Cihad ve Nijerya Üzerine Sosyolojik Bir Analiz
Abdulkadir Şen'in, Boko Haram üzerinden yoğunlaşan tartışmaları incelediği yazısını sizinle paylaşıyoruz.
Cihadistlerin Bağnazlığı, Mankurtlaşmış Ilımlıların İhaneti Arasında Cihad ve Nijerya Üzerine Sosyolojik Bir Analiz
Abdulkadir Şen
“Beni öldürdüğünüzü iddia ediyorsunuz. Yaşıyorum. Muhammed Yusuf’u öldürdünüz ben çıktım. Beni öldürürseniz kim çıkacak karşınıza?” Böyle diyordu kaçırdığı 200 kız çocuğu ile en azından Müslümanların mertliğine zarar veren Boko Haram lideri Ebubekir Shekou öldürüldüğü iddialarından sonra yaptığı açıklamada. Muhammed Yusuf asıl adı İslami Davet ve Cihad Cemaati olan Boko Haram’ın ağırbaşlı, itidalli, ilimli ve her haliyle yeni lidere benzemeyen eski lideri. Ebubekir Shekou ise tam anlamıyla Newton kuralı. Etki ve tepki. Şiddetin şiddeti doğurması. Nijerya ordusuna yönelik konuşmasında durmadan göbeğini sallayan, öfkesini mimikleriyle ortaya koyan tipik bir Afrika’lı. Stresli ve öfkeli. Evet öfkeli çünkü ona ve Müslüman atalarına ait olan bu topraklarda, Nijerya’da bundan çok değil 40 yıl önce bile neredeyse % 10 Hıristiyan nüfus yokken artık ülkeyi Hıristiyanlar yönetiyor. Müslüman Hausalar ve Fulaniler Hristiyan çoğunluklu Yaruba’lar tarafından katliama uğruyor. Müslümanlar ülkenin en fakir ve alt yapıdan yoksun Jos ve Madiguri gibi eyaletlerde yaşarken Hıristiyanlar Beyaz efendilerinin de desteğiyle en azından 2. sınıf Hıristiyanlık elde ettiler 2. sınıf Hıristiyanlığın Müslümanlıktan kat kat daha avantajlı ve resmi olarak saygın sayıldığı ülkede.
Boko Haram liderini iyi incelerseniz İslam’da intikam hırsıyla yapılmaması gereken Cihadı neredeyse bir intikam ve şiddet eylemine dönüştürdüğünü görürsünüz. Nijerya’da çoğu silahlı milisi organize eden ve İslam Peygamberinin “ibadete kapanan rahiplere dokunmayacaksınız” emrindeki tarife uymayan misyoner, emperyalist ve katliamcı rahiplere ve onların silah deposu ve askeri eğitim merkezi olan kiliselere de saldırılar düzenliyor örgüt. Kubbe şeklindeki çatılarındaki haç nedeniyle kilise olarak anılan bu askeri hedeflere yaptığı saldırıları İslami olarak da askeri olarak da vicdani olarak da anlamak mümkün. Tıpkı Orta Afrika’da Müslüman’ları katleden kiliselerin barışçı İsa tanımını çoktan aşmaları ve güya bir ahlak doktrini olan merhamet timsali Budizmin barışçıl rahiplerinin Arakan’da katliamları organize etmesi gibi bu dini kıyafeti giyen kesimlerin bu birkaç metrelik kutsal kumaşlarıyla dokunulmazlık elde edemeyeceklerinin anlaşılır olması gibi. Yine de Boko Haram’ın hedeflerinin neredeyse tamamının askeri hedefler, polis ve ordu birlikleri olduğunu söylemek sanırım adaletsizlik olur. Ancak intikam hedeflerin çoğunda ana motifi oluşturuyor bir cihad hareketinde tam da olmaması gereken şekilde.
Ebubekir Shekou ile birkaç dakika konuşursanız elindeki 20 santimetrelik misvak ile dişlerini fırçaladığı sırada muhtemelen size neden kız çocuklarını kaçırdığı ile ilgili kendince yüzlerce makul ve haklı sebep sayar. 2008 yılında Hıristiyan polis ve ordu güçleri tarafından aşağıda göreceğiniz gibi öldürülen binlerce Müslüman bu sebeplerden biri. Kimin kanı kimden değerli? 2011 yılında Ramazan bayramında evleri ve araçlarıyla beraber yakılan yüzlerce Müslüman’ı da yüreğiniz dayanıyorsa izleyebilirsiniz!
https://www.youtube.com/watch?v=tlpZr8IRUcY
https://www.youtube.com/watch?v=eFiMUvplEwo
Ramazan Bayramı Katliamı https://www.youtube.com/watch?v=QDObwrBNxFI
Ben durun diyorum. Michelle Obama’nın “#bringbackourgirls” (kızlarımızı geri getirin) trenine binip yol almadan önce bu trenin rayları altında binlerce Müslüman’ın cesedinin olduğunu bir düşünün. Nijerya’nın da bir Orta Afrika olduğunu unutmayın. Kaçırılan kızların aslında Müslüman iken fakirlik ve imkânsızlık nedeniyle Hıristiyan kolejlerine ve aş evlerine gönderilip Müslümanların ellerinden alınan ve Hıristiyanlaştırılan kızlar olduğunu bilmek sizce bir şeyi değiştirir mi? Boko Haram’ın kaçırdığı kızlar hala hayatta ve yaşıyorlar. Tekrar İslam dinine girmişler. Bu eylem ile direnişin itibarının sarsıldığı, Müslümanların mertliğinin tartışmaya açıldığı, dik başların eğildiğini söylemek ise bence yanlış olmaz. Ne kazandı Boko Haram? Ne kaybetti ümmet? Aslan yürekli Richard’a sorsanız size Selahaddin’in ordusunu böyle tarif etmezdi. Frenkler Müslümanları mertlik ve savaş ahlaklarıyla tanımlarlar. CIA başkanı Michael Scheuer Küresel Cihad yanlılarının ahlak ve seviyelerinden, verdikleri sözleri tutmalarından ve cesaretlerinden hayranlıkla söz ediyor. ABD terör timleri Usame bin Ladin’in evinden çıkarılan mektuplarda Ladin’in binlerce ABD’li sivilin öleceği birçok saldırıyı düzenlemeyi reddettiğini ve hassasiyetlerini görünce şaşkınlıklarını gizlemediler. Kim ne der beni ilgilendirmez ama en azından bu dinin mensuplarının yaptıkları her eylemi, neyi getirdiği ve neyi götürdüğü üzerinden de değerlendirmelerinin fıkıhta geniş bir alan olan Siyaseti Şer’iyye ve Ahkamı Sultaniyye konularının ana başlığını teşkil ettiğini bilirim. Ama Sayın Michelle Obama’nın muhtemelen el yazısıyla Bring Our Girls Back yazdığı sırada bile Yemen ve Afganistan’da kocası Barack Obama’nın insansız uçaklarının kaç Müslüman kızı öldürdüğünü merak etmiyor değilim. Onları kim geri getirecek?