Danıştay’da kararlar, ailecek alınıyor!
Önce beyler geliyor.. Mustafa bey buyrun.. Seçilme tarihi 21.12.1994..
Sonra hanımefendi geliyor.. Zehra hanım.. Tarih: 18.3.2003.
Bekir bey, hayli eski.. 10.9.1992’de gelmiş.. Serap hanım ise ancak 31.8.2000’de gelebilmiş! Ama gelmiş işte..
Sinan beyin geliş tarihi 21.3.2002..
Eşi Fahrünnisa hanımın gelişi ise 31.12.2004..
Orhun bey, Sinan beye göre biraz geç kalmış. Orhun bey de Sinan bey gibi 21.3.2002’de gelmiş ama, eşi Asuman hanım 12.6.2008’de gelebilmiş ancak!
Cem bey mi?
Cem bey 19.1.2005’te, hanımefendi de 2 sene sonra.. Evet Ülkü hanımın geliş tarihi de 15.4.2007!
Ne bunlar?
70 kişilik Danıştay üyeleri arasında, ailecek hakimlik yapanlar..
Beyefendi Danıştay’a seçiliyor..
Bir bakıyorsunuz, bir süre sonra, binlerce hakim içinden, eşi hanımefendi de Danıştay’a üye olmaya layık bulunuyor..
Ailecek görev yapanların sayısı sadece bir örnek ile sınırlıdır.. “Ne olmuş? Çok başarılı, parmakla gösterilen beyefendi ve hanımefendi onlar.. Birbirleri ile evli diye, hakettikleri Danıştay üyeliğini, geri mi tepsinler yani” dersiniz.
İyi de, örnekler bir değil..
İki değil..
Üç değil.
Dört değil.
Benim gördüğüm 5!
Şu an Danıştay’ın 70 hakiminden 10’unun birbiri ile aile bağı var!
Sizce normal mi bu?
Danıştay’a üye seçimi yapan HakimlerSavcılar Yüksek Kurulu’na soruyorum, “Sizin yaptığınız bu seçimler, normal midir acaba?”
Danıştay’daki yapıya benzer bir örnek, başka kurullarda, kurumlarda da olabilir mi?
Örneğin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nda, kaç tane karı-koca görev yapan kurul üyesi var? TBMM’deki seçimle iş başına gelen Radyo Televizyon Üst Kurulu’nda, karı koca görev yapan tek örnek var mı? Ya Rekabet Kurulu’nda?
Yanlış anlaşılmasın..
Bir kuruma, imtihanla memur alınacaktır.. Adaylar imtihana girerler.. Kim alnının teri ile, imtihandan en üst sırada çıkarsa, onun ataması yapılır.
Kimsenin de buna tek kelime ile itirazı olmaz.
Ama, objektif şartlardan ziyade, subjektif yaklaşımların tesiri ile bir makama atama yapılıyorsa, “önce beyefendi geliyor.. Birkaç yıl sonra da hanımefendi” usulü göreve getirilmeler, “acaba?” sorusu ile her zaman “muallel”dir!
Sizce de öyle değil mi?
Affedersiniz, 73 milyonluk bir ülkede, Danıştay’a seçilecek başka aday mı bulunamıyor acaba?
Nedendir böyle, ailecek seçimler?
Ondan sonra bakıyoruz kararlara, “Mümkün değil, böyle bir karar alınmış olamaz” diyoruz.
“Bu kadar sivil toplum kuruluşunun, bu kadar siyasinin karşı çıktığı bir karar, nasıl alınabilir? Bu kadar hukukçunun ‘böyle bir şey olamaz’ dediği karar nasıl çıkabilir? Hukuk profesörlerinin ‘A’dan Z’ye kanuna aykırı’ dediği kararlar nasıl verilir” diyoruz ama.. Dediğimiz ile kalıyoruz..
Orada ailecek bir yapı var işte...
HSYK’ya soralım.. Bu iş böyle mi gidecek?
“Biz seçeriz. İstediğimiz gibi seçeriz.Kimseye de hesap vermeyiz. İşinize gelirse” mi diyorsunuz?
Öyle mi gerçekten??
Siz seçersiniz, seçtikleriniz de milletin seçtiklerinin aldığı kararları iptal eder.. Öyle mi?
Bir de bu örnekler ortada dururken, hakim ve savcı alımlarında ilk aşamayı HSYK kapmak istiyor..
Yargıtay’a, Danıştay’a üye seçimlerinde, dört dörtlük bir başarı göstermişler gibi!
Buyrun, önce şu tabloyu bir izah edin.. Sonra başka işlere soyunun!
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT