1. YAZARLAR

  2. Ali Bayramoğlu

  3. Darbe hamlesi bir Andıç'ın işi mi?
Ali Bayramoğlu

Ali Bayramoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Darbe hamlesi bir Andıç'ın işi mi?

08 Nisan 2008 Salı 07:22A+A-

Dün Taraf Gazetesi önemli bir belge yayınlandı… Belgenin başlığı "Andıç"… Tarihi 2006 Mart…

Hazırlayan: Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Daire Başkanlığı…

Gönderilen: Genelkurmay 2. Başkanlığı ve Genelkurmay Harekat Başkanlığı.

İçerik: “Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu'nun ifadesiyle, "Türkiye'de sivil toplum örgütlerinin tek tek sıralanıp Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den Rahmi Koç'a, Sabancı ailesinden Eczacıbaşılar'a. Can Paker'den Okay Ekşi'ye, TÜSİAD'dan TESEV'e kamuoyunca bilinen isim ve derneğin fişlenmesi"…

Aslında daha fazlası…

Belge sadece bir "fişleme"ye değil, Andıç kelimesinin işaret ettiği gibi bir tür "eylem planı"na gönderme yapıyor.

Baransu'yu izleyip, raporda altını çizdiği şu cümleye dikkat edelim:

"Bu andıç, AB'nin kendi amaçlarına uygun olarak yönlendirdiği sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri hakkında bilgi vermek ve bu kapsamda alınabilecek karşı tedbirler hakkında onay almak maksadıyla hazırlanmıştır…"

Baransu'yu ve gazetesini kutlamak gerek…

Zira bu belge "2003-2004 sürecinin devamı olan bir siyasi hamlenin kanıtı" olarak karşımızdadır…

Bu belge Genelkurmay'ı doğrudan temsil eden 2. Başkanlık düzeyinde "ordunun ülkedeki değişim ve AB sürecine bakışını tüm çıplaklığıyla ortaya koymakta"dır…

Bu belge Silahlı Kuvvetler karargâhının, sadece siyaseti ve siyasetçiyi değil, toplumu, toplumsal güçleri "gölge" gibi gören "vesayetçi ve velayetçi tavrını" göstermektedir. Gerektiğinde CHP'yi, merkez medyayı, büyük ekonomik grupları bile karşısına alan "özerk yönetici ruh halini ve bunun derinliğini" kanıtlamaktadır.

Keşke ilkeleri tartışabilsek…

Keşke bir hukuk devletinde böyle bir belge hazırlamak askerin ne haddine, ne zaman açılacak soruşturma, ne zaman görevden alınacak sorumlular diyebilsek…

Daha doğrusu bunların karşılığının olduğu bir ülkede yaşıyor olsak…

Ne yazık ki yaşadığımız, tersine, bu tür belgeleri yayınlama ve eleştirmenin "yaptırımı"nın olduğu bir ülke…

Ama yine de bu kadar basit ve ucuz değil ya da olmamalı, bu işler…

Dikkat edin: Bu belge tarihten, dünden değil, bugünden söz ediyor, 2006 Mart ayından söz ediyor…

2006 Mart ayından sonra, özellikle Ocak 2007'den itibaren bu ülkede yaşananlar malum…

Altını çizelim: Bu belge bir tespit ve bilgi notuna değil, asker gözüyle tedbir alınması gereken durum, kişi ve kurumlara ve bunlara eylem planına işaret ediyor.

Peki neydi bu tedbirler?

Hangileri 2007'de başlayan gelişmelerle ilgilidir?

Ya da Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu durumla bir ilgisi var mıdır, bu tedbirlerin?

Bu tür metinler kimi tespitleri doğrulamaktadır.

Nitekim 2003 başından itibaren "geleneksel velayetçi anlayış"ın şu üç temel sorunla karşılaştığını biliyoruz:

1. Arzu etmediği bir siyasi partinin iktidardaki meşru ve baskın varlığı…

2. AB hattında izlenen, geleneksel siyasi yapıları, askeri vesayet dokusunu, Kıbrıs politikası gibi kemikleşmiş resmi tutumları örseleyen demokratikleşme hamleleri ve buna bağlı olarak siyasi alanının genişleme süreci…

3. Bu değişim sürecini AK Parti'ni taşıması… Bu taşımanın (muhafazakar kesimlerin AB projesine yaklaşması ve AB projesinin daha büyük bir toplumsal kesim tarafından sahiplenilmesi üzerinden) hem taşınanın hem taşıyıcının meşruiyetini derinleştirmesi…

Türkiye'nin 2003'ten bu yana yaşadığı gelişmeler, bu nedenle, karşımıza sadece bir değişim öyküsü olarak değil, aynı zamanda vesayetçi devlet dokusunun bu değişime direnme öyküsü olarak çıkmıştır. Başka bir deyişle 2003 yılından itibaren Türkiye hem bir değişim süreci, hem buna karşı örgütlenmiş bir direnç süreci yaşamaktadır…

Andıç ortada…

Bugün yaşadığımız gelişmelerin, "yargısal darbe" girişiminin bu "direnç yapısı"ndan geldiğine ya da bu merkezle yakın ilişki içinde bulunduğuna artık hiç bir şüphe yoktur…

Bu cendereden tek ama tek çıkış yolu vardır:

Demokrasi, daha çok demokrasi, demokratik seferberliktir…

Yeni Şafak gazetesi

YAZIYA YORUM KAT