Çin’de protestoların imkanları
"Urumçi’deki yangında ölenler Çin’deki hoşnutsuzluk dalgasını büyüttü. Bu yanıyla, Uygur halkının trajedisi Çin halkının genel trajedisiyle kesişti."
EYÜP SABRİ TOGAN / HAKSÖZ-HABER
Çin Komünist Partisi Kongresi 20 Ekim tarihinde Xi Jiping’ı üçüncü kez Devlet Başkanı, Komünist Partisi Genel Sekreteri ve Güvenlik Konseyi Başkanı ilan etti. Üçüncü dönem iktidarının tadını çıkarmaya hazırlanan Jiping, Li Qiang, Cai Qi, Ding Xuexiang ve Li Xi gibi daha ılıman gözüken arkadaş grubunu elimine ederken, ömür boyu sürebilecek tek liderliğe gidecek yolu artık açtığına iyice inanmaya başlamıştı.
Çin’in 2035 yılı vizyonunda, ekonomik büyüme, bilim ve teknolojide yenilikler, küresel etkiyi artırma ve savunma var. Dikkat edilirse, ne insan hakları, ne iklim ne de küresel başka meseleler gelecek perspektifinde yer almıyor.
Hukuk Profesörü Samuel Moyn insan haklarının daha temel ve kapsayıcı hak ihlallerine karşı kozmetik ve dar bir kapsamda kullanıldığını savunur. Süper güçlerin elinde siyasi enstrüman haline gelen insan hakları söyleminin çok daha esaslı hukuk ihlalleri meselesini sulandırdığına hatta maskelediğine işaret eder. Eleştirilerinde, konjonktürel ve güncel siyasetin ötesinde sorunlara neşter vurulmamasına ayrıca değinir.
Konu Çin ise insan haklarını ihlal tanımı hafif kalır. Çin rejiminin, Uygurlara, Tayvan ve genelde kendi halkını karşı saldırgan tavrının yanısıra türlü türlü baskılarla göz açtırmaması bir vakıa. Bu baskıların küçük ama görünür halkası Covid kısıtlamaları bile tek başına rejimin baskıcılığını gözler önüne sermesi oldu. Sorgulamaya da itaatsizliğe de izin vermeyen, salt devleti kutsamaya çağıran uygulamalarıyla en asgari insan hakları standartlarından uzaklığını fütursuzca göstermesi cabası.
Çin devletinin bugün ahlaki ve özgürlük standartlarının gerisine düştüğü gerçek. Propaganda aygıtlarını gizli açık kontrol etmede sınır tanımamakta. Çinli yetkililer ne zaman insan hakları konusu açılsa şu ezber cevabı verirler: ‘Halkımızın ekonomik seviyesini yükselttik, yoksullukla mücadelede yol aldık…’ Çin’in son 22 yıllık büyüme ve ekonomide attığı dev adımlar öne çıkarılır ve hak ihlalleri birer teferruata indirgenir ve görmezden gelinir. Ancak Çin’in sadece kolunun üzerine yatarak kamuoyunu uyuttuğu sanılmamalı. İnkar siyasetine ek olarak uluslarası sistem içinde aktif etki savaşı yürütmektedir. Bu alandaki asimetrik hegemonik çabasının boyutları sanılandan daha büyüktür Çin’in Uygur müslümanlarına karşı yürüttüğü sistemli, sinsi ve açık zulüm dünya devletleri tarafından büyük ölçüde ya görmezden gelinmekte ya da cılız tepkilerle geçiştirilmesi bu yüzden asla tesadüf değil.