Cihangir İslam’ın Ölçüsüz Konuşmasının Kamu Vicdanında Mahkum Edilmesi Yetmez mi?
Yazısında SP’li Cihangir İslam’ın meclis kürsüsünden yaptığı konuşmanın tutarsızlığının altını çizen Hakan Albayrak, olayın yargıya taşınmasının ise siyasi tartışmaları mahkemeye taşıma alışkanlığının bir tezahürü olduğunu söylüyor.
Hakan Albayrak’ın konuyla ilgili Karar’daki köşesinde yer verilen yazısı (03 Kasım 2018) şöyle:
Cihangir İslam’ın Sözleri
FETÖ ile mücadelede kantarın topuzunun kaçırıldığı, at izinin it izine karıştırıldığı, kuruyla beraber yaşın da yakıldığı herkesçe malum.
KHK’nın kötüye (de) kullanılan bir enstrüman olduğu muhakkak.
İktidara yan gözle bakmanın adlî yahut malî riskleri ortada.
Bu süreçte binlerce mazlumun ‘âh’ının alındığı şüphesiz.
AK Parti’de şura ilkesinin yerlerde süründüğü, liderin tasarruflarının sorgulanamadığı da aşikâr.
Saadet Partili milletvekili Cihangir İslam, bu meselelere dikkat çektiği için kınanamaz.
Bu meselelere dikkat çekerek iktidarı ‘silkelemeye’ çalışırken kullandığı bazı ölçüsüz ifadelerden dolayı ise elbette kınanacak.
***
FETÖ’yle mücadelede kantarın topuzunun kaçırılmasına gösterilen tepkilerde de yer yer kantarın topuzu kaçırılıyor.
İktidar partisinin aşırılıklarına gösterilen tepkilerde de yer yer aşırıya kaçılıyor.
Böylece, haklı tepkilerin haklılığına gölge düşürülüyor.
Cihangir İslam’ın söz konusu ifadeleri buna örnek.
Hepimize tanıdık gelen o vahşi bedduaları -yadırgadığına dair bir şerh düşmeden- zikretmekte beis görmedi Cihangir İslam: “Ocakları sönsün diyor insanlar size, soyları kurusun diyor insanlar size!…”
Siyasi bir tartışmayı ‘itikadi’ bir boyuta taşıdı, tekfir akımını hatırlatan bir dil kulandı: “Allah’a kulluk etmiyorsunuz, aciz bir kula kulluk ediyorsunuz!…”
15 Temmuz kıyamını itibarsızlaştırma çabalarına katkıda bulunmaktan da imtina etmedi: “15 Temmuz akşamı iki bâtılın çatışmasını seyrettik biz bu ülkede…”
Şahsen ben de bu aşırılıklardan ötürü Cihangir İslam’ı kınıyorum.
O gece kendisi de sokağa çıkıp kanlı darbecilere bizzat direnen Cihangir İslam’ın 15 Temmuz’la ilgili o cümleyi -kastı ne olursa olsun- nasıl kurabildiğini ve o cümlenin arkasında nasıl durabildiğini aklımın almadığını da belirtmeliyim.
***
Bununla beraber şunu da belirtmeliyim:
Kınamanın yeri parlamento kürsüsüdür, siyasi parti ve genel olarak sivil toplum zeminleridir, gazete köşeleridir, sosyal medyadır… Adliye değil.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Cihangir İslam hakkında “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, devletin kurum ve organlarını aşağılama, suçu ve suçluyu övme” suçlarından re’sen soruşturma açması, siyasi tartışmaları mahkemeye taşıma alışkanlığının artık bıkkınlık veren örneklerinden biri.
Adliye böyle işlere karışmasa da yargılamayı vicdanımızda yapsak olmuyor mu?
HABERE YORUM KAT