
Deizm, Ateizm, Modernizm, İbahacılık vs. ne ki, Türkiye’de en büyük tehlike Selefilikmiş!
Habertürk’te konuşan İlahiyatçı Hilmi Demir’in Selefilik hakkında söylediği sözler İslam’a ve Ümmete yönelik bunca saldırıyı es geçip İslami bir ekolü düşmanlaştırma tavrının tipik bir yansımasıydı.
HAKSÖZ HABER
Cübbeli Ahmet Hoca “Türkiye’de 2 bin Selefi dernek pompalı-mompalı silahlanıyor” asparagasına İlahiyat camiasından okkalı bir destek almaktan muhtemelen çok memnun olmuştur. Önceki akşam Habertürk’te yayınlanan bir oturumda Cübbeli’nin ortaya attığı bu iddiaya dair konuşan Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi hocası Prof. Dr. Hilmi Demir Cübbeli’nin 2 bin dernek iddiasını geçiştirmekle beraber, Selefiliğin büyük bir tehdit kaynağı olduğunu defalarca vurguladı.
Aynı zamanda Çorum Türk Ocakları Derneği Başkanı da olan Hilmi Demir daha 2010 yılında Türkiye’nin önündeki en büyük tehlikenin Selefilik olduğunu ısrarla ifade ettiğini ama ilahiyat camiasının bile kendisine inanmadığını ama şimdi haklı çıktığının herkes tarafından görüldüğünü övünerek vurguladı.
Hilmi Demir’in haklı çıktığı kesin, nitekim İsmail Saymaz ya da Ersan Şen gibi Kemalist isimlerin de kendisini teyid etmeleri bu durumun ispatı sayılabilir.
Hilmi Demir’e göre Diyanet kendi yayınlarında Selefiliği Ehli Sünnet içinde tanımlamakla büyük bir hata yapmaktaydı ve bir an önce bu yanlıştan dönmeliydi. Doğrusu Selefiliğin Ehli Sünnet içinde bir mezhep, ekol ve akım olduğuna Hilmi Demir haricinde kimin itiraz ettiği bilinmiyor ama demek ki Sayın Profesör tarihi yeniden yazmaya kararlı.
Selefiliği bu şekilde düşmanlaştırma, bir tür suç örgütü, akımı konumuna oturtma gayretine Hilmi Demir kendince somut bazı deliler de gösteriyor. Mesela “Selefilik Daiş’in ana ideolojisi olduğuna göre Selefilik tehdittir” diyor. Yine, “Libya’da Medhali Selefilik Hafter’in yanında bize karşı savaşırken, biz bu tehdidi nasıl görmezden gelebiliriz” diye soruyor.
Doğrusu çok çarpıcı deliller bunlar! İkna olmamak ne mümkün!
Sapkın, zalim ve barbar bir yapı olan Daiş kendisini Selefiliğe nispet ettiğinden ötürü Selefilik suçluysa; tarikatler adına işlenen günahların faturasını da Tasavvufa kesmek gerekmez mi? Bu mantıkla Ezher’in ihanetini Ehli Sünnete mi fatura edeceğiz? Suud’dan dolayı Hanbeliliği, Husilerden dolayı Zeydiliği mahkum etmek ne kadar çarpık bir yaklaşım olurdu, düşünmek gerekmez mi?
Gerçekten bu nasıl bir mantıktır? Daiş birkaç yıllık ömrü olan bir örgüt, Selefilik ise İslam tarihinin derinliklerine uzanan bir akım. Daiş’ten yola çıkarak Selefiliği mahkum etmek inanılır gibi değil!
Daha ilginç olan şu ki, bunca ifsad, ilhad dalgası ortalığı kaplamışken İlahiyat hocasının Selefilikle kafasını bozmuş olması. İmanlı gençlerin son dönemde yaygınlaşan, modalaştırılan bir takım sapkın anlayış ve akımların etkisiyle İslam akidesinden uzaklaştırıldığına, deist, ateist, ataist olduğuna dair bunca iddia ortadayken bir ilahiyat hocasının Selefiliği kendisine hedef seçmesi olacak şey mi?
Ama İslam tarihinde ortaya çıkan ve Ümmete ait birer İslami ekol olan Hanefiliği, Maturidiliği Türklükle irtibatlandırmaya varacak kadar ulusalcı bir yaklaşıma sahip bir zihin açısından belki de tüm bu değerlendirmeler normal sayılabilir.
HABERE YORUM KAT
merak etmeyin selefilik üzerinde bir Tiyatro tertiplenir yakında....
Yanıtla (0) (0)En doğru analizi-yorumu son cümlede yazmışsınız. Bu zat zaten Türkçü-Turancı. Bırakın selefiliği Ehl-i Sünnetin diğer mezhepleri Eşarilik/Şafiilik/Malikilik/Hanbelilik gibi ekolleri de hor görüyor. Adeta oryantalistlerin İslama baktığı gibi o da diğer İslami ekollere öyle bakıyor. Sadece Türklerin benimsediği ekol ve mezhepleri kabul ediyor. Bu fikir sadece bu zata ait değil, milliyetçi-muhafazar kesimin büyük bölümü böyle düşünüyor. Örnek vermek gerekirse zamanında hocalar Said Nursi için 'O Kürttür, O Şafiidir peşinden gitmeyin' diye propaganda yapıyorlardı.
Yanıtla (0) (0)Adam cambaz..
Yanıtla (0) (0)Tarikatlerin sapkınlığı konuşulacaktı şimdi selefiliğin tehlikesi konuşuluyor.
Kimse yastıklama, top çevirme konusunda eline su dökemez Cüppelinin..
Bu tür programlarda konuşmacıların büyük çoğunluğu kendileri çalıp kendileri oynuyor. Boş verin kardeşler takmayın bunları. Böylelerinin hayrı ne olur ki zararı o olsun.
Yanıtla (0) (0)Ismi lazim degil Türkiyede degil sadece. Islam Dünyasi ( böyle bir düya varmi emin degilim) nin Tümünde tasavvufla ilgili bütün bu olusumlar kurumlar tarikatlar bu Güzide Dinin sirtinda bir kene gibi bu dinin kanini emiyor ve kirletiyirlarda.Tasavvuf denilen bu kurum bu zihniyet dinin sirtina bir yük gibi gelip cökmüstür.. Bu yükü sirtimizdan indirmez isek bir bin yil daha sürünecegiz demektir Hurafelerden beslenip bunlarida Din kilifi altinda tabiilerine halkimiza utanmadan satabiliyorlardir. Yani Tasavvuf Nedir? diye sorsaniz Hakla batili karistiran bir hayat tarzi (DIN) derim . Iste YÜK dedigim bu dur.. Bunun baska bir tarifide yoktur.. BIL en AKLeden FIKHeden ve Kitaba ve onun sahih uygulamalari olan sünneti ve Sevgili Nebi (s) yi örnek ne ölcü alanlara Rahmet olsun Selam olsun.... Uyan ey gözlerim gafletten uyan deyip bu derin rüyadan uyananlarada..
Yanıtla (0) (0)Selefeliğin günümüzdeki olumsuz bir takım yansımaları eleştirilebilir ama sanki tek problemmiş gibi öne sürülmesi çok çirkin bir yaklaşım. Hele de bunu, asıl problem kaynağı unsurların dile getirmesi traji-komik bir durum.
Yanıtla (0) (0)Kişi sevdiği ile beraberdir. İslam en güzel dindir... umetin en hayırlıları eshab, tabiin tebei tabi ve selef ummettir. ..
Yanıtla (0) (0)Söz konusu edilen kişinin sosyal medya hesaplarına bakılırsa kimlerle beraber olduğu rahatlıkla anlaşılır. Atsızcı müfsitlerle bile arasına mesafe koymayan adam selefiliğe laf söz ediyor. Allah ım sen bizleri bunların şerrinden koru...
Yanıtla (0) (0)Tartışmada selefiler adına kime söz düşüyor acaba? İsmail saymaza mı?! Selefilik konuşuluyor herkes selefiliğe muarız. Böyle saçma tartışma mı olur:)
Yanıtla (0) (0)