Çin zulmünün yerli sözcüsünden itiraf gibi yalanlama!
Doğu Türkistanlılara zulüm yapıldığı iddiasının yalan olduğunu dile getirmek için Aydınlık’ta yayınlanan yazının satır aralarında Çin zulmü resmen itiraf edilmiş!
HAKSÖZ HABER
Çin’in Doğu Türkistanlı Müslümanlara yönelik zulmü dünya kamuoyunda giderek daha yoğun bir şekilde gündemleşirken Çin de boş durmuyor ve gerek resmi kanallardan gerekse de dünyanın çeşitli bölgelerindeki işbirlikçileri aracılığıyla propaganda çabalarına ağırlık veriyor.
Bu bağlamda Çin’in Türkiye’deki işbirlikçisi Perinçek tayfasının yayın organı Aydınlık’ta Adnan Akfırat imzalı bir yazı yayınlandı. “Emperyalist 10 yalan ve Uygur gerçeği” başlıklı yazıda özetle Çin’in Doğu Türkistanlılara yönelik işlediği zulüm, asimilasyon ve baskı politikaları güzel gösterilmeye çalışılmış. Bunların tümünün emperyalist güçlerin Çin hakkındaki karalama kampanyası olduğu iddia edilmiş. Bütün iddialar terör örgütü olarak tanımlanan Türkistan İslam Partisi’nin iftiraları olarak nitelenmiş.
Yazının mantığını anlamak için Doğu Türkistanlıların büyük bir asimilasyona tabi tutulduğu toplama kamplarının mesleki eğitim adı altında savunulduğunu söylemek yeterli olacaktır. Diğer zulüm iddialarına verilen cevaplar da bu minvalde sıralanmış.
Ama en dikkat çekici savunu ise Doğu Türkistanlı Müslüman ailelere Çinli ailelerle kaynaştırma adı altında uygulanan eritme politikasına dair sözler.
Şöyle diyor Çin emperyalizminin yerli şubesi Aydınlık yazarı Akfırat:
“…TİP tarafından uydurulan bu yalanı yayan merkez yine bir ABD kuruluşu: Human Rights Watch! Sinciang hükümeti, 2016 yılından bu yana farklı etnik gruplardan kadrolar ve insanlar arasında "etnik birlik kampanyası" ve dayanışma faaliyetleri yürütüyor. Bu kampanyanın resmi adı "İnsanları Ziyaret Edin, İnsanlara Fayda Sağlayın ve Halkın Gönüllerini Bir Araya Getirin" (访民情、惠民生、聚民心). Bu kapsamda 1 milyon 100 bin kadro, farklı etnik gruplardan 1 milyon 600 bin kişiyle eşleştirildi. "Akraba" sayıldılar ve birbirleriyle arkadaş oldu. Han kökenli kadrolar Uygurlar da dahil olmak üzere çeşitli etnik gruplarla eşleşti.”
Bu tam bir zulüm ve alçaklık değil mi? Asimilasyon-eritme politikasının bundan daha net bir uygulaması ne olabilir? Müslümanlar Çinlilerle bir arada yaşamaya, dost ve akraba olmaya mecbur mu? Neden Müslüman aileler kedi-köpek, yılan, domuz ne bulursa yiyen, hiçbir ahlaki ölçü tanımayan, müşrik Çinlilerle akraba olacakmış?
Sadece şu satırlar bile zulmün itirafı sayılmaya yetmez mi?
HABERE YORUM KAT