Türkmen konuşmasına kitabı yazma amacına değinerek başladı. Kitabın; çocuk ve eğitim, cahili sistemin eğitiminden arınmak, gençliğin girdapları ve değerler, iletişim çağı,  sokak çocukları ve huzur evleri olmak üzere 5 bölümden oluştuğunu söyleyerek Rabbimizin hayatı doğru anlamlandırmamız için fıtratımıza en uygun olan vahiy ile yaşam ölçülerimizi belirlediğine değindi. Akıl melekesiyle yaratılan insanın aynı zamanda sorumlu bir varlık olduğunun veçocukluk, gençlik, yetişkin ve yaşlılık dönemlerinin kendine has birtakım sorumlulukları olduğunun altını çizdi.

Sosyal bir varlık olan insanın girdiği ilk sosyal ortamın da ana rahmi olduğu ve insanın bilgiyi elde etme kapasitesine sahip olarak dünyaya geldiğini vurgulayan Türkmen, insanın ikinci ve en temel sosyal ortamınında aile olduğunu belirtti. İnsanın ilk bilgisini, ilk deneyimlerini kendisine bakan, onu koruyup gözeten en yakın çevresinden elde ettiğini ve bundan dolayı aile ile ilişkinin, insanın hayata gözlerini açtığı andan itibaren başlayıp ve sürekli geliştiğini söyledi. Vahyin aydınlığı ile yaşamada öncü modelimiz olan Rasulullah’ın (s) da bir tespitine göre her doğan insanın fıtrat üzere doğduğuna, her çocuğun doğruya, iyiye ve adalete meyilli olarak dünyaya geldiğine; ancak ilk bilgisini aldığı ebeveyninin onu Hıristiyan, Yahudi veya başka bir dine, kimliğe sokabileceğine de dikkat çekti.

Günümüzdeki ailenin yapısına değinen yazar,  modernleşmenin biçimlendirdiği hayat şartlarının bireyi de, toplum hayatını ve aileyi de etkileyip değiştirdiğini, ekonomik faktörlerin daha fazla ön plana çıkıp evliliklerin el yordamıyla oluşturulduğunu, takvadan çok ekonomik güç veya geçici güzellikler gibi öğretilmiş faktörlerin ve beğenilerin ön plana çıktığını söyledi. Dolayısıyla da çocuk eğitiminin, çocuğun veya gencin yetişmesinin de böyle bir ailede sağlıklı olamadığını belirtti.

Müslüman anne ve baba için çocuklarının ilk eğitiminin kendi sorumluluklarında olduğunu ayetlerle örneklendiren Türkmen, Allah’ın çocuk eğitimimiz alanında da bizlere ölçü edineceğimiz önemli işaretler gösterdiğine dikkat çekti.

Resmi ideolojinin eğitim sistemine de değinen yazar, eğitim sorunun aslında bütün ulus devletlerin sorunu olduğunu çünkü varlıklarını devam ettirmek için ne olursa olsun ideolojilerini muhafaza etmeye çalıştıklarını söyleyerek T.C’nin kurulduğundan beri Müslüman ailelerin çocuklarının eğitiminin de ciddi sorun haline geldiğini belirtti. Sonuç olarak bugün de dâhil ne olursa olsun Müslüman ailelerin alternatif eğitim ağlarına muhakkak ihtiyaçları olduğunu söyledi.

Kitapta yer alan örnekler üzerinden gençliği değerlendiren Türkmen özellikle örnek modellere ihtiyacımız olduğunu belirtti.  Hz Peygamberinde gençleri önemsediğini ve İslam’a giren ilk 45 sahabenin yaş ortalamalarının 25-28 olduğunu vurguladı.

Kitabında sokak çocukları ve huzur evleri konusuna yer veren yazar sokak çocuklarının tamamen hayatlarını sokakta geçirdiğini sokaktaki çocukların ise kendi masraflarını çıkartmak için sokağa itilen çocuklar olduğunu açıklayarak bunları birbirinden ayırdı. Bu anlamda Rabbimizin öksüz ve yetime sahip çıkmayı emrettiği hatırlatmasında bulundu.

Son olarak yaşlılar ve huzurevleri konusunu işleyen Türkmen çocukların kutsandığı bir dünyada yaşlıların ayaklar altına alındığını belirterek onlara hürmet ve tecrübelerinden faydalanma boyutlarına dikkat çekti. Bu yönüyle yaşlılığın da verimli geçirilmesi gerektiği, her şeyden elini eteğini çekmek anlamını taşımadığı vurgusunu yaparak heryaşın kendine özgü kuralları, vazifeleri ve sorumlulukları olduğunu belirtti.

Konuşmasından sonra sorulara cevap veren Türkmen kitaplarını imzaladı.

Haber: Melike TURAN