Değişmenin adımları
İnsan ahlâkını güzelleştirmenin, sahip olunan karakteri daha rafine kılmanın yöntemi üzerine ne kadar düşünülse yeridir. Çünkü insan, hatayla mâlûldur, hata yapmaya teşne bir yön vardır yaradılışında.
Beşer cinsi, melek gibi mutlak itaat üzerine yaratılmadığından zaaflarıyla yüzleşmek, ahlâken kendisini olgunlaştırma gayretine girmek durumundadır, bu da İslâmî perspektiften kulluğun tâ kendisidir.
Kuşkusuz, insanoğlu fıtrat üzere yaratılmıştır. Yukarıda bahsettiğimiz kulluk da, yine insan mayasında olan erdem değerlerini korumanın, onların yozlaşmasına izin vermemenin mücadelesini ifade eder.
Çünkü fıtrat, üzerine titrenmediğinde, bozulabilecek bir yapıya sahiptir. Bu da insanı saran dar çevreden geniş çevreye fıtratına yönelik tahripkâr müdahalelerle olur. Bu gibi ayak kaymalarının, istikâmet sapmalarının yaşandığı yaygın bir gerçektir. O zaman insan özündeki ulvî değerlere tekrar dönmek için ne yapmalı, hangi adımları atmalıdır?
Bu soru önemlidir. Önemi de şundan kaynaklanmaktadır; değişmek isteyen ama bunu nasıl başaracağını bilemeyen insan sayısı sandığınızdan daha çoktur. Faydası olur umuduyla biz, bildiklerimizi bu köşenin verdiği imkân ölçüsünde paylaşalım.
İnsanın içinde olduğu konumdan daha erdemli ve ilkeli konuma ulaşabilmesi için, bir diğer ifade ile istenmeyen bir durumdan istenen bir duruma evrilmek için dört temel merhale sırasıyla hayata geçirilmelidir.
Birincisi, kararlılık: İnsan, öncelikle kendisini Kur’an ve Sünnet ışığında bir ahlâk ve prensipler testinden geçirmelidir. Bunun neticesinde değişmesi gereken yönlerle korunması gereken yönler ortaya çıkar.
Değişmesi gereken yönlerde “değişme kararlılığı” çok önemlidir. Bu kararlılığı bir daha aynı hataya düşmemek niyetiyle içten gelen bir tövbe takip etmelidir. Bu çok önemli bir adımdır, ama, yeterli değildir, hemen ikinci adıma geçilmelidir.
İkinci adım, motivasyon: Değişme azmindeki insan bu zor yolculukta kendine yol azığı edinmek için güçlü motivasyon araçlarına muhtaçtır. Bu anlamda çok şey yapılabilir. Özetle biz şunları zikredelim:
Kur’an-ı Kerim’i tilâvet edip, anlamaya çalışmalıdır. Kur’an’la oluşturacağı diyaloğu her daim canlı tutmalıdır. Sık sık âhireti düşünmeli, bu dünyada insanın en hakiki gerçeğinin ölüm olduğunu şuur dünyasına yedirmelidir.
Motivasyonunun en önemli muharrik gücü rol modelleridir, rol modellerini tesbit edip onları iyi analiz etmelidir. Kuşkusuz, bir mü’min için en önemli rol model, Rasûlullahtır. Bu meyanda O'nun hayatını, kişiliğini, prensiplerini, mücadelesini iyi analiz edip, O'nun izinden gitmeyi şiar edinmelidir.
Sahabeler, örnek din ulemâsı da unutulmamalıdır. Hanımlar için de mü’minlerin anneleri, Rasûlullah’ın kızları ve sahabi hanımlar bir kılavuz niteliğindedir.
Rol modeller, insanın kişiliğini özdeşleştirdiği, onlar gibi olmaya çalıştığı kişilik kılavuzlarıdır. Milyarlarca insanın Batı’nın ürettiği hedonist modelleri taklit ettiği bir dönemde hakikate ulaştıran gerçek rol modeller edinmek hafife alınmamalıdır.
Üçüncü adım, Amel: Değişme kararlılığını ve motivasyonu güzel ameller takip etmelidir, amelsiz bir dönüşüm zaten mümkün değildir.
Meselâ, yalan konuşmayı alışkanlık hâline getirmiş ve bundan kurtulmaya azmetmiş kişi yalanı mutlaka terk edecek, her daim doğru konuşmaya gayret edecektir. İlk etapta çok zor gelecektir bu. Ama bu konuda istikâmet bozulmazsa doğru konuşmak zamanla bir alışkanlık hâline gelecek ve bu alışkanlık tekrar ede ede bir karakter kıvamına dönüşecektir. Doğru konuşmak karakter hâline gelince de kişi istese de kolay kolay yalan konuşamaz olacaktır.
Dördüncü adım, çevreyi değiştirme: Yukarıda insan seciyesini değiştirmenin özetle anlatılan merhalelerine son bir halkayı eklemeyi de unutmamak gerek.
Efendimiz (s.a.v) insan çevresinin önemine dair defaatle işârette bulunmuştur. Bu sözlerinden birisinde, arkadaşın ehemmiyetini zihinlerde tesbit için bir teşbihi kullanarak şöyle demiştir: "İyi arkadaşla kötü arkadaşın misâli misk satıcısı ile demirci körüğüne benzer. Misk satıcısından misk satın almasan bile mutlaka kokusu sana ulaşır. Demirci körüğü ise ya evini, ya elbiseni yakar, hiç birisi olmasa bile onun pis kokusu sana da mutlaka ulaşır." (Buhârî: 2/741, hn: 1995) Ebû Dâvûd da sünenindeki tahricinde "Sana karası bulaşmasa bile dumanı (kokusu) ulaşır" eklemesinde bulunmuştur. (Abû Dâvûd: 4/259, hn: 4829)
İnsan eğer kötü bir çevreye sahipse, o çevre kendisini rahat bırakmaz, kötülüğü teşvik eder, iyi çevre ise onu istikâmet çizgisinde tutmak üzere yardımda bulunur. Bu, arkadaş ve eş seçiminde de gâyet hassas olunması gerektiğini anlatır bize. Binâenaleyh, çevre faktörü insan karakterinde önemli bir rol oynar.
Not: Bu yazı, “Olmak istediğimiz gibi değiliz, ne yapmalıyız?” diye soran bir ögrenci arkadaşımızın sorusuna cevaben yazılmıştır
Vakit gazetesi
YAZIYA YORUM KAT