Demokrasi oyunu
Demokrasi bizde hiçbir zaman ciddiye alınmadı ve hatta rejime karşı bir tehdit olarak görüldü.
Zaman zaman makyaj malzemesi olarak kullanıldı.
DP bile Demokrat değildi.. CHP'nin karşısında kim olsa, o iktidar olacaktı..
Bir gecede Cumhuriyetçiler, Demokrat oluverdiler.. Demokratik Cumhuriyetçi olsalardı da, muhalefeti halka bıraksalardı.
Olur mu? Muhalefet halka bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.. CHP kendisi için Menderes tipi muhalefet hayal etti. Yumuşak bir muhalefet istedi, ama kendi muhalefet oldu. O zaman da oyun arkadaşının eline vurup, iktidar lokmasını elinden aldı..
Demokrasi, CHP'lilerin gözünde kargaşa demekti. Onlara göre Demokrasi, şeriatın gelmesi için zemin oluşturacak bir tehditti. Onların gözünde “Türkiye'de Demokrasi hoca ve mürtec saltanatı demektir.”
DP, CHP'nin şamar oğlanı olsun diye kuruldu.. Ama olmadı. Halk CHP'yi seçimlerde “şamar oğlanı”na çevirince, o da askerin arkasına saklandı.. 1950 sonrası darbeler ve derin çeteler böyle oluştu..
CHP'lilerin kitabında Hitler, 10. Yıl Albümü'nde ortak amaç çerçevesinde ilk sırada onurlandırılan bir liderdir.. Bir zamanlar birbirlerini “yoldaş” diye selamlayanlar, o günlerde kartvizitlerine “Führer” diye yazmaya başlamışlardı bile..
Musolini'nin siyasi literatürdeki yeri ise “terbiye diktatörlüğü” idi. Bizim CHP'li Kemalistler “Anadolu yaylalarında, ayakları ile şaraplık üzüm ezen Normandiya köylülerini arıyor”du. Açın bakın Cumhuriyet'in 10. Yıl Albümü'nü ya da Falih Rıfkı’nın “Son Saat”ini..
“Türkiye için ahiret günü olmadığına iman” edilen günlerdi o günler. CHP'liler çok merak ediyorlarsa, 1928 Ağustos'unda Tayyare Cemiyeti tarafından Hakimiyet-i Milliye Matbaası'nda bastırılan Türkün Yeni Amentüsüne bakabilirler..
Milli İrade onların sözlüğünde “Halk fırkasının kazanması değil de, Fethi Paşa'nın 70 bin askerinin kılıç korkusu altında sandığa koşturulan kadının, çocuğuna softa duası öğretecek mektep arayan yobazın iradesi midir?”
Örümcekli kafa nasıl bir kafaydı? “Örümcekli kafa, Osmanlı vatandaşının kafası idi. Bu kafanın içinde iki kocaman örümcek otururdu. İslâm taassubu ve garp hayranlığı.” Yeni Cumhuriyet “Ümmet leşi” üzerinde yükselecekti.. Çünkü “Tassub örümceğinin ördüğü ağlar, milleti daima ahirete bağlardı. Türk cemiyeti şeriatın, mecellenin ve fetvanın taşlaşmış kalıpları içine hapsolunurdu.” CHP de bizi “din taassubu”ndan ve şeriattan kurtaracaktı, hâlâ da kurtaracak!
Ah bu CHP'liler!
Cumhuriyet'in yılmaz savunucuları.
Hani devrim yasalarına göre Hilafet mânâ ve mefhum olarak Hükümet ve Cumhuriyet kavramının içinde mündemiçti, hani Büyük Millet Meclisi'nin şahsı manevisinde mündemiçti; ne oldu? Merak edenler, Hilafet makamının kaldırılması ile ilgili 431 sayılı kanuna zahmet edip baksınlar!
CHP'nin yönettiği İş Bankası, Hilafet Zekat Fonu'ndan Hindistan'dan gönderilen paradır aslında. Hilafet Fonu'nu kullananların dine bakışına bakın..
İlhan abinin Cumhuriyet'i, genelde CHP'nin resmi yayın organı gibi yayın yapsa da, o gün geldi Amerikancı oldu, gün geldi Sovyet yanlısı idi. Devir değişti Almancı oldu.. İnanmayacaksınız ama şeriatçı bile oldu.. Nadi, 1954'te DP milletvekili idi. Fethin 500. yılı dolayısı ile verdiği fetih eklerinde “hangi camide, hangi tarikatın zikri var, tarikat şeyhleri nasıl sarık sarar, cübbeleri, asaları nasıldır, türbe ziyaret adabı nedir..” bunları yazıyor ve “Ravza-i Muradda bir gül-i Muhammedi” açtı diye manşet atıyordu.. “Türk İslâm'ın Üzerinde, İslâm'ın Mührü Camilerimiz” diye İstanbul camileri haritası yayınlıyor, “Ayasofya Camii”nden söz ediyordu!
Halkın sesine kulak verince böyle oluyor.
Zaten 1946 sonrası CHP Kurultaylarında en çok konuşulan konu neydi; biliyor musunuz?.. Hangi şehire cami yapılacak, imam tayin edilecek? Çünkü memlekette cenaze namazı kıldıracak imam kalmamıştı!
Gün geldi; Mustafa Kemal'i resmi paradan çıkartan parti de CHP değil miydi? Mustafa Kemal öldüğünde İnönü nerede saklanıyordu, bileniniz var mı?
Açık oy-gizli tasnif, tek parti, adaylar tek merkezden belirleniyor.. Oylar, sayımdan hemen sonra yakılıyor. İtiraz yok. Sandığın üzerine parti bayrağı örtülü, başında jandarma ve CHP'nin parti temsilcileri bekliyor. Oy kullanacaklar, parti tarafından belirleniyor.. Kanunlar gerekçesiz olarak meclise sevk edilip müzakeresiz olarak oybirliği ile kabul ediliyor icabında. Tek adam, 2. Adam gerisi. Zaten tek adamın sözünü söylediği yerde ötekiler teferruattır.. Ebedi şeflerimiz var. Tek adam konuşunca ötekiler susacak. Takriri sükûn ve sansür var memlekette.. Yargılama, yasaya göre değil, verilen karar yasa hükmünde. İcabında temyizi yok, savunması yok, savcısı yok.. Oh ne alâ memleket.. Demokrasiye ne gerek var, CHP varken iktidarda!
Erdoğan, Baykal'a eski günleri hatırlatmış.. Hani haberleri dinlerken benim ilk aklıma gelenlerden bir kaç satır da ben yazayım dedim.
Hani bunlar da zülfiyare dokunmayan şeyler daha.. Ötekileri yazmak için daha vakit erken.
Darbecilerin, çetecilerin hayalindeki Türkiye işte böyle bir Türkiye.. Hesabınızı ona göre yapın. Terör ve irtica, işin kandırmacası..
Sayın Baykal’a saygılarımla..
Selam ve dua ile..
Vakit gazetesi
YAZIYA YORUM KAT