1. YAZARLAR

  2. SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

  3. Dayatmacılıklarının İşe Yaramadığını Görenlerin ‘Taqıyye’si..
SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

Yazarın Tüm Yazıları >

Dayatmacılıklarının İşe Yaramadığını Görenlerin ‘Taqıyye’si..

22 Haziran 2019 Cumartesi 18:32A+A-

Yarın, artık seçimle ilgi yazı yazmak yok..

Biz bu vesileyle kısa kısa birkaç konuya değinelim..

Tekrar hatırlayalım ki,  bu kalemin sahibi, bütün seçim dönemlerinde, Ra’dSûresi 11. âyette ifade olunan vesosyal  değişimin ezelî- ebedî kanunu olan, -meâlen-  ‘Bir halk kendi halini değiştirmedikçe Allah onların halini değiştirmez..’ ve bir Hadis-i Nebevî rivayetindeki,‘Nasılsanız öyle idare olunursunuz..’ irşad, ikaz  ve ihtarı hatırlatmaktadır.

Bu yüzden de kimseye, ‘Şu veya bu kişi, grup veya partiye destek veriniz..’  demiyor; ‘Kendinize destek verin, kendi kesin doğru ölçülerinize, aslî  değerlerinize kimi yakın görüyorsanız;  ve gerektiğinde, yakasından tutup, ‘Bu yaptığınız bizim değerlerimizle, aslî ölçülerimizle bağdaşıyor mu?’  diyebileceğiniz kimler var ise, onlara destek veriniz..’  diyor. Aksi halde, bizim aslî değerlerimize tarihleri boyunca düşman olmuş laik-kemalist güç odaklarının 100 yıllık dayatmalarının, zulümlerin sonuç vermeyeceğini görünce, şimdi dekaleyi içten fethetmek taktiğiyle‘taqıyye’ yapıp, son 5 yıldan bu yana, ‘Biz de sizin gibiyiz, ayrımız-gayrımız yok..’ demeye getirmelerine âlet olunacağını hatırlatıyor.

Bu konuda, Hayreddin Karamanhoca’nın21 Haziran günlü Yeni Şafak’ta kaleme aldığı (ve Haksozhaber.net sitesinde de yayınlanan)yazısı ‘fakir’in de görüşlerini büyük çapta yansıtıyor.

*

Trump’ın bildik taktikleri sonunda bir askerî savaşa da dönüşür mü?

İran Körfezi’nin Hind Okyanusu’na çıkış kapısı olan Hürmüz Boğazı bölgesinde, İran güçlerinin Amerikan İHA’larından birini düşürdüğü açıklanınca önce blöf sanıldı. Ama,sonra bu eylemin gerçek olduğu anlaşılınca, Amerikan Başkanı Trump, ‘İran çok büyük bir hata yaptı!(Iran made a verybigmistake!)’ diyerek, tehditler savurdu ve ‘Karşılığını en kısa zamanda göreceksiniz, bekleyiniz..’ dedi.

İran, Amerika’nın bu İHA’sını (İnsansız hava aracını) kendi sularında ve hava sahasındavurduğunu söylüyor; Amerika ise, bunu reddediyor. Amerika, diğer ülkelerin kara suları ve hava sahası dışında kalan bütün dünyayı kendi hava sahası vekendikarasuları telakki ediyor ve orada, kendilerinin ne işlerinin olduğunu söylemiyor. Halbuki, başka bir ülkenin uçakları veya İHA’ları Atlas veya Pasifik Okyanusu’nda, kendi kara sularına ve hava sahasına yakın uluslararası serbest bölgelerde uçacak olsa, nasıl davranacakları ortada..

Trump, evvelki gün,  İran’a, tarihin görmediği ve çok ağır sonuçları olacak bir karşılık verileceğini söylemişken, son olarak yaptığı açıklama tam da kendi taktiklerine uygun bir görüntü verdi. Çünkü,Trump, İran’a saldırılması emrini, saldırının başlamasından sadece 10 dakika önce durdurduğunu açıkladı. Çünkü, böyle bir saldırıda en az 150 insan kaybı olacağını hesap etmişler..

Açıktır ki, öyle büyük bir saldırıda, 150 kişinin öleceği hesabından maksad, Amerikalılardan 150 kadar kişidir.. Yoksa, Müslüman coğrafyalarında emperial güçlerin öldürdüğü insanların sayısı hiçbir önem taşımaz..

Trump, şimdi, İran’a kendileriyle görüşmeleri için bir mühlet vermiş bulunuyor. Böylece de, kendisini dünya kamuoyu önünde,  ‘Biz görüşmek istiyoruz ve İran tarafı reddediyor.’ gibi mâkul bir durumda imiş gibi göstermeye çalışıyor..  Bu dayatma müzakereyi ise  İran tarafı reddediyor, ‘Bize şartlı müzakere talepleriyle gelmeyin, önce tavrınızı düzeltin , ondan sonra..’ diyor. Öbür taraftan da Trump diplomasisi, petro-dolar zengini mâlum ülkelerden, ‘Bu zahmet ve zararlara, sizin için katlanıyoruz..’ diyerek, milyarlarca doları daha alacaktır.

İran şimdi ne yapacaktır? Bu çizgi gerçekten sürdürülebilecek midir?

İnkılab Rehberi Seyyid Ali Khameneî, ‘Amerika’yla müzakereyi kabullenmek ikinci kez zehir içmektir..’ diyor. İlk zehirden maksad, İran’la ‘5+1’ ülkeleri  arasında yıllarca süren müzakereler sonunda  imzalanmış olan ve İran’ın nükleer teknoloji alanındaki çalışmalarını sınırlayan  ve Trump’ın geçen yıl ibtal ettiği andlaşma..

*

Hatırlayalım, 1980-88 arasında Saddam Irakı’nınsaldırısyla başlayan ve 8 yıl süren İran-Irak Savaşı’nın son kertelerinde artık Saddam’ın dayanma gücü kalmayınca,31 sene önce bugünlerde,  Amerika, İran’a, BM.Güvenlik Konseyi’nce hazırlanan 598 sayılı ‘Ateş-Kes’ kararını kabul etmesini dayatmış ve İran ise bunu aylarca reddetmişti. Ama, o zaman, İran’a aid bir yolcu uçağı 307 yolcusuyla birlikte  Körfez’deki Amerikan Donanması tarafından, ‘Savaş uçağı sanılmıştı..’  yalanıyla vurularak Körfez sularına gömülünce.. Reagan Amerikası, bunun henüz bir başlangıç olduğunu ve devamının geleceğini açıklamış ve İran makamları ise günlerce süren karar alma toplantılarından sonra,gerektiğinde müzakereleri kabullenmek gerektiği görüşünü savunan HâşimîRefsencanî’nin teklifiyle,  ‘Ateş-Kes’i kabul ettiğini açıklamak zorunda kalmıştı;  İmam Khomeynî’nin, ‘Evet, ben zafere kadar savaş diyerek sizi milletle bey’âtlaşmiştim, amma, gelinen noktada, hesabımı Allah’la yaptım ve zerre kadar şahsî tibarım varsa onu da ayaklar altına atıp, İslam’ın ve Müslümanların lehine olduğunu düşünerek Ateş-Kes’i kabul ediyorum, ve zehir kadehini başıma dikiyorum..’ sözleriyle.. Ve  iki taraftan 1 milyondan fazla insanı yutan o korkunç kanlı savaş da, o merhalede böyle durdurulabilmişti.

Öyle görülüyor ki, Trump, savaşsız bir yolla İran’a baş eğdirip zafer elde etmeyi yeğliyor.

Ama, İran, tıpkı 1988’de bugünlerde İmam Khomeynî’nin, yıllarca direndikten sonra, sonunda, ‘zehir kadehini başıma dikiyorum..’ dediği noktaya gelmeyecek olursa, nasıl bir yol takib edecektir?

Mechûl..

*

NOT: (İran etrafında bu gelişmeler olurken, resmî makamlardan, bırakalım, Muhammed Mursî ile ilgili hiçbir açıklama yapılmayışını; İran medyasında, tıpkı bizdeki sol-laik-kemalistler gibi, Muhammed Mursî’yi karalama yazılarının hâlâ devam etmesine ise, bir başka yazıda değinelim, inşaallah..) 

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum