Çin’in zulümleri Kahramanmaraş’ta protesto edildi
Çin’in Doğu Türkistan'da uyguladığı sistematik işkence ve zulümler Kahramanmaraş’ta protesto edildi.
Toplama Kampı Platformu ve Kahramanmaraş’taki STK'lar öncülüğünde İl Özel İdare Merkezi önünde Çin'in Uygurlulara yönelik uyguladığı sistematik işkence ve zulüm politikaları protesto edildi. Çin'in insanlık dışı uygulamalarına bir an önce son vermesi için imza toplandı. Türkistanlı Müslümanların yaşadıkları zulümlere dair bilgilendirici broşürler dağıtıldı ve fotoğraflar sergilendi. Programda Özgür-Der temsilcisi Celal Kurşun, Çin’in küresel ölçekte baskıya aldığı basın kısıtlamaları ve dayatmalarına karşı sessiz kalınamayacağını ve mazlum Uygurlu kardeşlerimizin feryatlarına Müminler ancak kardeştir şiarıyla kulak vererek onların sesleri olmamız gerektiğini söyledi.
Ayrıca Çin Devleti tarafından aileleri toplama kampına kapatılan Doğu Türkistanlı öğrenciler ailelerine uygulanan insanlık dışı muameleleri anlattılar. Basın açıklamasını okuyan platform sözcüsü Birza Ahmet İlyasoğlu Uygur Türklerinin zorla ailelerinden ayrılıp toplama kamplarında derdest edildiğini vurguladı. İHH Başkanı Yusuf Bülbül de "Kardeşlerimize yakınlarına kavuşmaları ve Çin zulmünün sona ermesi için destek verdiğimizi buradan duyuruyoruz” ifadelerini kullandı. Basın açıklaması sırasında "Müslüman uyuma kardeşine sahip çık, Toplama kampları kapatılsın, Yaşasın bağımsız Doğu Türkistan, Direnen Türkistan kazanacak" sloganları atıldı. Etkinlik yaşanan zulümlerin sona ermesi adına yapılan dualar ile son buldu.
Basın açıklamasının tam metni:
Değerli basın mensupları, insanlık adına sesimize ses olmak için burada bulunan kıymetli kardeşlerim.
İşgalci zalim Çin Doğu Türkistan’da 1949’dan 2016 yılına kadar türlü zulüm , baskı ve katliamlara imza attı, ama yine kana doymadı, ekonomik gücünün zirveye ulaşatığını ve Türk ve islam alemini etkisi altına aldığını düşünen çin , 2017 yılına geldiğinde bu zulüm ve katliam politikalarını soykırım boyutunu ulaştırmıştır. Çin Doğu Türkistan’ın her yerinde inşa ettiği on binlerce Toplama kampına milyonlarca Müslüman Uygur, kazak ve diğer Türk toplumu mensuplarını almıştır ve almayada devap etmektedir. ÇKP faşizmi bu uygulaması ile ana-babayı çocuklarından, çocukları ana-babasından, kardeşi kardeşten, hanımı kocasından ayırdı aileleri paramparça etti, burda bulunun arkadaşlar bu uygulamaların somut örnekleridir
Çin 2017 yılında bu kampların varlığını inkar etti, sora uydu görüntüleri, BBC ni ifşa ettiği toplama kampına dair görüntüler ve 2018 yılındaki BM’lerin toplama kampında 1 M 800 bin Müslüman Uygur Türkü tutulduğuna dair raporlar çıkınca, Çin o toplama kaplarının varlığını kabul etti ama orayı bir eğitim merkezi, mesleki okul dedi.
Fakat o mesleki eğitim dediği toplama kamplarında anne kucağındaki bebekten tutun 93 yaşındaki dedelerimiz. Sokaktaki normal vatandaştan tutun, profesör doktorlarımız, din alimlerimiz, büyük iş adamlarımız, sanatçılarımız vardır. Bu insanların bir bölümü o toplama kamplarında hünharca katledilmiştir. aramızdaki Nurmuhmmed kardeşimizin 70 yaşındaki babası o toplama kamplarında katledildi. 82 yaşındaki kurani kerimi Uygur Türkçesine çeviren Muhammed Salih hocamız, 35 yaşındaki gazi üniversitesini bitirerek Duğu Türkistanda öğretmenlik yapmakta olan ekrem kardeşimiz, japonyada yüksek lisansına devam ederken çin polisleri ailesine baskı yapmasından dolayı mecbur geri dönen 30 yakışdaki kardeşimiz Mihray erkin, 65 yaşındaki emekli öğretmek Hemide annemiz yine o toplama toplarında hünharca katledilmiştir. Bunların sayısını çoğaltabiliriz.
Toplama kampından kuturlan tanıkların ifdelerine göre,
O toplama kaplarında insanlar hergün insanın aklı ermediği işkencelere maruz kalmaktadır. Yine Toplama kamplarında İnsanlara ne olduğu bilinmeyen ilaçlar verilmekte ve iğneler yapılmaktadır.
Toplama kamplarına alınan ve henuz alınmayan Doğu Türkistanlı müslüman Türk halkı fabrikalarda veya tarlalarda köle işçi olarak çalıştırmaktadır. Toplama kamplarındaki kimi insanların iç organları çalınarak helal organ adıyla Çin başkenti pekinde reklamı verilerek açık bir şekilde Müslüman Arap ülkelerine satılmaktadır.
Toplama kampına henüz alınmayan insanlara gündüz ve akşam ÇKP propaganda şarkıları ezberleterek Müslüman ve Türk Doğu Türkistan halkının beyilerini yıkamaktadır, Erkekleri toplama kampına alınan ailelere aile mahremiyetini hiçe sayarak, akraba aile projesi adı altında çinli erkek memurlar yerleştirilmektedir ve üçte beraber politikası uygulanmaktadır, bunlar beraber yatmak, beraber yemek, beraber çalışmak.
Müslüman ve Türk kızlarımız zorla çinlilerle evlendirilmektedir. Müslüman Uygur ve Kazak kadınları toplu kısırlaştırılmaktadır.
Evlerde Kur’an-ı Kerim’i bulundurmak ve okumak,seccade bulundurmak dahi yasaktır, günlük hayatta selamün eleyküm, cennet ve ALLAH sözlerini kullanmak dahi yasak hale gelmiştir. cenaze namazları yasak, İslami ve Türk mimari yapılar peyder pey yok edilmektedir. Kurani kerimler yakılmaktadır, 2017’den bu yana uluslararası resmi raporlara göre Doğu Türkistan’da16 bin tane camii yerle bir edilmiştir, geri kanların kimisi eğlence merkezlerine, içkili barlara çevirilmişse, kimisinin de kapılarına kilit vurulmuştur.
Uluslararası Af Örgütü’nün 2021 mart ayı verilerine göre 1 milyondan fazla Müslüman Türk çocuğu toplama kaplarında dininden, ırkından, kültüründen soyutlanarak Allah’ı , kendi kimliği ve değerlerini inkar eden Çinli birey olarak yetiştirilmektedir.
Uluslararası bağımsız araştırma kuruluşları verilerine göre şu an 3 milyondan fazla Müslüman Uygur Türkü toplama kamplarında tutulmaktadır. Çin ise 2014’ten beri her sene 1m.300 bin insanı mesleki okula yani toplama kampına aldığını söyledi.
Daha da vahim olanı, toplama kamplarında tutulan Müslüman Doğu Türkistanlı kadınlar sistematik tecavüze uğramaktadır. Daha geçtiğimiz günlerde uluslararası medyaya bomba gibi bir haber düştü. Yani Doğu Türkistan’da 5 sene polis görevi yapan Çinli polisin itirafına göre toplama kampına alınan insanların hiçbir suçu yok, rasgele toplanmaktadır ve her gün türlü işkenceler uygulanmakta, vücutları şişene kadar dövülmektedir, tecavüzler sıradan bir şey haline gelmiştir, işlemdiği suçları kabul ettirmek için kadın erken demeden cinsel organlarına elektirik şoku uygulanmaktadır. Bunların içinde 14 yaşındaki çocuklar da bulunmaktadır.
Bütün bunlar yaşanırken ne yazık ki Türk ve İslam alemi sessiz. Soruyoruz, bu sessizliğinizin sebebi nedir? Nazi toplama kamplarında yaşananlar o zamanlar hiç bir teknoloji olmamasına rağmen gizli kalmadı, bu manada 21.yüzyılda bunların gizli kalacağı asla münkün değildir, peki çin’in yaptığı bütün alçaklıkları karşımıza çıktığında gelecek nesillere, veyahut Allah’ın karşısına çıktığınızda verebilecek bir cevabımız var mı?
Her şeyden önce biz bir insanız, kendimize yakışana yapalım, zulme susan dilsiz şeytandır, zulme susan zulme ortaktır. Zulmü durduramıyorsan, duyur buyurmuşlar, biz duyurduk, Allah şahidimiz olsun, artık susmayı mı tercih edersiniz yoksa haykırmayı mı o sizin vicdanınıza ve imanınıza kalmış.
Tüm çıplaklığıyla çin Doğu Türkistan’da bir soy kırım yapıyor. Çin’in bütün bu uygulamaları sonucunda işlediği cinayetlerin uluslararası hukuka göre Soykırım olduğu İngiltere, Kanada, Hollanda, Amerika, Belçika, Litvanya, Çek Cumhuriyeti gibi 7 ülke tarafından kabul edildi. Başta ABD, Kanada, AB, Avusturalya, Japonya hükumetleri Çin’i kınamıştır ve yaptırım uygulamalarına başlamıştır.
Sadece siyasetçiler değil, bir sürü uluslararası ünlü markalar Çin’in uyguladığı köle işçilik uygulamalarından dolayı bazı ticati ilişkilerini durdurmuştur, ünlü sanatçı ve sporcularımız insanlar adına uygurların yanında yer alarak çine tepki göstermiştir.
Biz buradan Çin’i tüm bu yaptıklarından dolayı kınıyor ve lanetliyoruz ve diyoruz ki, İnsanlık Çin’e teslim olmadı ve olmayacaktır.
Biz Doğu Türkistanlılar asla teslim olmadık ve asla olmayacağız. Bunun için de her şeyimizi ortaya koyduk, koyacağız.
Ey Müslüman ve Türk kardeşlerim siz de gelin daha fazla geç olmadan Çin’in bu Müslüman ve Türk soykırımına hep beraber dur deyelim.
Bizi izleyen, dinleyen ey kardeşlerim, ey insanlık! Gerçek haber burada diye ulusal kanallar, artık görmezden gelmeyin, tüm dünya bunları görürken, sizin görmemeniz mümkün değildir.
5 senedir ailesine kavuşamayan biz Doğu Türkistanlı kardeşlerinizin bu çığlıklarına daha fazla kulak verin artık, Çin’e bu insanların aile yakınları nerede diye sorun,
Biz sorduk, süper güç dediğiniz çin bu basit sorunun karşısında çaresiz kalmaktadır, çünkü yalancının bumu yatısına kadardır. Türkiye’yi çin’in propagandasına teslim etmeyeceğiz.
Mazlumun ırkı, dini sorulmaz, üstelik oradaki sizin özbe öz kardeşleriniz.
Doğu Türkistan’da sadece Doğu Türkistan’lıların değil, insanlığın, Müslümanlığın ve Türklüğün şerefi, izzeti ve namusu ayaklar altın alınmaktadır, bu hepimizin namus meselesidir.
Biz buradan Türkiye devletimiz ve hükümetimiz başta olmak üzere tüm dünya liderlerine, uluslararası kurum ve sivil toplum kuruluşlarına ve bütün insanlığa sesleniyoruz:
Eğer iddia ettiğiniz gibi güçlüden, zalimden değil, adaletten, hakkaniyetten, demokrasi ve insan haklarından yana iseniz lütfen artık Doğu Türkistan'da yaşananları görün ve gereğini yapın, vicdanınıza kulak verin.
Şayet bu durumu görmez ve gereğini yapmaz iseniz yaşanmış, yaşanan ve muhtemelen yaşanacaklardan en az zalim Çin iktidarları kadar sorumlusunuz.
Bugün Doğu Türkistanlıların başına gelenler yarın sizin başınıza gelmeyeceği ne malum. Çin’in Pakistan’da, Afrika’da, Türk cumhuriyetlerinde yaptıklarına ve şimdi de İran üzerinden Müslüman coğrafyasında yapmayı planladıklarına bakın. Daha fazla geç kalmadan Gelin çin’in zulüm ve soykırımına hep beraber dur diyelim.
Haber: Muhammed Faruk Zengin
Foto: Ammar Gelo
HABERE YORUM KAT