Cindoruk gelecek, dertler bitecek!
Hakikaten acıklı bir durum. Önce Cumhuriyet kavramının yanına tam anlamıyla demokrasiyi yerleştiren, bu uğurda can veren bir partinin bitişine şahit oldu bu ülke. Yıllar yılı demokrat kostümü altında her türlü özgürlüğün, refahın dibine kibrit suyu dökenler, ülkenin girdiği demokrasi virajında son bir can havliyle onlara sarıldılar.
Hani belki klişe olacaktır ama merhum Menderes'in sızlamadık kemiği kalmamıştır sanırım. Allah selamet versin, Cindoruk ve avenesinin son hamlesi ile bu ülkenin özgürlük tarihine imza atan bir partinin hazin sonunu izledik.
Sonra sıra merhum Özal'ın partisine geldi... Nasıl ki Menderes tek parti döneminden alıp ülkeyi, çok partili ve özgür bir ülkeye çevirdiyse, merhum Özal da cunta iktidarından alıp alabildiğince özgür bir ülke teslim etmişti bu zihniyete.
Şimdi ise süreç tersine işletilmeye çalışılıyor. Gerçekten samimi olarak inanıyorlar mı, tam emin değilim ama gönüllerinden geçenler gerçekleşirse ülke bir 40 yıl kadar geri gitmiş olacak sanırım.
Elbette şunu çok iyi anlıyorum; bir siyasetçi için hayat sona ermedikçe siyasî ve iktidar hırsı asla bitmiyor. Bunu neredeyse tüm siyasî liderlerimizde gözlemledik. Bu nedenle Sayın Demirel'in de, Sayın Cindoruk'un da hâlâ yedek soyunmuş futbolcu hevesiyle kulübede sıranın kendilerine gelmesini beklemeleri gayet doğaldır.
Ancak Andıç ve Ergenekon medyasının bu harekete umut bağlamasını gayet acıklı bulduğumu da itiraf etmeliyim. 'Çaresizlik insanı nerelere sürüklüyor'un çok ibretli bir manzarası var karşımızda. Manşetlerinden başyazarlarına kadar büyük bir gayret ile destekliyorlar oluşumu. Hani ayıp olmasa 'siyasete taze kan' şeklinde başlık atacaklar ama umut bağladıkları zümre neredeyse siyasete solunum cihazıyla bağlı. Eskiden şöyle sloganlar atılırdı bu ülkede: Filanca gelecek dertler bitecek!
Şimdi iş değişti sanırım. Artık yeni moda sloganlar ise şöyle: Cindoruk gelecek, Ergenekon bitecek! DP gelecek, holding vergileri kalkacak; Koalisyon gelecek, cunta dönemine geri dönülecek!
Bu millet bu tür derme çatma, zorlama oluşumlara, taşıma suyla döndürülmek istenen değirmenlere prim verir mi bilemem. Zira artık değirmenin tepesindeki rüzgâr güllerini çok iyi tanıyor Türk insanı. Açıkçası önceki gün yapılan birleşme kongresinde ortaya çıkan yeni oluşuma holding medyasından birkaç destek, üzerine birkaç tutam Ergenekon tutuklusu isim, bir de CHP-DSP'den birkaç transfer yapılırsa gelecek seçime ortaya çok şenlikli bir manzaranın çıkacağını düşünüyorum. 28 Şubat'ta yapılan şeyin tekrar tutacağını düşünenler en azından seçim sabahına kadar büyük bir heyecan ve umut taşıyacaktır.
Onların umudu ülkenin kâbusu anlamına geliyor gerçi, ancak heyecanlandıkları da ortada. Hem neden heyecanlanmasınlar a canım; düşünsenize isteyen istediği andıcı hazırlayacak, bol bol faili meçhuller tekrar yaşanacak, yer altındaki silahlar tekrar suikastlarda kullanılmaya başlanacak, Güneydoğulu halkımız arada bir bombalarla ürkütülecek, holdingçi medya tekrar banka sahibi olacak, içi boşaltılacak, vergi borcu diye bir şey kalmayacak, kurşun kalemler ile kağıt üzerinde onlarca naylon şirket ile milletin cebindeki paralar hüpletilecek, dört bir yanımızdaki komşu ülkeler tekrar düşman statüsüne alınacak, tekrar 'Alçakları tanıyalım' başlıkları, 'topyekûn mücedele' manşetleri atılacak... Sonra da iktidar partisi için, 'ha onlar mı, çok gericiler canım' diyecek birileri öyle mi?
Halkın umudu olur mu bilmem ama Cindoruk ve çevresindekilerin holding medyasını arkasına alarak estirmeye çalıştığı bu siyasî ve sun'i rüzgârın, birtakım Ergenekoncuların, medyacıların ve andıççıların umudu olduğu kesin!
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT