‘Dağ fare doğurdu’
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Ergenekon iddianamesi için “Dağ fare doğurdu” deyiverdi. CHP Genel Başkanı Baykal’ın “Başbakan savcı ise ben de Ergenekon’un avukatıyım” diyebildiği bir siyaset anlayışında, Öymen’in bu sözleri adeta ‘filmin devamı’ gibi...
Evet ama iddianameyi ve delillerini görmeden böyle hemen “avukatlığına” soyunmak ve “Dağ fare doğurdu” diye hüküm vermek, hukuka saygıdan vazgeçtim, hukuku önemseyen bir tavır mıdır?!
Hukukla ve yargıyla ilgili konularda bu kadar keskin siyasi tavır alanlar, daha geçenlerde 27 Mayıs darbesini ve Menderes’in idamını alkışlayan bir başsavcıyı hiç eleştirmişler miydi?!
Başsavcılık makamı mı önemsizdi?! Yoksa bir başsavcının darbeyi ve siyasi idamları alkışlaması normal miydi?!
Hukukçu böyle konuşmaz!
Hadi diyelim onlar politika yapıyor... Ama iddianameyi ve delilleri görmeden peşinen mahkûm eden ‘hukukçular’a ne demeli?
Bir hukuk doçenti, Ergenekon soruşturmasındaki telefon dinleme işlemlerini kastederek şöyle buyurmuş:
“Bu dinlemelerin hâkim kararıyla yapılıp yapılmadığı belli değil...”
Madem belli değil, o halde sanki hâkim kararı olmadan dinlenmiş gibi nasıl hüküm veriyorsunuz?!
Madem belli değil, sorumluluk duygusuna sahip bir hukukçunun iddianame ve deliller ortaya çıkıp bu husus “belli” olduktan sonra konuşması daha doğru olmaz mıydı?!
Yine bir hukukçu buyuruyor ki:
“Hazırlık hareketleri cezalandırılmaz”!
Yani darbe hazırlanmışsa bile, eyleme geçmedikçe cezalandırılmaz! Evet öyledir ama hukukta bunun devamı da var: “Hazırlık hareketleri” başka bir suçu oluşturuyorsa soruşturma açılır ve cezalandırılır!
Diyelim ki, darbe yapmak için örgüt kurduk ama eylemimiz yok, yani henüz “icra hareketleri”ne başlamamışız. Evet, darbe suçu oluşmuş sayılmaz ama bal gibi “suç işlemek için örgüt kurma” suçu sayılır! (TCK 220)
Hele bir de bombalar falan varsa “silahlı örgüt suçu kurma” olur bu! (TCK 314)
Bir hukuk kuruluşumuzun başkanı da “yeterli kanıt yok gibi” diye konuşmuş; nispeten daha dikkatli... Ama o da iddianameyi ve delilleri görmeden hüküm veriyor!
Biraz itidal!
Aynı çevreler 28 Şubat sürecinde, bir tek tabancadan bahsedilmeyen “tek kişilik terör örgütü”(!) davaları açıldığında susmuşlardı!
Sıradan halk protesto gösterisi yaptığında “devlete isyan”(!) diye seksen kişi için idam cezası isteyen dava açıldığı zaman da susmuşlardı!
Ciddi bir suç şüphesi olmadığı halde gece yarısı evler kuşatılıp baskınlar yapıldığında da susmuşlardı!
Bir tek merhum Ecevit ve onun Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk tepki göstermişti 28 Şubat sürecinin bu tür hukuk lekelerine!
Siyasi boyutu olan davalarda insanların siyasi görüşlerine göre farklı duyguları, hatta tepkileri olabilir. Ama bunun ölçüsü olmalı: Hele de hukukçular ve devlet adamları tepkilerini iddianamenin aleniyet kazanmasıyla ortaya çıkacak “açıklanmış bilgi”lere dayandırmalıdır!
Tepkiler ceza hukuku ilkelerini dikkate almalı, hukuk diliyle ortaya konmalıdır...
Ergenekon davası konusundaki analizlerimde ben daima şunu vurguladım:
“Suçlarken de, aklarken de dengeli ve dikkatli olmalıyız...” (Milliyet 10 Temmuz 2008)
Evet biraz sağduyu...
MİLLİYET
YAZIYA YORUM KAT