Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan temsilcilik açmayan sosyal medya şirketlerine tepki
Türkiye'de temsilcilik açmayan sosyal medya şirketlerine tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan "İyi niyetli çabalarımıza gönüllü destek vermezlerse Türkiye her şartta vatandaşının hukukunu korumayı sürdürecek" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de temsilcilik açmayan sosyal medya şirketleri hakkında konuştu, "İyi niyetli çabalarımıza gönüllü destek vermezlerse Türkiye her şartta vatandaşının hukukunu korumayı sürdürecek" dedi.
Erdoğan, 'Pandemi Sonrası Dünyada Uluslararası Düzen ve Değişen Dinamikler' temasıyla çevrim içi olarak düzenlenen TRT World Forum 2020'nin açılışında konuştu.
Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
"Salgınla beraber ikili ilişkilerimizde, ekonomide, alışveriş yöntemlerimizde ve daha birçok alanda köklü değişiklikler yapmak zorunda kalıyoruz. Medya, siyaset ve uluslararası ilişkilerin de bu değişim dalgasından etkilendiğini görüyoruz. Bir süredir yükselmekte olan yeni medya araçları, salgının ortaya çıkardığı tabloda daha da yaygınlık kazandı.
Ticaretin yanı sıra basında da dijitalleşme öne çıkmaya başladı. Geleneksel medyanın etkisini tamamen yitirdiğini elbette söyleyemeyiz ancak yeni bir gerçeklikle karşı karşıya olduğumuzu da inkar edemeyiz. İşin uzmanları tarafından TRT World Forum'da yapılacak tartışmaların bu noktada bizlere yeni ufuklar çizeceğine inanıyorum.
"KÖTÜLÜĞÜN YAYINA KAR KALDIĞI BİR DÜZEN OLAMAZ"
Hiçbir denetimin olmadığı, keyfiliklere açık, hukukun dışında bir alan olarak algılandığında dijitalleşmenin bizi götüreceği yer, faşizmdir. Bunun için dijitalleşme, özgürlüğün alanını genişletirken yeni adaletsizliklere, yeni haksızlıklara, yeni ötekileştirmelere yol açmamalıdır. Son yıllarda sosyal medya platformlarının kullanımının yaygınlaşmasıyla, maalesef bu konuda çok ciddi sorunlar yaşanıyor.
'Sınırsız özgürlük' başlığı altında tamamen denetimsiz bir alan oluşturularak, yeni mağduriyetlerin oluşmasına sebebiyet veriliyor. Kimi zaman mevcut hukuk düzenin bile yetersiz kaldığı bu durum 'siber zorbalık' başta olmak üzere psikolojik ve sosyal sorunlara kapı aralıyor. Mağdurlar, çoğu kez şikayetlerini ulaştırabilecekleri ne bir muhatap, ne de haklarını arayabilecekleri hukuki bir mecra bulabiliyor. Kötülük yapanın, suç işleyenin yanına kar kaldığı bir düzenin adı özgürlük olamaz.
"SOSYAL MEDYA ŞİRKETLERİ GÖNÜLLÜ DESTEK VERMEZLERSE..."
Devletlerin vatandaşlarını koruma gayesiyle attığı iyi niyetli adımlar ise hemen 'özgürlüklere müdahale' parantezine alınarak, akim bırakılmaya çalışılmaktadır. Türkiye olarak bir süredir bu konuda yaşanan haksızlıkları dile getiriyor, kimsenin, hiçbir şirketin hukukun üstünde olmadığını vurguluyoruz. Geçen aylarda yürürlüğe giren kanuni bir düzenlemeyle sosyal medya şirketlerine ülkemizde temsilci bulundurma zorunluluğu getirdik.
Bunu yaparken de uluslararası hukukun bize tanıdığı yetki çerçevesinde, özgürlük-güvenlik dengesini gözeterek hareket ettik. Vatandaşlarımızı, bilhassa da yetişkinlere nazaran daha hassas durumda olan çocuklarımızı korumayı amaçlıyoruz. Temennimiz, kendilerini hukukun dışında gören bu kurumların, ülkemizin iyi niyetli çabalarına gönüllü bir şekilde destek vermesidir. Aksi takdirde Türkiye, her şart altında vatandaşının hukukunu korumayı sürdürecektir."
SOSYAL MEDYA ŞİRKETLERİNE KESİLEN CEZALAR
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, 5 Kasım'da yeni sosyal medya yasası kapsamında Facebook, Instagram, Periscope, TikTok, YouTube ve Twitter da dahil olmak üzere, Türkiye'de resmi temsilci bulundurma şartını yerine getirmeyen şirketlere 10'ar milyon TL ceza kesildiğini duyurmuştu.
5 AŞAMALI YAPTIRIM PLANI
Sosyal medya şirketleri, Türkiye'de temsilcilik açmaması durumunda, para cezası, reklam yasağı ve bant genişliği kısıtlaması da dahil olmak üzere 5 aşamalı bir yaptırım süreci ile karşı karşıya kalacak. Bu aşamalar şöyle:
1- Yükümlülüklerini yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcılarına 10 milyon lira idari para cezası uygulanacak.
2- Bu cezanın tebliğinden itibaren 30 gün içinde de yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde sosyal ağ sağlayıcıya, bu defa 30 milyon lira idari para cezası kesilecek.
3- İkinci kez verilen idari para cezasının tebliğinden itibaren 30 gün içinde bu yükümlülük de yerine getirilmezse reklam verilmesi yasaklanacak.
4- Reklam yasağı kararından itibaren 3 ay içinde yükümlülükler yerine getirilmezse internet trafiği bant genişliği yüzde 50 daraltılacak.
5- Yükümlülüğe uymamakta ısrar eden sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliği yüzde 90 daraltılacak.
"GEZİ'DEN BERİ ÇOK CİDDİ HAKSIZLIKLAR YAPTILAR"
Özellikle 2013 senesinden itibaren Gezi Olaylarıyla başlayan süreçte ülkenin çok ciddi haksızlıklara, çifte standartlara maruz kaldığını hatırlatan Erdoğan, sokakları yakıp yıkanların 24 saat canlı yayın yapan uluslararası medya kuruluşları tarafından barışçıl göstericiler olarak lanse edildiğini söyledi.
Suriye'de yüzbinlerce sivilin kanını döken bölücü terör örgütü mensuplarının batılı sözde prestijli dergilerin kapağını süslediğinin altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"FRANSIZ BASININDA ELEŞTİREL BİR CÜMLE YOK"
"Ama aynı olaylar daha sonra Avrupa'nın farklı ülkelerinde yaşanınca, bize basın özgürlüğü dersi verenler, üç maymunu oynadılar. Paris'in göbeğinde haftalarca süren sarı yeleklileri görmezden geldiler. Fransız polisinin göstericileri kör eden orantısız müdahalelerinden hiç bahsetmediler. Fransız devlet organlarının medyaya yönelik ablukası karşısında eleştirel tek cümle kurmadılar.
Benzer bir çifte standardın İsrail güvenlik güçlerinin Filistinlilere yönelik devlet terörünü andıran uygulamalarında da tekerrür ettiğini görüyoruz. Sokak ortasında elleri havada katledilen Filistinli çocuklar, sözüm ona bu bağımsız medya organlarında haber değeri dahi taşımıyor. Daha birkaç gün önce Filistinli bir yaralıyı taşıyan ambulansın durdurularak yaralının apar-topar gözaltına alınmaya çalışılması, uluslararası basında hiçbir tepkiye neden olmadı."
"BUNUN ACISINI AVRUPA İLE TÜM İNSANLIK ÇEKECEK"
Erdoğan, hemen her gün şahsını hedef alan iğrenç manşetleri ise söyleme gereği dahi duymadığını belirtti.
Bu tarafgirliğe artık aşinalık kazanmış birisi olarak kendilerini asıl üzen, rencide edenin kutsallara yönelik saldırılar olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Medya organlarının İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığına bayraktarlık yapması, gerçekten utanç vericidir. Basın özgürlüğü kılıfı altında sergilenen çirkeflikler, farklı din ve kültüre mensup insanların bir arada yaşama iradesini zehirlemektedir. Şayet bu nobran tavra bir 'dur' denilmezse, bunun acısını Avrupa ile tüm insanlık çekecektir" ifadelerini kullandı.
"TRT WORLD MAZLUMUN SESİ OLUYOR"
Erdoğan, bu konuda 'özü, sözü insan' felsefesiyle Türkiye'nin dünyaya açılan kapısı olan TRT'ye, özellikle de TRT World'e önemli sorumluluklar düştüğünü vurguladı.
TRT World'ün "yeni bir dil ile hikayeyi yeniden anlatmak, mikrofonu konuşturulmayanlara uzatmak, kamerayı görülmeyenlere çevirmek" hedefini, son derece kıymetli bulduğuna işaret eden Erdoğan, "Uluslararası medyanın tekdüzeleştiği günümüzde, TRT World haksızlıklara karşı haklının, zalimlere karşı mazlumun, adaletsizliklere karşı adaletin sesi oluyor.
Kuruluşundan bu yana geçen 4 yıllık sürede TRT World'ün, aralarında dünya çapında üne sahip gazetecilerin yer aldığı nitelikli kadrosuyla, önemli bir boşluğu doldurduğuna inanıyorum. Kendilerine üstlendikleri ağır ama onurlu görevde başarılar diliyorum. Genel Müdüründen muhabirine, teknik elemanlarına kadar tüm TRT çalışanlarını can-ı gönülden tebrik ediyorum" dedi.
HABERE YORUM KAT