Darbeciliğin aklanmaması için yeniden yargılama
Sonunda korktuğumuz başımıza geldi işte...
Darbe davalarının devam ettiği yıllar boyunca yargılamada usulsüzlük yapıldığı, sahte deliller üretildiği, savunma hakkının kısıtlandığı yolundaki iddialar ortaya atıldıkça şunu vurguladık: Bu davalarda adil bir yargılama yapılması, her şeyin usulüne uygun bir biçimde yürütülmesi son derece önemlidir. Sadece, adaletin tecelli etmesi açsından değil, aynı zamanda siyaseten de... Bu davalar temelde haklı ve güçlü davalardır, yargılanma sürecinde yapılan hatalar temeldeki bu haklılığa şaibe düşürmemelidir; Türkiye'nin yaşadığı en büyük yapısal dönüşüm olan askeri vesayetin bitirilmesi süreci yara almamalıdır.
Ne yazık ki böyle olmamış... Hatta tam tersine, "Amaca ulaşmak için her yol mubahtır" düsturunu benimsemiş bir grup, varolanla yetinmeyip "daha da kuvvetli" bir dosya oluşturma gayretiyle çok vahim işler yapmış, aslında hukuka da dönüşüm sürecine de ihanet etmiş. Hem yüzlerce masum insanın yıllarını çalmışlar hem de bu halkın vesayete karşı verdiği kahramanca mücadeleyi tehlikeye atmışlar.
"Milli kahraman" oldular
Şimdi bütün bu "yaratıcı katkılar" teker teker ortaya çıktıkça ne oluyor?
Darbe davaları temelden sarsılıyor; bir bütün olarak meşruiyetini yitiriyor ve bu beni kahrediyor.
Her gece, kanal kanal dolaşan savunma avukatlarını dinlerken bir isyan büyüyor içimde. Darbeciliği tescilli sanıkların avukatlarının bile, müvekkillerinden "milli kahraman" edasıyla söz edişlerine, bu davalardan tümüyle fiktif bir senaryo gibi bahsedişlerine, bütün iddiaların çöktüğünü, her şeyin yalan, her şeyin iftira olduğunu sanki bütün kamuoyu görmüş ve kabul etmiş gibi bir güven içinde konuşmalarına dayanmak ne kadar zor...
Taa en başından bu yana bu davaların "ABD emperyalizminin Kemalist orduyu tasfiye operasyonu" olduğunu söyleyenler, "AK Parti'nin Kemalist rejimden intikam almak için düzmece iddianameler yazdırdığını" iddia edenler zil takıp oynuyor. Silivri'yi toplama kampı ilan edip "savaş tutsaklarını" kurtarmak üzere Silivri'ye koşanlar "haklılıklarının kanıtlanmasının" gururu içinde mağrur ve küstah demeçler veriyor.
"Türkiye nihayet tarihinde ilk defa darbecileri yargı karşısına çıkarmayı başardı" diye sevinenler ise pusmuş, sinmiş, endişeyle bu işin nereye varacağını bekliyor...
Tablo tam olarak bu...
Tarihin doğruyu yazması için
İşte bu tablonun bir an önce değişmesi için...
Kuruyla yaşın birbirinden ayrılıp gerçek darbecilerin hak ettikleri cezaları almaları için...
Türkiye'de 2002-2008 döneminde ordu içindeki darbeci kliklerin birçok darbe teşebbüsünde bulundukları iddiasının bir kısım insanın vehmi olmayıp gerçeğin ta kendisi olduğunun ispatlanabilmesi için...
Askeri vesayete karşı verilen tarihi mücadelenin lekelenmemesi için...
Yeniden yargılamanın mutlaka yapılması gerekiyor.
Ama adil ve tarafsız bir biçimde...
Geçen defa yapılan hatayı bu defa da tersinden tekrarlamadan; geçen defaki "toptan mahkûmiyet" zihniyetinin yerine bu defa da "toptan aklama" zihniyetini geçirmeden...
Öyle bir noktadayız ki, askeri vesayetle hesaplaşmak isteyenler, söz konusu davaların sanıklarından daha da kararlı bir biçimde talep etmek zorundalar yeniden yargılanmayı...
Aksi takdirde, bu davalar siyasi tarihimize "Türk ordusuna karşı kurulan kumpas davaları" olarak geçecek. Gelecek kuşaklara bu davaların tıpkı Yassıada Mahkemeleri gibi düzmece davalar olduğu anlatılacak.
Ve o zaman bu dönemin görgü tanıkları olan bizler, "Hayır, işin aslı öyle değildi, darbe teşebbüsleri de, darbeciler de gerçekti" demek için burada olamayacağız.
Bugün
YAZIYA YORUM KAT