Derhal tüy, yoksa sonun fena olur!
Bugünlerde siyaset konuşmak yine tehlikeli bir hal almış durumda.
Anayasa değişikliği yüzünden öylesine bir kutuplaşma durumu, öylesine bir siyah beyaz zıtlaşması var ki, siyasal konularda oturup sohbet etmek ya da uygarca tartışmak gitgide imkansızlaşıyor.
Diyalog kurmak çok güç.
O yüzden ben bir süredir köşeme çekilmeyi tercih ediyorum.
Ne düşünüyorsam, buradan söyleyip pencereyi kapatıyorum.
Yoksa durum vahim.
Gerçekten öyle.
Ayaküstü bile siyaset konuşmaya kalksam zılgıt pat diye gelebiliyor.
Eğer ben de kontrolsüz kalırsam kendimi bir anda tatsız bir kavganın, ağız dalaşının eşiğinde veya içinde buluyorum.
En iyisi susmak.
Uslu çocuklar gibi önüne bakıp, ‘büyükler’in yanında hiç lafa karışmamak...
Böyle bir tutum en iyisi.
Hatta göz göze gelmekten de sakınmak lazım. Çünkü bakışlarından da mana çıkarıp yine laf çakabilirler.
Hem önüne bakacaksın, hem susma hakkını sonuna kadar kullanacaksın.
Kışkırtmaya da gelmeyeceksin.
Çünkü bütün istedikleri seni konuşturmak, arkasından da sana bir alay laf çakmak...
Ancak o zaman rahatlıyorlar.
Sivri dilleriyle beni nasıl kızdırabileceklerini elbette iyi bilenler de var o ‘cemaat’in içinde.
Nasıl bir söylemle vücut kimyamı bozabilecek olanları ben de iyi tanıyorum.
Bir yerde onları uzaktan gördüm mü, karşılaşmamak için ufak ufak tüymeye başlıyor ya da tam siper olmaya çalışıyorum.
Ama eğer onlardan biri tarafından tespit edilirsen, yandı gülüm keten helva!
Eğer salon küçükse, köşe kapmaca da oynasan, sonunda köşeye sıkışıyorsun.
O zaman çaresiz dinleyeceksin.
Hiç cevap vermeyeceksin.
Kışkırtmaya gelmeyeceksin.
Muhatabından gözlerini bile kaçıracaksın. Çünkü bakışlarından onu tiye aldığını anlarsa, dilini daha da sivriltebilir, yani seni oltaya getirebilir.
Diren ve sus!
O sana diyecek ki:
“Bu değişiklik paketinin daha hâlâ demokrasi yolunda bir adım olduğunu sanıyorsun değil mi?.. Hâlâ jeton düşmedi mi oğlum?.. Cumhuriyetin kaleleri birer birer düşüyor. Şimdi sıra yargıda! Yüksek yargı kuşatılıyor AKP tarafından. Bütün bunlar Tayyip Erdoğan’ın Putinleşme sürecindeki adımları... Ve de şu sıralar karımın gözüne de gözükme, seni mahvedebilir.”
Son olarak da o vurucu darbe:
“Sen uyumaya devam et oğlum!”
Susacaksın!
Zira susamazsan, en ufak tepki verirsen kavga çıkacak, çevreden katılanlarla da iş büyüyecek.
En iyisi ne söyleyeceksen, köşene çekilip buradan söyleyecek, sonra da pencereyi kapatacaksın.
Huzurun yolu bu mu?..
Sanmıyorum.
Huzur, iç barış kafayla ilgili bir konu. Nereye gitsen o kafa yanında...
Ama yine de bugünlerde bu vıdı vıdı ortamlarından uzak durmak en iyisi...
Sen de bu köşeden onlara seslen de ki:
“Şu demokrasiyi bir türlü öğrenemediniz.”
De ki:
“Hâlâ askeri darbelerin yargısal düzenlerini savunmaya devam ediyorsunuz, ne yazık!”
De ki:
“Bu kafa yapınız maalesef ne demokrasiye, ne çağdaş hukuk devletine sığıyor.”
De ki:
“Demokrasi kültüründen keşke bir nebzecik nasibinizi almış olsaydınız.”
De ki:
“2007 ve 2008’de yaptığınız büyük yanlışlardan hâlâ ders alamadığınız anlaşıyor, haydi hayırlısı!”
Eğer kendini tutamayıp bunları söylersen, anında bulunduğun yerden tüyeceksin, yoksa sonu fena olabilir.
MİLLİYET
YAZIYA YORUM KAT