Çölde yakılan ateş
Hicaz dağlarının vadilerinden birinde İngiliz tarihçi James Barr nihayet aradığına kavuşur. Bu aradığı, Şerif Hüseyin ve ortağı ‘Arap Lawrance’in ‘devrimcilerinin’ tahrip ettikleri bir rüyadan geri kalan parçalar ve kalıntılardı. Bu kalıntılar Medine’nin 100 mil kuzeyinde bulundu. James Barr, Çölde Ateş Yakmak adlı kitabında, II. Abdulhamid’in tarihi rüyasının izini sürerek bu kalıntılara ulaşıyor. Kitabın hikayesi, II. Abdulhamid Han’ın rüyasını İngilizlerin kışkırtmalarıyla Faysal Hüseyin ve beraberindekilerin çölde yaktıkları ateşle söndürmeleri hikayesidir. Hicaz Demiryolu, İngiliz İmparatorluğunun altındaki zeminin kaydığını hissettiği projenin adıdır. İngiliz İmparatorluğu, II. Abdulhamid Han’ın bu projesini, çıkarlarını ve geleceğini tehdit eden baş proje olarak görür. Bu proje ile Osmanlı İmparatorluğu güçlenirken Müslümanların üçte ikisini boyunduruğu altında tutan İngilizler potansiyel olarak zayıflamaktadırlar. II. Abdulhamid Han’ın rüyası İngilizlerin kâbusu olmuştur. Bu Osmanlı ile İngilizler asında ‘zero-sum (kazan-kaybet)’ oyunudur. Bu ulaşım imkanı sayesinde İmparatorluğun bir araya gelmeyen iki yakası nihayet bir araya getirilebilecektir. Projenin ikmal edildiği ve tamamlandığı 1908 yılında The Times gazetesi bu hususta endişeli makaleler yayınlar. Bunlardan birisinde, II. Abdulhamid Han’ın bu proje sayesinde İstanbul’daki dünyevi saltanatına Mekke’nin manevi saltanatını da ekleyeceği ve gerçek manada hem dini hem ve dünyevi halife haline geleceği vurgulanır. Yani halife İstanbul’daki gücünü Mekke’ye kadar uzatacak ve buradan da ulaşamadığı Müslümanlara ulaşacaktır. Ve manevi tahtını Müslümanların gönlüne kuracağı ifade edilir. Daha doğrusu bununla hilafetinin manevi yapısının güçleneceği ve pekişeceği endişeyle birlikte ifade edilir. • İngilizler, II. Abdulhamid Han’ın etkisinin artmasından ve onun tebası ve tebası olmayan Müslümanlar tarafından da gerçek bir halife olarak telakki edilmesi ihtimalinden son derece rahatsızdırlar. Osmanlı sultanının manevi tesirinin İngiliz sömürgesi altındaki topraklara, diyarlara ve hususuyla İngiliz tahtının incisi olarak kabul edilen Hindistan’a kadar uzanmasından, genişlemesinden ürkerler. Ürkmelerinde de son derece haklıdırlar. Nedeni Hicaz Demiryolu’nun masraflarının üçte birisini Osmanlı toprakları altında olmayan Müslümanlar tarafından karşılanmasıdır. Şüphe yok ki bunlar arasında en büyük yekünü Hindistan Alt Kıtası Müslümanları teşkil etmektedir. Aynı insanlar ve coğrafya Kurtuluş Savaşı sırasında da imdadımıza yetişmişlerdi. Kurtuluş Savaşı giderlerini finanse eden iki çevre olmuştur ki, ikisi de Müslüman çevredir. Ankara hükümeti Doktor Rıza Nur vasıtasıyla Rusya’dan yardım talep eder. Ruslar bize yardım ederler ama o yardımlar Buhara Hanlığının altınlarından ibarettir. Buhara Hanlığının yanında yine Hind Alt Kıtası Müslümanları da büyük miktarlarda, meblağlarda yardımlarda bulunmuşlar ve bu yardımların arasında İş Bankası’nın anaparası da vardır. Hicaz Demiryolu ile birlikte o güne kadar 40 gün süren Hicaz yolculuğu birden 3 güne inmiştir. Bu büyük bir zaman tasarrufudur. Hicaz Demiryolu ile birlikte Osmanlı Hasta Adam yaftasından ve lakabından sıyrılmak üzeredir. İşte İngilizler Birinci Dünya Savaşı sırasında hedeflerine ilk önce Hicaz Demiryolunu yıktırılmasını koyarlar. Savaş başladığında Şerif Hüseyin’in İngilizler yanında değil de cihadın yanında yer alması için Hindistan Alt Kıtası Müslümanları Hicaz’a ve Şerif Hüseyin’in yanına elçi ve ulaklar gönderirler ama İngilizler bunları yakalar. İngilizler Müslümanların kenetlenmesinden ürkmektedirler. Bunu engellemek için Şerif Hüseyin’i ve 4 oğlunu gözlerine kestirirler. • Lawrance üstleriyle mektuplaşmalarında ve yazışmalarında Şerif Hüseyin’in oğullarını ve niteliklerini tahlil eder. Ürdün Kralı Hüseyin’in dedesi olan Abdullah, Lawrance’a göre, kifayetsiz muhteristir. Ona göre zeki olmasa bile liderlik kapasitesine haiz olan ve halkı galeyana getirebilecek tek isim Faysal’dır. Onun dışında Zeyd’in annesi Türk olduğundan dolayı sadakatine güven olmaz. Diğeri Ali ise verem hastalığına müpteladır. İşte Osmanlı rüyasının söndürülmesi için Faysal’ın çölde yakacağı isyan ateşinin yakıtı hazırdır. Netice itibarıyla, Cemal Paşa’nın yanlışlarıyla Faysal’ın İngiliz işbirliği birbirini tamamlayan karelerdir. Faysal ile Cemal Paşa zıt benzerlerdir. Lawrance bir Haçlı Savaşları hayranıdır ve Arap dünyasını baştan başa dolaşır. Lawrance’ın çabalarıyla Faysal’ın gayretleri birleşince çöl ateşi yanar ve bu ateş Osmanlı rüyasının sonu olur..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT