip bir gelir. Belki tarihe bu şekilde de geçeceğini düşünür. Babası tashih/düzeltme devrimi diye bir darbe yapar ve kendisinden hesap soran arkadaşlarını hesaba çeker ve onları derdest ederek hapishanelere tıkar. Türkiye ve dünya da Beşşar’dan tashih yani yeni bir düzenleme beklemektedir. O ise bu düzenlemeyi babası tarzı tashih sanmış olmalıdır. Onun kriterlerine göre halka nizamat vermektedir. Zaten annesi de muhaliflerine babası gibi davranmasını istemiştir. Onun için de tarihe geçmek önemli olmalıdır. Şekli ise önemli değil. Zemzem kuyusuna bevleden adam da bir şekilde tarihe geçmiştir. Develeri güdemeyen Saad da! Emanete ihanet etmiş ve emaneti zayi etmiş, gam değil! Ahmet Davudoğlu Beşşar’ın mutlak iktidarla reform arasında ikilemde kaldığını ve çevresinin de etkisiyle mutlak iktidar tarzından kopamadığını ifade etmiştir. Beşşar zor zamanda sınıfta kalmıştır. Beşşar veya yakınları daha sonra ilişkiler gerilim hattında ilerlemeye başlayınca Türkiye’nin İhvan’a hamilik ve sözcülük yaptığını ileri sürmüştür. Ve kabahatlerini böyle bastırmak istemişlerdir. Belki vaktiyle Türkiye’nin nasihatlerini dinlemiş ve kulak asmış olsalardı bugün farklı bir noktada olabilirlerdi. Halbuki, Türkiye’ye kulak vermezken ve nasihatlerine kulak asmazken İran gecikmiş bir biçimde İhvan’la Suriye rejimi arasında köprü kurmaya ve onları kabineye dört bakanlıkla ortak etmeye çalışmıştır. Yani Türkiye’ye atfedilen misyonu İran deruhte etmek istemiş ama Faruk Tayfur’a göre bu misyonunda hüsrana uğramıştır. Beşşar, Türkiye’nin girişiminden huylanırken İhvan Beşşar’ın hamisi olan İran’a neden güvensin? Hem de bütün dengelerin değiştiği bir zamanda. Beşşar altın öğütleri heba etmiştir. Avrupalı diplomatların da ifade ettiği gibi Beşşar dengesini kaybetmiştir ve siyasi olarak yalpalamaktadır. Olayları kontrol edemez hale gelmiştir. Ve bu nedenle de şiddet döngüsünü daha fazla sarılmıştır. Baştan beri tercihi de güvenlik seçeneğidir. Arap Birliği gözlemcilerinin geldiği gün ve ertesinde Şam’da bombalar patlamıştır. Nedeni, Arap gözlemcilerden cesaret alarak Şam’daki meydanlarda gösteri düzenlemeye hazırlanan halkı sindirmek ve yıldırmaktır. Beşşar iktidarını korumak için reform yapmak yerine terörden ve komplolardan medet ummaktadır. Batı komplosundan bahsediyordu oysa ki her gün halkının karşısına başka bir komplo türü ile çıkmaktadır.
Tevfik Hakim’in ifadesiyle Beşşar’ın siyasi bilinci gidip gelir. ‘Git-gel Beşşar’ haline gelmiştir. Arap deyimiyle söyleyecek olursak: Deve böyle güdülmez Beşşar! Ma hakeza ya Beşşaru türedu’l iblu! Türkçesiyle seslenecek olursak: Ya bu develeri güdersin ya da bu diyardan gidersin. Gütme faslı geçtiğine göre gitme faslı geldi.
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT