Çok kolay, çok hızlı ve çok kazan
Geçmişten bugüne banker skandallarının yaşandığı, kamu iktisadi teşekküllerinin türlü usulsüzlüklerle çöküşe sürüklendiği, hazine garantili bankaların darbe süreçlerinde göz göre göre batırıldığı ülkemizde nur topu gibi yeni bir kitlesel tokatlama hadisesiyle karşı karşıyayız şimdi de. Ne kadar saf ve cahilmişim ki Çiftlikbank hadisesini de ancak skandal patlak verip “tosuncuk” toparladığı paralarla yurtdışına topuklayınca haberdar olmuştum. Thodex’in genç CEO’su Faruk Fatih Özer’den de ancak 391.000 paydaşını ortada bırakıp topladığı paralarla yurt dışına firar edince haberdar oldum. Doğruluğu da detayları da ilerleyene süreçte teyid edilecek ama dile kolay iktisadi hayatın iyice daraldığı bir Türkiye vasatında 2 Milyar dolar gibi muazzam bir bedeli bulan dolandırıcılık hadisesiyle toplum şaşkına dönmüş durumda.
Hırs ve Şehvete Hitap Eden Reklamlar
Meğer kripto para piyasası öylesine gelişmiş ve derinleşmiş ki ilk elde “toy” bir delikanlının dahi yüz binlerce yatırımcının milyarlarca doları bulan varlığı üzerinde istediği gibi oyun oynamasına fırsat verebilecek bir iklim oluşmuş. Thodex CEO’sunun katıldığı birkaç programı izleyince boş, bomboş birkaç slogandan öteye sağlam, tutarlı ve ufuk vadeden birkaç cümle bile işitmek mümkün değil oysa. Zaten meselenin teorik açıdan izahı filan yapılmıyor, üretim veya yatırım araçları üzerine hemen hiçbir yol haritasına rastlanmıyor. Sürekli dönen reklamlarda çok kolay, çok hızlı ve çok kazancı işaretleyen son derece sığ üç beş cümleyi dönüp dolaştırarak 391 bin insana kripto para satılmış ve Borsa’daki günlük işlem hacmi 100 milyon TL’ye ulaştırılmış.
Akla hitap eden, ahlaki ve hukuki çerçevesi olan bir yatırımdan bahsetmek mümkün gözükmüyor. Peki ne vadediliyor? Üç beş sempatik reklam figürüyle Engin gibi Emre gibi büyük hayalleri olan yurdum insanlarına “kolayca Bitcoin al” çağrısı dolaşıma sokuluyor. “Siz de hemen Thodex’e üye olun, büyük hediyeleri kaçırmayın” gibi çağrılar on binleri, yüz binleri harekete geçirmeye yetiyormuş meğer! “Uygulamayı hemen telefonunuza indiriyor, anında üye olup hesabınıza para yatırabiliyorsun” türü çağrıların büyük hayallerle kendilerinden geçen kitleleri bu derece mobilize edebilmesi üzerinde dikkatle durmak gerekiyor.
“7/24 istediğin yerde güvenle Bitcoin alıp satabilme ayrıcalığı” tahmin edilenden daha fazlasıyla baş döndürücü olmalı. Reklam tarzı bile o denli ahmakça, o denli şarlatanca tertiplemiş ki sanallık mevzuunun iyiden iyiye cılkı çıkarılmış. Plastik yüzme havuzu, plastik palmiye ağacı ve plastik papağan ambiyansında tatil yapan bir çekirdek aile modeli düşünelim. Baba elde telefon kesintisiz bir biçimde Bitcoin alıp satıyor. Yan tarafta siyah gözlüklerini takıp sere serpe yayılmış sarışın bir hatun umarsızca içeceğini yudumluyor. Arka tarafta ise küçük oğlan tabletini açmış oyun oynuyor. Plastik hayatın cazibesine büyük hayallerle yatırım yapanlar sudan çıkmış balık gibi şimdi şaşkına dönmüş durumdalar.
Z Kuşağı’nın Kumar Mantığı
Üretim-tüketim ilişkileri değişmeden kapitalizme alternatif üretmek filan gibi söylemler olacak iş değil. Sıkıntı halen kumar mantığının, vurgun emellerinin, kestirmeden fakat devasa nitelikte kazanca erişmenin halen en büyük toplumsal hastalık olarak varlığını sürdürmesinden kaynaklanıyor aslında. Piyango ile Titan mantığı, bankerlerden yüksek faiz alma beklentisi ile kripto paralarla ultra zenginler sınıfına dahil olma arzusu hiç hız kesmeden yarış yapıyor. Ganyan ya da toto-loto bayilerinde doldurduğu kuponlarla umut devşiren garibanların cehaletiyle alay eden o çok bilmiş Z Kuşağı orta ve üst sınıflar kripto paralara yatırım yaparak Bill Gates, Elon Musk gibi küresel sermayenin sembol isimlerine özenerek sınıf atlama hayalleri kuran ileri eğitimli uyanık kesimler aynı iflas tablosunda eşitleniyor şimdi.
Paraya ve mala aşırı düzeyde düşkünlüğü ifade eden tamahkarlık bir kez daha birey ve toplumu temellerinden sarsıyor. Hırs ve tamah üzerine kurulu bir hayat tarzı her yolu meşru, her türlü kazancı helal saydığı için bu güzergahlarda tuzaklar kuran bazı uyanıklar da ele geçirdikleri fırsatları elbette hiç kazaya bırakmıyorlar. Evet, böylesi büyük paraların döndüğü bir piyasada devletin boşluklar bırakması kabul edilemez. Ne kadar para toplandığı da hangi kanallarla yolsuzluklar yapıldığı da şimdilik meçhul. Koşun savcılığa, şikayet edin, derhal soruşturma açılacaktır söylemleri devreye girdi tabiatı icabı.
İyi de hangi birinin kaybı hangi oranda karşılık bulabilecek ki, testi kırılmış ve paramparça olmuş? Peki, bu mecrada zengin olma mücadelesi veren kitlelerin sadece maddi kayıplarının nasıl telafi edileceği üzerinde durulması eksik ve yanlış olmaz mı? Bu durum başta kumarbaz ruhlu sahipleri olmak üzere bütün toplum için bir ibret vesilesi olur mu? Açgözlülüğün, tamahkarlığın, hırsın ve sınıf atlama ütopyalarının tedaviye yönelik köklü bir muhasebesi yapılır mı acaba?
“İhtiras Tramvayı” yüz yıllardan bu yana aynı güzergahta gidip geliyor. Bu araca binenler ne denli pişman ve perişan inseler de geniş kitleler hiç ibret almaksızın binmek için birbirini ezercesine yarış yapıyorlar. Mayasında bulunan çokluk yarışı yine mezarlara kadar oyalıyor insanoğlunu. Ama Sünnetullah hiç şaşmadan aynen tecelli edecek ve bir avuç toprak onun gözünü doyuracaktır nihayetinde.
Yeni Akit Gazetesi
YAZIYA YORUM KAT