
Dernekler üzerindeki “Baskı Yasası” geri çekilsin!
Kitle imha silahlarının yayılması ile terörizmin finansmanının önlenmesi başlığıyla TBMM gündemine getirilecek yasa tasarısı hakkında sivil toplum kuruluşları bugün bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Fatih Demir / HAKSÖZ HABER
Geçtiğimiz günlerde gönüllü kuruluşların faaliyetlerinin keyfi biçimde daraltılmasına yönelik son derece muğlak içeriklerle oluşturulmuş bir yasa tasarısı TBMM gündemine getirildi. Kitle imha silahlarının yayılması ile terörizmin finansmanının önlenmesi başlığıyla hazırlanıp Meclis Adalet Komisyonundan geçen madde bu hafta Genel Kurul’da tartışılacak.
Özgür-Der, Mazlum-Der, Akdav, İHH, Hukukçular Derneği, Umran Hareketi, Medeniyet Vakfı ve İstikamet Vakfı gibi sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle hazırlanan basın bildirisi Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Mazlum-Der Cezaevi komisyon üyesi Av. Kaya Kartal ve Akdav Genel Başkanı Ahmet Çamurluoğlu’nun katıldığı basın toplantısı ile yasanın olumsuz etkileri dile getirilerek kamuoyu ve basın ile paylaşıldı.
Basın açıklamasında yasanın içerdiği maddeler dile getirilerek yasa kapsamında sivil toplum kuruluşlarına uygulanabilecek kısıtlamalar dile getirildi. Yasanın içerik olarak sorunlu olduğu ve yasalaşmaması gerektiği beyan edildi.
Kitle imha silahlarının yayılması ile terörizmin finansmanının önlenmesi başlığıyla hazırlanan yasa tasarısının yardım kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarını yıpratıcı etkisi ile ilgili basın toplantısında şunlar kaydedildi.
Mazlum-Der yöneticisi avukat Kaya Kartal, “Mecliste tartışılacak yasa ile beraber sivil toplum kuruluşlarının yardım faaliyetleri kontrol edilebilecek, sivil toplum kuruluşunun görevleri askıya alınabilecek, basit bir soruşturma ile sivil toplum kuruluşu üyesinin sivil toplum kuruluşundan uzaklaştırılması mümkün hale gelecek, kayyum atanması ve gerekli görüldüğü takdirde ise sivil toplum kuruluşunun toptan kapatılması veya geçici olarak durdurulması mümkün hale gelecektir.” dedi.
Yasanın maddelerini açıklayarak okuyan Kaya Kartal konuşmasına, “Soruşturma ve kovuşturmaların, gizli tanık yolu ile gerçekleştirilebileceğini ve bunun doğuracağı risklerin de apaçık ortada olduğunu görebiliyoruz” ifadelerini ekledi.
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya yasanın muğlaklığına ve çıkarılması planlanan yasanın yardım faaliyetlerinin terör ile iltisaklandırılmasının yolunun açılabileceğine dikkat çektiği konuşmasında, “Özellikle yurtdışına yardım yapılması bu yasa ile daha çok gündeme gelecektir.” dedi.
Kaya konuşmasında “Türkiye son yıllarda milli gelirine oranla dünyada en çok yardım yapan ülke olmakla övünüyor. Hem devlet olarak hem de sivil toplum olarak. Biz bu konuda iftihar ediyoruz. Arakan’dan Filistin’e, Afrika’dan Suriye’ye dünyanın her yerine Türkiyeli Müslümanlar ellerindeki avuçlarındakileri sürekli olarak yardım olarak bağışlıyorlar. Peki bu nasıl mümkün oluyor? Bunlar bir takım organizasyonlar, kuruluşlar sayesinde mümkün oluyor. Siz şimdi bütün bu kuruluşları çok ciddi anlamda baskı altına alacak düzenleme getiriyorsunuz. Daha önce bildirim yeterken şimdi mülki amirin izni lazım diyorsunuz. Mülki amirler kimler? Nasıl bir işleyişle karar verirler? Ne tür kaprisleri vardır ve ne tür inisiyatif almak isterler bunları bilmiyoruz. Bunlarla ilgili ne tür sıkıntılarla da karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Zaten yardımlar konusunda uluslararası bir baskı varken sizin bu yasanızla beraber örneğin Filistin’deki şehitlere yapılan yardımlar üzerinden -şu anki uluslararası mantığa göre- çok rahatlıkla suç işliyor gibi görünebilirsiniz. Suç kapsamına dahil edilebilirsiniz. Bu konuda yaftalanabilir hatta damgalanabilirsiniz. Çıkarılması planlanan bu kanunlarla -uluslararası güçlerin zaten sizin de kanunlarınız böyle söylüyor bunu uygulamalısınız demesi ile- beraber bunları tutuklayın yargılayın demesi sizi ciddi hukuksuzluklarla karşı karşıya bırakacaktır. Bu yasa tasarısı ile gördüğümüz üzere suç olmasa dahi suçlu gösterilebilir sivil toplum kuruluşları. Suç teşkil eden bir durum yokken dahi yaptırıma maruz kalınabilir. Dolayısıyla burada çıkarılmaya çalışılan ‘yasanın’ işin yanlış olduğunu, tehlikeli ve riskli olduğunu söyleyebiliriz. Hiçbir güvencesinin olmadığını ve bu yanlıştan dönülmesini talep ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Kaya geçmişte uluslararası devletler ve kuruluşların yaptığının bir benzerinin Türkiye'de bu yasa ile olabileceğini hatırlattı.
Yasin El Kadı 11 Eylül’den sonra BM Güvenlik Konseyi’nin ‘Terörü Finanse Edenler‘ listesine girmişti. Kadı’nın tüm dünyadaki mal varlığına el konulmuştu. Açtığı davaları kazanan Kadı’nın adı daha sonra terör listelerinden çıkarılmıştı. Türkiye’de de Erdoğan, El Kadı’yı “Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen bir Suudi işadamı” diye tanıtmış ve birileri de Erdoğan’a Kadı üzerinden yaptırım uygulamak istemişti.
17/25 Aralık darbe sürecinde yaşanan bu olayları değerlendiren Rıdvan Kaya süreci hatırlattıktan sonra, “Yasin El Kadı ile Erdoğan’a bağlantı kurmak isteyenler El Kadı’nın uluslararası düzeyde bir şüpheli olduğunu belirterek Erdoğan’a yaptırım uygulamak istiyorlardı. Elde somut bilgi ve belge olmadan hem de. Birileri bunun üzerinden Erdoğan’a kadar tutuklama kampanyası oluşturmaya çalıştılar. Şimdi siz bunları yaşamışsınız. Yeni yeni isimler, kuruluşlar, örgütler ve yapıları aynı yöntemle -soruşturmalar ile- mahkum edilmesine yönelik bir benzerini bugün de siz yapıyorsunuz. Bugün de siz bu yasa tasarısı ile birilerine malzeme hazırlamış oluyorsunuz. Bu gerçekten akılalmaz bir basiretsizliktir.” dedi.
Akdav Genel Başkanı Ahmet Çamurluoğlu da yasanın içeriğinin muğlak ifadeler ile oluşturulduğunu ve yasanın sivil topluma getireceği sıkıntıları belirterek şu sözleri sarfetti, “Türkiye’de yaşayanlar olarak şunu biliyoruz ki birçok kanun maddesi ile birçok kişi mağdur edildi. Bizde buna 28 Şubat sürecinde şahit olduk. Bu kanun teklifi ile de getirilmek istenen düzenleme hem devletin hem de sivil toplumun devlet eliyle ayaklarına kurşun sıkılmasıdır. Mazlumlardan yana tavır alan Türkiye’deki yardımseverler bundan sonrada -bu yasanın ardından- yardımlarını sürdürecekler. Hangi şart hangi kanun maddesi olursa olsun bu yardımlarını devam ettirmeye çalışacaklar. Ancak bunları oldukça muğlak ifadeler ile birilerinin karar almasına bırakmak yardım faaliyeti yürüten kuruluşların yardım faaliyetlerini yürütmelerini tedirgin hale getirecektir. Nihayetinde sivil toplum kuruluşlarını da bir siyasi parti gibi düşünürsek aynı muğlak ifadelerle siyasi partilerin de ne tür mağduriyetler yaşadığını -parti kapatmalarına kadar- bilfiil şu an iktidarda olan arkadaşlarımız yaşadılar. Bu çalışmaları yapacak olanlar bugünden sonra da yapacaklar ise bu konuda yapılmaya çalışılan yasaya karşı da ses çıkarmalıdırlar. Biz bu anlamda buradayız. Bu yanlış atılan adıma karşı çıkıyoruz ve atılan adımdan bir an önce dönülmesini talep ediyoruz.” dedi.
Yapılan açıklamaların ardından basın açıklaması okunarak basın toplantısı sonlandırıldı.
Basın bildirisinin tam metni,
HABERE YORUM KAT
dernekler sivil toplum olma özelliğini çoktan yitirdi.yasal olmayan yollardan ğirişi çıkısı belli olmayan himmetler sayesinde güç devşirerek bu gücü vakti geldiğinde ÜMMETE karşı kullanmaktan çekinmediler......................çünkü kontrolsüz büyüyen bu yapılara yabancı istihbaratçıların sızıp yönlendirmesi sözkonusudur............................düşünebiliyormusunuz;islam adına ortaya çıkıp amaçlarının İSLAMI YAŞAMAK VE YAŞATMAK OLDUĞUNU SÖYLEYEN BAZI YAPILAR,YASAL OLMAYAN HİMMETLERLE OLUŞTURDUKLARI HOLDİNGLERİNİ KORUMAK VE KOLLAMAK AMACINA YÖNELDİLER.VE İSLAM DÜŞMANLARIYLA İTTİFAK ETMEKTEN BİLE ÇEKİNMEDİLER.ANKARA,İSTANBUL,ANTALYA SADECE AKP'NİN BAŞARISIZLIKARI YÜZÜNDENMİ KAYBEDİLDİ?..............................konu burada müzakere edilemeyecek kadar derin.................................şahsi kanaatim şudur.bu ülkeye islam her yönüyle yeniden hakim olacaksa bu hakimiyet DEVLET eliyle gerçekleşecektir.aksi durum zaten muhaldir.
Yanıtla (0) (0)Rıdvan Bey, ahlaki duruşunuzu takdir ediyorum. Fakat iktidara yaklaşımınızı acizane isabetli bulmuyorum. Mevcut iktidarın olumlu dediğiniz işleri her gün bir yenisini ekledikleri olumsuz işlerinin yanında devede kulak mesabesinde. İşin daha vahim bir boyutu müslümanların 90 yıllar boyunca sahip oldukları ahlaki üstünlüklerini şahsi iktdarlarını tahkim etmek uğruna öylesine azgın biçimde harcadılarki istismar etmedikleri dini-ahlaki değerimiz kalmadı. Hal böyle iken, mevcut iktidarın müslümanca bir duruş için kabul edilemez siyasetine mahkum ediyorsunuz kendinizi. Hem de pekala müslümanca duruşu temsil edip müslümanların siyasi bakımdan mevcut sefil siyasetten kendilerini tefrik edebilme imkanını mümkün kılan alternatif siyasi çizgi ve partileri görmezden gelerek. Sizin argümanınız ne yazık ki tam da iktidarın müslümanları kendisne mahkum görüp esir muamelesi yaparak alternatifleri boğmak için tüm ahlak ve adalet dışı muamelelerini meşrulaştırmış oluyor. Biz kimseye mahkum değiliz, hele hele hiç bir ahlaki dini bir ilkesi olmayan hergün yüzümüzü kara çıkarmak için elinden geleni ardına koymayan menfaatperest makyevelist bir siyasete ve zihniyetine asla...
Yanıtla (0) (0)Öncelikle bu basiretli, dirayetli tutumdan dolayı tebrik ediyorum. Bir de hoş olmayan bir duruma dikkat çekmek istiyorum. Normal diyalog kurabilecek kişiler bunu yüz yüze ya da telefonla halletmek yerine neden sosyal medya üzerinden yapıyorlar? Bunda tuhaflık yok mu? İlişki, hukuk, dostluk, fayda, hikmet vesaireye ne oldu? Neyse, hayırlısı olsun...
Yanıtla (0) (0)Sezai kardeşim senin de bildiğin gibi biz mevcut iktidara herşeyiyle destek vermiyoruz, yaptıkları olumlu işleri destekliyoruz. Buna karşın yanlışlarına da tavır alıyoruz.
Yanıtla (0) (0)Genel değerlendirme anlamında ise mevcut iktidarın bütün yanlışlarına, umursamazlığına ve kibrine rağmen bugün bu ülkede mevcut iktidarın alternatiflerine baktığımızda karşımızda daha iyi bir seçenek yok. Bilakis gerek içeride gerekse de dışarıda Müslümanlara karşı bilenmiş iktidar alternatifleri var. Bu durumda yağmurdan kaçarken fırtınaya maruz kalmayı herhalde hiçbirimiz istemeyiz.
İHH ile ilgili olarak da şunu söyleyeyim, yönetim kurulunda konuyu değerlendirip karar alma noktasında geciktikleri için imzaları eksik kaldı ama konuya ilişkin çabalarını sürdürüyorlar. Yaklaşım noktasında bir ayrılık, farklılık yok.
Özgürlüğü Kitap'tan okuyarak değil birilerinin hitabından dinleyerek anlayan zihniyete karşı ortaya konan bu örneklik bana " Muhteşem Münazaracılar" filmini hatırlattı.Emeği geçenler ve Rıdvan abi sağolsunlar.
Yanıtla (0) (0)Biraz katkı ve bir de sorum olacak:
Rıdvan abi bu yasa tasarısını hazırlayan zihniyete "akıl almaz basiretsizlik" demiş ve çok da haklı. Peki bu mevzuyu (ve daha birçok mavzu) buraya kadar nobran bir üslupla sürdüren ve hiçbir nasihatten nasiplenmeyenlere verilen destek "makul basiretsizlik" mi oluyor? (Bu da soru gibi oldu ama neyse)
Sorum ise şu: Haber metninde İHH dendiği halde basın bildirisinde imzası bulunmuyor ? Acaba teknik bir hata mıdır yoksa yoğurdun üflenmeye çalışılması mıdır? (İnşallah ilkidir).
Allaha emanet.
Her konuda geriye gidiş tam gaz devam ediyor.Perinçekten sonra şimdide Cübbeli klavuzları oldu.Zaten Kemalistler dört köşe.İktidar kendi sonunu tahrip edici olarak hazırlıyor.Hemen hemen her yaşa kanunda muğlaklık baş belası.Çek çekebildiğin yere.
Yanıtla (0) (0)Kişi veya kuruluşlar mantık ve tutarlılık değilde her durumda güvenlik (paranoyaya varacak şekilde) gerekçesiyle hareket ettiklerinde çelişkiye (kendileriyle bile) düşüyor, muhtemelen de bu durumun farkında bile olmuyorlar
Yanıtla (0) (0)