Davutoğlu: Tehdit ve Şantaj Dili Sürece Zarar Verir
Başbakan Davutoğlu çözüm sürecine dair, "Doğası neyse o yapılır. Tarih vermek, 'şu günde şöyle olursa böyle olur' ya da tehdit, şantaj diline benzer dil kullanmak sürece zarar verir" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Damat İbrahim Paşa Salonu'nda düzenlenen AK Parti Nevşehir 5. Olağan İl Kongresi'ne katıldı.
“77 milyon bir tarağın dişleri gibi eşittir”
Davutoğlu, son dönemde parti olarak büyük şölenler yaşadıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bakınız, birçok karanlık kabus senaryoları çizenler oldu, son 1,5 yıl içinde. Gezi idi, 17-25 Aralık kumpaslarıydı, 6-7 Ekim olaylarıydı ama AK Parti kadroları bütün bunların içinden tam bir ak alınla çıktı ve kendi birliğini koruğu gibi Türkiye’nin istikrarını da korudu. Şimdi diğer partiler, kendi içinde büyük çalkantılar yaşarken, biz Türkiye’nin her bir köşesinde kongrelerimizle, halkımızla buluşuyoruz, dava arkadaşlarımızla buluşuyoruz, gönül gönüle, diz dize konuşuyoruz. Rabbimize hamd olsun. İşte bakınız, biraz önce o güzel dizelerde, şiirde, şiirsel ifadelerde ortaya konduğu gibi bizim için Türkiye’nin her bir köşesi aziz. Başbakanlık görevini aldıktan sonra, 20’yi aşkın vilayetimizi ziyaret ettim, doğudan batıya memleketimizin her bir köşesine gittim, hiçbir fark gözetmeden. Karslı Ali ile Kırklareli Veli ile Balıkesirli Ahmet ile Erzurumlu Mehmet ile hepsiyle kucaklaştık, hiçbir ayrım gözetmedik. 77 milyon, bizim için bir tarağın dişleri gibi eşittir, kardeştir ve ebediyen kardeş kalacaktır. Başka hangi parti bunu yapabiliyor? Bizim gibi devlet idare etmiyorlar, yurtdışı teması yapmıyorlar."
“Kılıçdaroğlu’nu, Bahçeli’yi böyle halkla kucaklaşırken, gördünüz mü
Son 3 ayda, muhalefet partisi liderlerinin alanlara çıkmadığını ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Kılıçdaroğlu’nu, Bahçeli’yi böyle halkla kucaklaşırken, gördünüz mü, alanlara çıktılar mı? Türkiye’nin her bir köşesine gidebildiler mi? Çünkü onlar için siyaset, Ankara’da veya kendilerinin hakim olduğu veya en azından etkili olduğu yerlerde yapılır. Bizim için ise siyaset, Türkiye’nin her yerinde ve vatandaşlarımızın her biriyle yapılır. Geçen hafta sabah Van’daydım, öğleden sonra Eskişehir’de. Bugün Nevşehir’deyiz, öğleden sonra Adana’da olacağız. Yarın Elazığ’dayız, Adıyaman’dayız. Bize durmak yakışmaz. Aşk ile yüreği kıpırdayanlar adımlarını yavaşlatamazlar, tökezlemezler, sendelemezler. Bakınız, AK gençliğe güvenimiz tam. Hiç tereddütümüz yok."
"Biz aydınlık çağlardan aydınlık geleceğe yürüyoruz"
Davutoğlu, kendi kültürüne, "Ortaçağ karanlığı" diyenlerin, bunu anlayamayacağını belirterek, "Meclis’te Ebu Zer’den bahsediyor Kılıçdaroğlu ama bir hafta önce, bir başka Osmanlıca tartışmasında o dönemler için Ortaçağ karanlığı diyordu. İşte aradaki fark bu. Biz aydınlık çağlardan aydınlık geleceğe yürüyoruz" dedi.
"Daha babalarının, dedelerinin yazdıkları mektupları okuyamayanlar, Osmanlıca’ya savaş ilan ettiler, neredeyse" ifadesini kullanan Davutoğlu, Osmanlıca’nın Türkçe’nin 100 yıl önceki yazılış biçimi olduğunu söyledi.
Bunun örneğinin de kongrenin yapıldığı salonda yer aldığına işaret eden Davutoğlu, salonda, Osmanlıca yazılı "Seni seviyoruz güzel insan" pankartını göstererek, "AK gençlik, güzel Türkçemizin eski ve yeni haliyle karşılıyor bizi" dedi.
Tarih anlayışlarında ayrımcılık, bölücülük olmadığını dile getiren Davutoğlu, Selçuklu, Osmanlı, Cumhuriyet çizgisinin tek bir bütün olduğunu, parçalanıp, ayrılamayacağını kaydetti" diye konuştu.
"Bunların tarihle problemi var"
Başbakan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bunların tarihle problemi var. Çünkü kendi kimlikleriyle problemi var. Bizim için Türkiye Cumhuriyeti Devleti nevzuhur devlet değildir, Selçuklu, Osmanlı çizgisinde daha önceki asırlara kadar giden kadim bir medeniyetin son halkasıdır. İstiklali, onuruyla, izzetiyle, bütün o kadim geleneğe sahip çıkan devletimiz, inşallah dünyanın her yerinde mazlumlara sahip çıkmaya devam edecek."
AK Gençliğin kalbinin bir yarısında Türkiye’nin doğusu, batısı, kuzeyi ve güneyini, diğer yarısında ise Şam, Bağdat, Semerkand ve Buhara’yı barındırdığını ifade eden Davutoğlu, "İşte sizin Kalbiniz bir bütündür. Sizin yüreğiniz, Anadolu’da attığı gibi dünyanın her yerinde mazlumlarla atıyor" şeklinde konuştu.
"İmtihan günleri"
Davutoğlu, imtihan içinde geçen günler yaşandığını belirtti. Meclis'teki bir tartışmayı hatırlatan Davutoğlu, "Sayın Kılıçdaroğlu'na buradan soruyorum. 'Mısır yönetimini, darbe yönetimini desteklediniz. Siz de darbecisiniz' dediğimde sinir uçlarına dokunduğu için, yaraları olduğu için gocundular, hep beraber ayağa kalktılar. Zannettiler ki onlar ayağa kalkınca biz tereddüt edeceğiz ya da sözümüzden rücu edeceğiz. Hayır, biz, ayağa kalktık mı, herkes bize selam durur" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'ndan "27 Mayıs yanlıştı, darbeydi. Biz, 27 Mayıs'a karşıyız" demesini isteyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Yüreğiniz yetiyorsa çıkın ve Adnan Menderes'i şehit eden ve arkadaşlarını şehit eden cuntacılara karşı olduğunuzu söyleyin. Söyleyemezler çünkü 27 Mayıs'ın sabahı bütün Demokrat Partililer tutuklanırken Cumhuriyet Halk Partililer, onların evlerinin önünde neredeyse şenlik yapıyordu. Benim babam da o sabah götürülenlerdendi, evimizin önünde davul çalındığını hep anlatır bana. Neden kendi geçmişinizle yüzleşemiyorsunuz, Sayın Kılıçdaroğlu? Deyin, '27 Mayıs Türk demokrasisine vurulan hançerdir' deyin, sizi ben de alkışlayacağım ama bunu diyemiyorsanız, size dönüp 'Darbecisiniz' dediğimizde sesinizi çıkarmayacaksınız. 'Evet, 27 Mayıs Türkiye Cumhuriyeti'nde demokrasiye vurulan bir darbedir' demedikçe biz de size 'Darbecisiniz' demeye devam edeceğiz."
"Hiç ümitlenmeyin Kılıçdaroğlu"
CHP'nin sadece 12 Eylül'e karşı durduğunu çünkü 12 Eylül'ün CHP'yi de kapattığını aktaran Davutoğlu, CHP'nin 28 Şubat postmodern darbesine karşı tek bir ses çıkarmadığını söyledi. 28 Şubat'ta üniversite öğrencisi kızları ikna odalarına götürenler arasında CHP milletvekili Nur Serter'in de olduğunu belirten Davutoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Sayın Kılıçdaroğlu, eğer darbelerle hesaplaşacaksan önce kendi milletvekillerinle hesaplaş. Dön, onlara de ki 'Geçmişte yanlış yapmıştınız, o darbe şartlarında bu ülkenin, bu milletin kızlarına zulmetmiştiniz, özür dileyin' de biz de size 'Darbeci' demekten vazgeçeceğiz ama bunu demedikçe ve 28 Şubat zulmünü yapanları partinizde ağırladıkça biz de dönüp 'Darbecisiniz' demeye devam edeceğiz."
27 Nisan e-muhtırası olduğunda AK Parti'nin demokrasi adına dimdik durduğunu hatırlatan Davutoğlu, bu olaylar yaşanırken CHP'li bir milletvekilinin "Genelkurmay'ın tespitleri, bizim tespitlerimizden farklı değildir. Altına imzamızı atarız" dediğini hatırlattı. Davutoğlu, "Bu daha 2007'de, 27 Nisan'da... Siyaset, Meclis'te yapılır ama 27 Nisan'da CHP yöneticileri, 'Acaba bir dolaylı darbe tekrar olur ya da 2008'de AK Parti kapatılırsa bize bir iktidar kapısı açılır mı' diye 4 gözle beklediler. Hiç ümitlenmeyin Kılıçdaroğlu, kimi yanınıza alırsanız alın, bu millet, size bir daha iktidar yüzü göstermeyecektir" diye konuştu.
"Benim notum daha kıttır, galiba onu bile diyemeyeceğim"
Davutoğlu, Gezi Parkı odaklı olaylar öncesinde 5 Şubat 2013'te CHP'li bir milletvekilinin "Eskiden ihtilaller olurdu. Şimdi o komutanları da tasfiye ettiler. O kurtuluş yolu da kalmadı" dediğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"İhtilali kurtuluş yolu olarak gören bir milletvekilinin darbeci olmadığı konusunda bizi ikna edebilir misiniz? Biz, dönüp, 'Sizinle problemimiz var. Siz de darbecisiniz' dediğimizde Mısır darbesini kastetmiştik, oraya temsilci göndermelerini. Ama sinir uçlarına dokunduk, yaralarından gocundular. Ayağa kalktılar. Siz, ne kadar ayağa kalkarsanız kalkın millet ayağa kalktığında gösterdiği milli iradeye saygı göstermedikçe sizi yerinize oturturuz."
Mısır'da Mursi'ye seçilmiş Cumhurbaşkanı olduğu için sahip çıktıklarını anlatan Davutoğlu, "Aynen Adnan Menderes, rahmetli gibi idamla yargılandığında siz, Mısır darbecilerinin yanında durdunuz. Evet, Sayın Kılıçdaroğlu, bir toplantı vesilesiyle ya da herhangi bir vesile bularak çıkın, 'Biz, 27 Mayıs'a karşıyız, 28 Şubat'a karşıyız, 2007 27 Nisan e-muhtırasına karşıyız. Dolaylı ya da doğrudan her türlü darbe teşebbüsüne karşıyız' deyin, demedikçe darbeci unvanından kurtulamayacaksınız. Çıkın ve deyin. Ama Sayın Kılıçdaroğlu, kendi milletvekillerinin söylediklerini belki takip edemiyor olabilir. Geçen bir TV mülakatında 'Sayın Süheyl Batum ihraç edildi gerekçesi nedir' diye sorulduğunda 'benim bilgim de sizinki kadar' dedi muhabire. Yani kendi milletvekiliyle ilgili bilgisi kendisine soru soran muhabir kadar. Sayın Cumhurbaşkanımız vaktinde ona genel müdür diyordu ama benim notum daha kıttır, galiba onu bile diyemeyeceğim."
"Size iki belge göstereceğim"
Kılıçdaroğlu'nun özellikle kendi döneminde, hiç kimsenin sınavsız işe alınmadığını söylediğini hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Madem ki böyle bir iddiada bulundu, bu iddiayı cevaplandırmak adına bütün kamuoyumuzun da bilmesi için size iki belge göstereceğim. 14 Temmuz 1998. Kemal Kılıçdaroğlu SSK Genel Müdürü. Bakınız bir yazıda verdiği talimat şu; 'Yukarıda yapılan açıklamalarda anlaşılacağı üzere, ÖSYM tarafından uzman tabip ve tabip dışında kalan sağlık personeli için yapılan sınav sonunda boş bulunan pozisyonlar ile duyuru yapılarak talep alınmasına rağmen yeterli başvuru sağlanamayan tabip ve uzman tabip pozisyonlarına ve sözleşmesi feshedilmek suretiyle, halen boş bulunan pozisyonlara sınav açılmak suretiyle atamaların yapılması düşünülmekteyse de gerek ÖSYM tarafından sınav günlerinin dolu olduğu, yakın zamanda yapılan sınavla yeterli sayıda başvurunun alınamadığı, gerekse 1998 yılından sonra sınavların yapılması halinde atamaların gecikebileceği, sağlık tesislerimizin ihtiyaçlarının verilemeyeceği hususları dikkate alınarak söz konusu pozisyonlarda görev almak isteyenlerin talepleri doğrultusunda atamaların gerçekleştirmesinin uygun olacağı...' bu şu demek yani, sınava ihtiyaç olmadan, ÖSYM, nasıl oluyorsa SGK sınavı için gün bulamamış. Nasıl oluyorsa 90'lı yıllarda herkes iş ararken yeterli müracaat olmamış ve 'sınavlar talep edenlerin talepleri doğrultusunda onların alınmasıyla neticelensin' diye yazısı var."
"Belgeleri elimizde"
Davutoğlu, sınavsız şekilde alınanlarla ilgili daha sonra yapılan teftiş çalışmasında da Kılıçdaroğlu'nun imzası olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Teftişlerde, kazanan sayısının, 8 Eylül 1997, bin 230 kişiyle sınırlı kalması ve alınacak personel sayısından çok daha az olduğunun anlaşılması üzerine o tarihteki Genel Müdür Kemal Kılıçdaroğlu'nun şifahi talimatı doğrultusunda kazanan sayısını arttıracak alternatif çalışmalar yapılarak, kadro itibarıyla ilaveyi puanlar verildiği ve neticede kazanan sayısının 3 bin 209'a yükseltildiği, yapılan işlemlerden anılan tarihte teftiş kurulu başkanı olan şahısların da bilgili olduğu... Yani bin 272 kişi sınavla alınıyor, geri kalanların puanları yükseltilerek, 3 bin 209 kişi sınavsız bir şekilde üstü tamamlanıyor. Bu bir teftiş raporu, altında da Kılıçdaroğlu'nun kendi imzası var."
"Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürüyken yaptığı bu uygulamaların, onlarca yakını ve CHP İl başkanlığı yapan kişilere de bazı davetiye usulü verilen ihalelerin, 6 yılda tamamlanamayıp 2 bin misli fazla maliyetle yapılan ihalelerin belgeleri elimizde" diyen Davutoğlu, 12 yıl içinde Türkiye'yi IMF önünde borç dilenmekten, G20 dönem başkanlığına, takdirle takip edilen bir küresel ekonomi haline getirdiklerine işaret etti.
"Rezervleri harcayacak alıp şapkasını gidecek"
Davutoğlu, Kılıçdaroğlu'nun ise kar yaparken devraldığı SSK'yı trilyonlarca dolar borçla devrettiğini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu'nun "bana bir 4 yıl verin gerisini istemem" açıklamasını hatırlatan Davutoğlu, "Neden biliyor musunuz? Çünkü biliyor AK Parti dönemlerinde hazine doldu, ekonomi bereketlendi, rezervlerimiz rekor düzeylerde. Gelecek, dolu Hazineyi, Merkez Bankasındaki rezervleri harcayacak, alıp şapkasını gidecek. Yok öyle yağma. İddialıysan çıkar projelerini yeni Türkiye vizyonumuzun karşısına alternatif bir vizyon koy, Anadolu'yu, Trakya'yı karış karış dolaş emaneti öyle iste. Bu millet seni de tanıyor, CHP zihniyetini de. Değil 4 yıl, 4 dakika bile bu memleketi, bu millet size emanet etmez" değerlendirmelerinde bulundu.
"Hızlı tren çalışmaları başlatılacak"
Başbakan Davutoğlu, Nevşehir'deki heyecanın kendilerini bir kez daha şevklendirdiğini, her zaman Nevşehir'in hizmetinde olacaklarını belirterek, şehre yapılan yatırımları anlattı.
Bütün bu hizmetlerin Nevşehir'e olan saygının ve teşekkür borcunun ifadesi olduğunu kaydeden Davutoğlu, son Nevşehir ziyaretinde Antalya-Konya-Nevşehir-Kayseri Hızlı Tren Hattı'yla igili çalışmaları başlatacaklarını söylediğini hatırlattı.
Davutoğlu, Antalya-Konya-Nevşehir- Kayseri Hızlı Tren Uygulama Projelerinin 2015'te tamamlanacağını, en kısa zamanda da yapım aşamasına geçmeye gayret edeceklerini bildirdi.
Daha önce turizm bağlamında Nevşehir'in Konya Ovası Projesi (KOP) çerçevesinde değerlendirilmesi talebinin dile getirildiğini kaydeden Davutoğlu, Nevşehir'i birçok açıdan KOP'un parçası haline getireceklerini açıkladı.
"Şantaj diline benzer dil..."
Başbakan Davutoğlu, "Bu sürecin (çözüm süreci) doğası neyse o yapılır. Öyle tarih vermek, 'şu günde şöyle olursa böyle olur' ya da tehdit veya şantaj diline benzer dil kullanmak bir, sürece zarar verir, iki, bizim herhangi bir şekilde dikkate alacağımız bir uslup da değildir" diye konuştu.
HABERE YORUM KAT