1. YAZARLAR

  2. Yavuz Bahadıroğlu

  3. Çiviler yerli yerine çakılıyor
Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Çiviler yerli yerine çakılıyor

10 Ağustos 2010 Salı 00:21A+A-

Muhalif duruşuyla tanınan köşe yazarlarımızdan biri, “Türkiye’de artık her şeyin çivisi çıktı” anlamında bir yazı yazdı.

Demek o köşeden öyle görünüyor…
Benim köşemden ise, çoktan beri çıkmış olan çivilerin yeniden yerli yerine çakıldığı görülüyor.
“Çivisi çıkmak” deyimi “düzenin bozulduğu” anlamına geliyor…
“Dünyanın çivisi çıktı” derseniz, kısaca dünya düzeninin bozulduğunu, “Türkiye’nin çivisi çıktı” derseniz, Türkiye’nin düzeninin bozulduğunu kasdetmiş olursunuz…
Demek oluyor ki, Sayın Yazar’a göre “Türkiye’nin düzeni bozuldu.”
Ancak iyi gidişatın bozulması “kötü”, kötü gidişatın bozulması ise “iyi”dir…
Burada, çivilerin hangi anlamda çıktığı önemlidir…
Bakalım ki, Türkiye’nin çivisi ne şekilde çıkmış, yani düzeni ne şekilde bozulmuş? Nasılmış, nasıl olmaya başlamış?
Türkiye’nin ekonomik düzeni enflasyonu yüzde yüzlere çıkarmışken, AK Parti iktidarı döneminde bu düzen bozuldu ve enflasyon yüzde yedilere geriledi.
Kötü mü oldu peki?
Türkiye’nin “Koruma-kollama” düzeni, siyasete “vesayet” üzerine konumlanmış, bu düzene dayanan ordu, ikide bir sivil iradeye ya müdahale etmiş (12 Mart 1971, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 gibi), ya da darbe yapmıştı (27 Mayıs 1960, 12 Eylül 1980 ve arada bir sürü darbe teşebbüsü)…
Bu düzenden, darbecileri hesaba çekme düzenine geçildi…
Kötü mü oldu peki?
Türkiye’nin siyasal düzeni, cumhuriyetten bu yana yarı askeri bir yapılanmayı sürüklemeye çalışıyor, bununla bağlantılı olarak her şey kapalı kapılar arkasında kotarılıyor, generallerin gerekli görmesi halinde milli irade kenara itiliyor, milletin seçtiklerinin oturması gereken makamlara askerler oturuyordu…
Partiler zırt-pırt kapatılıyor, askerlerin istediği gibi anayasalar yapılıyor, millet seçmediği insanların demir yumruğu altında halk fakirleştikçe fakirleşiyor, ezildikçe eziliyor, bunaldıkça bunalıyordu…
Bu çivi de çakıldı, bu düzen de değişti…
Kötü mü oldu peki?
Türkiye’nin ticaret düzeni zengini daha zenginleştirirken, fukarayı açlığa mahkûm ediyordu…
Zenginler İstanbul gibi büyük şehirlere yığılmış, Anadolu geri kalmışlığın acılarına terk edilmişti…
Artık Anadolu’da da sanayi var, sanayici var, müteşebbis var, üretim var…
“Anadolu Kaplanları” birkaç ailede yoğunlaşan servetin bir bölümünü Anadolu’ya transfer etti…
Sonuçta geniş kitlelerin biraz olsun soyluğu açıldı…
Bu gerçekleşmeseydi, işsizlik yüzde 20’lere dayanırdı…
Kitlesel çökmelerle bağlantılı olarak büyük patlamalar yaşanırdı…
Bu düzen de değişti (bu çivi de yerine çakıldı)…
Kötü mü oldu peki?
Türkiye’nin ordu düzeni asla tartışılamazdı. Generallerin her yaptığını doğru sayma zorunluluğu (ya da kelimeyi yumuşatıp alışkanlığı diyelim) vardı…
Burnumuza kötü kokular da gelse, misk kokuyormuş gibi yapar, öğrendiğimiz olumsuz gerçekleri duymazdan gelir, yanlış uygulamaları mazur görmeye ve göstermeye çalışırdık…
Mesela, Heron’ların PKK baskınının 30 ayrı yerden fotoğrafını çekip komuta merkezine göndermeleri karşısında kılını kıpırdatmayan komutanları sorgulayamaz, yargılayamaz, “Bir bildikleri vardır” havasında susup otururduk.
Bu düzen de değişti…
Kötü mü oldu peki?
Türkiye’nin “boru” düzeni, topraktan ya da denizden çıkan lav silahlarına “boru” denmesini sağlıyor, kriminal laboratuarların “ıslak imzalı” dediği kapı gibi belgeyi “kâğıt parçası”na dönüştürüyordu…
Bunlar artık “boru” değil! Failleri de sorguda. Masum oldukları ortaya çıkarsa “üçkâğıt” yapmadıkları için, suçlu oldukları ortaya çıkarsa, onlardan kurtulduğumuz için rahatlayacağız…
Çünkü “yapanın yanına kâr” düzeni değişti…
Kötü mü oldu peki?
Türkiye’nin bir de “faili meçhul düzeni” vardı: Şehrin ortasında insanlar kafadan kurşunlanır, ancak ne hikmetse failler bir türlü bulunamazdı…
Bu düzen de artık değişti…
Neredense “faili meçhul cinayet” kalmadı. Anlayacağınız bu çivi de çıktı…
Kötü mü oldu peki?
Türkiye’nin yönetim düzeni ise muz cumhuriyetlerini andıran komiklikler düzeniydi. Önemli konular kapalı kapılar ardında görüşülür, ihaleler el altından verilir, politikacılarla bürokratlar halka tepeden bakar, millete “asalak” muamelesi yapılır, hazine arazileri ile ormanlar güçlü ailelere peşkeş çekilir, kimse de bunun hesabını sorma cesareti gösteremezdi…
Artık bu cesaret gösteriliyor, zira bu çivi de yerine çakıldı…
Kötü mü oldu peki?
Türkiye’nin generaller düzeni, siyasetin generallere, “Gözünün üstünde kaşın var” denmesine izin vermezdi…
Gladyo, Özel Harp Dairesi, Jitem gibi envai çeşit yapılanmaların mahiyeti bilinmez, gizlilik kara bir güce dönüşüp tüm Türkiye’yi alaca karanlık kuşağıyla sarardı…
Ve tabii bu da dedikodu merkezlerini güçlendirirdi…
Fısıltı gazetesinin tirajını arttırırdı.
Artık ordu dahil, her alan şeffaflaşıyor…
Asıl gücün şeffaflık olduğu fark ediliyor.
Bu da dedikoduları bitirecek ve bundan en çok ordu kârlı çıkacak.
Ne dersiniz? Çiviler çıktı mı, yoksa yerli yerine mi çakıldı?

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT