Derin kirlilik
Kirlilik, anlaşılan bünyenin bütün zerrelerine nüfuz etmiş.
Şu Türkiye Futbol Federasyonu denen örgüte bakın.
Neredeyse binlerce sayfalık ifade, konuşma tapesi, resimler, itiraflar var ortada, mahkeme bunlara bakarak “tutuklama” kararları veriyor ama karar vermesi için yasalara göre sadece “kanaat getirmesi” yeterli olan Federasyon bir “kanaate” varamıyor.
Bu kararın “adaletine” inanan bir tek vatandaş var mı acaba bu ülkede?
Federasyon’un verdiği, daha doğrusu “veremediği” karar, kirli olduğunu artık hepimizin ayan beyan bildiği futbolumuzun aynen devamına yol açıyor.
Bizim federasyon, “iddianame” açıklanınca karar verecekmiş.
İddianameye dayanak olacak bütün belgeler ellerinde, neden “iddianamenin” yazılmasını beklediklerini açıklayabilecek bir mantık var mı?
Diyelim ki şu son çıkan ve “şikeyi” suç sayan yasa yok, savcılar bir soruşturma açmadı ama şu anda savcının elinde bulunan belgeler Federasyon’un elinde.
Federasyon ne yapacaktı?
Ortada bir iddianame olmayacağına göre demek ki “şikeye” karar vermeyecekti.
Şike serbest olacaktı.
Öyle mi?
Elde hangi kanıt, belge, itiraf olursa olsun, savcının iddianamesine girmeyecek hiçbir şike kuşkusu Federasyon’u ilgilendirmeyecekti.
Öyleyse neden bir federasyona ihtiyaç var?
Bırakalım, futbolumuzu mahkemeler idare etsin.
Bu karar, bana Kafkayen bir zorbalık olarak gözüküyor doğrusu, herkes işin gerçeğini biliyor ama bir “otorite” gözümüzün içine baka baka, herkesle alay edercesine ve “kirliliği” alabildiğine yüceltip özgürleştirerek “şikenin” önünü açıyor.
Diyelim ki inanılmaz derecede ürkekler ve kulüpleri küme düşürecek kararı veremiyorlar.
Ligleri erteleyebilirlerdi.
Son kararlarını verene kadar futbolu askıya alırdık.
Herhangi bir karar, “kirliliğin” yasak olduğunu ortaya koyacak herhangi bir tavır yeterliydi bence.
Ama bu “ne yaparsan yap, yanına kâr kalır” anlayışı bütün toplumun ahlakını zorluyor.
Ahlaksızlığı alabildiğine besliyor.
Utanma duygusunu yok ediyor.
Binlerce sayfalık belgelere baktıktan sonra “valla ben bir şey göremedim” demenin, “bu toplumun ne düşüneceği benim umurumda bile değil, ben kendi çıkarıma, kariyerime, ilişkilerime bakarım” demekten hiçbir farkı yok.
Bu karar ya da bu kararsızlık bu ülkede futbolu öldürür.
Kim bundan sonra gönül rahatlığıyla futbol seyredecek?
Hangimiz böyle bir federasyonun yönettiği futbolun temiz olduğuna inanacağız?
Hangimiz hakem atamalarından kuşkulanmayacak?
Hangimiz futboldan zevk alacak?
Ne oldu “temiz toplum” sloganlarına?
Bu mu temizlik?
Dert, sadece askerin “kirliliğini” temizlemek ve geri kalan her şeyi pis bırakmak mıydı?
Eğer bu futbol federasyonu “askerlerden” kurulmuş olsaydı başta hükümet olmak üzere herkes kükrer, bu kararı lanetler, bu kararın “adaletsizliğine” karşı çıkardı.
Ama benim anladığım, sivillere “kirlilik” serbest.
Federasyon’un kararından sonra televizyonda konuşan genç Spor Bakanı’nın konuşmasına bakıyorum, “Sabırla beklemeliyiz” diyor.
Neyi bekleyeceğiz sabırla?
Mahkemenin kararını mı?
Öyleyse Futbol Federasyonu neden toplanıp bir karar verdi, kararı mahkeme verecekse Federasyon niye devreye girdi?
Federasyon yöneticileri, kendi kişisel kariyerlerini düşünerek futbolu katlettiler, büyük bir belaya davetiye çıkardılar.
Toplum vicdanını yaraladılar.
“Bu ülkede hiçbir şey değişmez, kim gelirse gelsin kirlilik devam eder” kuşkusunu bir inanca dönüştürmeye yardım ettiler.
Bu federasyonu ve bu federasyonun başkanını seçenleri kutluyorum.
Şikeyi de “futboldan” alıp, merkeze taşıdınız.
Bütün toplumu koskocaman bir şikenin parçası yaptınız.
Bravo size.
TARAF
YAZIYA YORUM KAT