Danıştay’ın “Ant” Kararı Bingöl’de Protesto Edildi
Bingöl İslami Kardeşlik ve Dayanışma Platformu tarafından düzenlenen program, öğle namazını müteakip Bingöl Saat Kulesi önünde yapıldı.
Programda Danıştay’ın aldığı yeni “Ant Kararı” Bingöllü Müslümanlarca kınandı. Grup adına basın metnini Özgür-Der Bingöl Şubesi Başkanı Yusuf Boğatekin okudu. Programda sık sık “Irkçı Andı Reddediyoruz”, “Kemalizmin Değil Rabbimizin Kulluyuz”, “Çocuklar Bizimdir Devletin Değil”, Irkçı Danıştay İstemiyoruz”, Irkçı-Kemalist Müfredata Hayır” sloganları atıldı.
Basın metinin tam hali:
DANIŞTAY’IN ‘ANT’ KARARI BÜROKRATİK OLİGARŞİNİN AYAK SESİDİR!
23 Ekim 2018
Danıştay 8. Dairesi 2013’te MEB yönetmeliğinde yapılan değişikliğe dair Türk Eğitim Sen’in açtığı iptal davasında kararını açıkladı ve okullarda ant okutulmasına son veren düzenlemenin iptaline hükmetti. Danıştay 8. Dairesinin kararında ‘1933 yılından beri devam eden’ ant uygulamasının ‘devletin anayasal niteliğiyle uyumlu ve Türk devletini ve milletini ebediyete kadar yaşatacak genç nesillerin yetiştirilmesi hedefine uygun’ olduğu vurgulanırken, ‘idarenin istikrar kazanmış bu uygulamaya son vermesinin haklı bir sebebinin bulunmadığı belirtilmekte.
Bir dizi yasal kılıfla sarmalanmış bu Danıştay kararının özeti, uzun bir döneme yayılan ve zorlu bir mücadeleyle geriletilmiş, zayıflatılmış bulunan Kemalist bürokratik oligarşinin son dönemde gelişen ortamdan da cesaret bularak varlığını yeniden hissettirme çabasıdır. Danıştay söz konusu kararıyla Kemalist resmi ideolojinin muhafızlığı rolünü üstlenmiş bürokratik mekanizmanın sistem üzerinde vesayet anlayışından vazgeçmediğini, vazgeçmeyeceğini, fırsat bulduğunda eski işleyişi hortlatmaktan geri durmayacağını göstermiştir.
Danıştay aldığı kararla bu ülkede yaşayan insanların resmi ideolojiye boyun eğmek ve itaatle mükellef olduğunu; hukuk ve özgürlük alanının bu çerçeveyle sınırlandırılması, daraltılması gerektiğini haykırmaktadır. Bu tutum açık bir dayatma ve inancımıza, onurumuza doğrudan bir saldırıdır. Okullarda çocuklara, gençlere dayatılan ant inancımızla çelişen cahili-tağuti bir zulümdür! Dolaysız, net bir ırkçılık içermektedir. Kişi tapınmasına, putlaştırmasına yönelik mesajıyla tam bir sapkın dini ritüel mahiyeti taşımaktadır.
Bugüne kadar bu dayatmaya karşı çıkan, itiraz eden bizler bundan sonra da bu zalimane anlayışa karşı çıkmayı sürdüreceğiz! Bununla beraber ant mevzusunun sadece bir sonuç olduğunu, bu noktada sorunun kökenine inilip eğitim alanında ortaya çıkan çarpıklığın topyekun giderilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz. Danıştay’ın bu kararı resmi ideolojinin gölgesi altında eğitim adıyla sürdürülen öğütme, yontma, biçimlendirme faaliyetinin tümüyle sorgulanmasının kapısını aralamalıdır.
Ve yine hatırlatmak isteriz ki, yargı bürokrasinin yetkisini aşarak iktidar icraatına ortaklığa soyunması anlamına gelen Danıştay 8. Dairesinin söz konusu kararı geçmiş dönemde kaldığı düşünülen vesayetçi eğilimleri palazlandırma mesajı taşımaktadır. Bu yönüyle iktidar açısından ciddiye alınmayı hak etmektedir.
Öte yandan iktidar, bu kararın son tahlilde ülke çapında estirilen milliyetçi-şoven havanın bir tezahürü olduğunu ve bu kirli, bulanık atmosferin bundan sonra da bu tür dayatmaları, yetki aşımlarını, vesayetçi tutumları cesaretlendireceğini de görmelidir. Ülkede ve bölgede yaşanan birtakım kritik gelişmelere bağlı olarak politik bir tercih olarak güçlendirilen milliyetçi atmosferin sadece bu ülke insanının zihnini bulandırmakla, toplumsal yapıyı kirletmekle kalmadığı, vesayet odaklarına da güç ve cüret bahşettiği anlaşılmak zorundadır!
Kemalist dayatmaların en bariz örneği olan andımız saçmalığını kabullenmek ve sessiz kalmak mümkün değildir. Bizler her sabah çocuklarımıza zorla okutulacak olan Türkçülüğe ve Kemalizm’e biat törenini asla kabul etmeyeceğiz. Bu uygulamanın ne bilimle, ne ahlakla, ne de vatanseverlikle alakası yoktur. Faşist ülkelerde örneklerine rastlanan bu tür uygulamalar ilkel kutsayıcı anlayışın günümüz tezahürleridir. Sözüm ona bilimi aklı ve özgür düşünceyi dillerine dolayan Kemalistlerin bu gibi uygulamalardan vazgeçmek istememeleri ironik olmakla beraber düşündürücüdür. Çünkü resmi ideoloji Kemalizm’in işaretlerinin görülmediği, konuşulmadığı ve unutulduğu gerçeği bu güruhun en büyük korkusu olmaya başlamıştır. Bundan dolayıdır ki kendilerine tekrardan alanlar açarak var olmaya çalışmaktadırlar. Ancak bu var olma çabalarını ideolojik dayatmalarla bizlerin çocukları üzerinde uygulamalarına asla rıza göstermeyeceğiz. Çünkü bu ülkede Kemalizm’e ve Türkçülüğe inanmayan milyonlarca insan vardır. Bizler dinde bile zorlamanın olmadığına inanan bir dine mensup insanlar olarak bu ilkelliğin zorla nesillerimiz üzerinden uygulanmasına karşı çıkıyoruz ve her zaman karşı çıkacağız.
BİNGÖL İSLAMİ KARDEŞLİK VE DAYANIŞMA PLATFORMU
HABERE YORUM KAT