Derin buluşma
Encümen-i Daniş’in yerini Şûra-yı Devlet mi alıyor? Çankaya buluşması beni hem umutlandırdı, hem de kaygılandırdı..
Hadi Siyasilerle Askerler bir araya geldi, Cumhurbaşkanı ve Başkomutan sıfatı ile bu iki kurumu bir yerde bir araya getirebilirsiniz de, Yargının orada ne işi var? Ya da TBMM Başkanının..
Bugün ülkenin içinde bulunduğu krizin aşılması açısından bu buluşma “olağanüstü” özellikler taşısa da, faydalı bir iş olarak görülebilir.
Ancak bu görüşme ses, görüntü ve yazılı olarak kaydedilmeli ve katılan kurum temsilcilerinin resmi arşivlerinde gizlilik kaydı ile korunmalı ve açıklanacağı tarih de belli olmalı.
O zaman kurumsal hafıza, devletteki devamlılık ve bir gün bu belgelerin açıklanacak olmasının getireceği ciddiyet, müzakerelere ciddiyet kazandıracaktır..
Şimdi eğer böyle yeni bir siyasi zemin ya da platform meydana getiriliyorsa, o zaman MGK'ya ne gerek var diyebilirsiniz? Sonuçta burada alınan kararlar da tavsiye nitelikli olacak. Zaten MGK'nın başkanlığını da Cumhurbaşkanı yapmıyor mu?
Buradan çıkan kararlar, MGK'nın tavsiyeleri ile çelişirse ne olacak?.. Çünkü burada Yargı ve Meclis Başkanı da var..
Belki karar da alınmıyordur, sadece belli konular müzakere ediliyordur..
Ama burada şöyle bir durum çıkmıyor mu ortaya. Yargı temsilcileri eğer burada belli konularda görüş açıklayacak olurlarsa bu ihsası rey anlamına gelmeyecek mi?
Ya da görüş açıklamadılar diyelim. Ama alınan karara uyma konusunda kendilerinden bir beklenti havası doğmayacak mı?
Zaten uygulamaya dönük işler konusunda karar verecek merci Yürütme değil mi? Karar aşamasında da istediği kurumdan istediği zaman gerekli bilgiyi alma yetkisine sahipken, İktidar kendini nasıl atanmışlarla aynı seviyede ve daha az sayıda temsil konumuna indirgeyebilir?
Ben yüksek yargının temsil makamında olsam, bu gerekçeyle toplantıya katılmazdım!.
Eğer Cuımhurbaşkanı bilgi almak ya da düşüncelerini aktarmak istiyorsa Yargıyı tek başına çağırması gerekirdi.
Ya da Meclis Başkanı gibi tarafsız konumda olan birisinin yürütme ile ilgili bir konuda ancak gözlemci olarak bulunması gerekir..
Cumhurbaşkanı Yasama, Yürütme ve Yargı erkini zorunlu olmadıkça gizli olarak bir araya getirmemeli.. Bu, bugün için bazı sorunların çözümüne olumlu katkı sağlasa da, devlet geleneği içinde tehlikeli şaibe ve oluşumlara kapı aralayabilir..
Türkiye'de kimse dikkat etmiyor ama, mesela her hangi bir sektörde, sektörün %50'sinden fazlasını elinde bulunduran şirket yöneticileri, aynı uçakta yan yana oturup seyahat edememeli, aynı otelde kalamamalı, aynı restorantta aynı zamanda yemek yiyememeli.. Hatta iki taraf birbiri ile telefon görüşmek istedikleri zaman dinlenmeli.. Başka numaralar üzerinden gizlice konuştukları anlaşılırsa yargılanmalı..
Kuvvetler ayrılığının etkin kullanımı için bu tür oluşumlar tehlikelidir.
En büyük tehlike de 3 erkin siyasi bir konuda görüş birliğine varmasıdır..
Alınan kararları bilmediğimiz için yargı denetimi, idari denetim de sözkonusu değil..
Derin yapılar da zaten böyle oluşuyor. Hepsinin rasyonel bir temeli var. Bir faydadan, bir ihtiyaçdan doğuyor ve sonra kontrol edilemez hale geliyor..
Bu işler şaibeli işlerdir. Buraya katılanlar, kararları sebebi ile zan altında kalacaklardır..
Benzer durum daha önce Askerlerin verdiği brifinglerle ilgili olarak yaşanmıştı.. Burada davet eden kurum Cumhurbaşkanı olunca hava biraz yumuşasa da, sonuçta yine aynı tehlike sözkonusu..
O zaman madem MİT ve Emniyeti, MGK Genel Sekreterini de çağırsaydınız.. YÖK Başkanını, TRT Genel Müdürünü de çağırsanız.
Bunu şunun için söylüyorum. Bu oluşum, devletin kendi içinde temizlik yapması için mi, topluma yön vermek, model oluşturmak için mi?
Yargıtay, Sayıştay Başkanı ve TBMM Başkanı ya da Askeri Yargı, Anayasa Mahkemesi Başkanı konuşsa bir türlü, konuşmadan dinlese bir türlü..
İçe dönükse bu işlerin bir arada konuşulmasının ne faydası var, dışa dönükse bunun hukuki zemini tartışmalı. Kurumlar arası sorunlar sözkonusu ise bu konuda hükümet yetkili ya da mesela MİT, JİT, Emniyeti bir arada çağırırsınız, Yüksek Yargıyı birlikte grub olarak çağırırsınız..
Bana çok riskli, sorunlu bir yöntem gibi geldi.. Hele rutin ve sürekli hale getirilmesi daha da tehlikeli.
Bu yeni bir Encümen-i Daniş olur. Onlar emeklisi bunlar muvazzafı..
İlk bakışta güzel, doğru, anlamlı imiş gibi gelse de. Bana göre son derece riskli..
Hele bir de kurumlar arasında anlaşmalık çıkar ve bu inatlaşmaya dönüşürse ve herkes kendi imkanını ötekine karşı kullanmaya kalkarsa iş daha da içinden çıkılmaz bir hal alır..
Bana kalırsa bu tür oluşumlar iktidarın ağırlığını zayıflatır.. Zaten asıl sorun da burada. Çözüm diye düşünülen yöntem, sorun kaynağı olabilir..
Bu fikir kimin bilmiyorum.. Bu yapının riski, toplantıda konuşuldu mu onu da bilmiyorum. Ama dilerim bu “müthiş çözüm”lerden kısa sürede vazgeçilir, yoksa bu işin zararı fark edildiğinde çok geç kalınmış olabilir.. Bazan “harika çözümler” beklenen faydadan çok zarar verebilir.. Yani demem o ki, Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak da var!
Selâm ve dua ile..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT