Cihad Savaş Değil midir? -1
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla. Allaha hamd resulüne selam olsun. Cihad kavramı son dönemlerde çok sık gündemimize girmekte ve bu kavramla ilgili çeşitli tartışmalar yapılmaktadır. Biz de cihad kavramının Kur’an’ı Kerim'deki kullanımına bakarak, bu hususun anlaşılmasına katkı sunmaya çalışacağız. Bunda başarılı olmak için Rabbimizden yardım talep ediyoruz.
Öncelikle cihad kelimesinin kökünü anlam bakımından incelemeye çalışalım. Ce-he-de; gayret etmek, ce-hi-de; yaşayışı zor ve dar olmak, isteğinde ısrar etmek, içtehede; bütün gücüyle çalışmak, tecahede; çalışıp çabalamak, istechede; uyanık olmak. El-içtihadu: Kur’an ve sünnetten hüküm çıkarmak. El-cehadu ;Sert yer, düz yer, çöl. El-Cihadu; Şer’an cihad, vuruşma, mücadele, kavga. El-cühadiy; yapabileceğim en son şey. El-cehdu; Meşaket, takat, çaba, uğraşı, zorluk. El-cihadiy: Askeri. El-cihadiyetu: Askeri hizmet ve cihadın kendisinden türediği; cahede-yücahidu-mücahedeten-cihaden sigası ise; vuruşmak, Allah yolunda vuruşup dövüşmek, harp etmek, cihad etmek anlamlarına gelmektedir.
Kur’an-ı Kerim'de yukarıda saydığımız ve saymadığımız bu kökten gelen kullanımlara kolaylıkla rastlamak mümkündür. Zaten sözlük yazarları bu kelimenin Kur’an’daki kullanımlarını da göz önünde bulundurarak sözlüklerini oluşturmuşlardır. Başka vesilelerle ifade ettiğimiz gibi Kur’an’ı Kerim'de kelimelerin kavramlaşması, sözlük anlamını da içerecek şekilde kelimenin anlam sahasının daraltılması ve daha özel bir anlama gelecek şekilde kullanılmasıyla gerçekleşmektedir. Cihad kavramında da bu genel kural işlemiş, cehede kökünden gelen kelimeler sözlük anlamında birçok yerde kullanılmış, daha sonra ise cihad kelimesinin anlamı daraltılarak daha özel bir anlamda kullanılmıştır.
Şimdi Kur’an’ı Kerimde cihad ve aynı kökten gelen kelimelerin sözlük anlamında kullanıldığı bazı ayetlerden örnekler verelim:
وَيَقُولُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا اَهٰؤُلَاءِ الَّذٖينَ اَقْسَمُوا بِاللّٰهِ جَهْدَ اَيْمَانِهِمْ اِنَّهُمْ لَمَعَكُمْ
“(O zaman) iman edenler derler ki: "Sizinle beraber olduklarına dair var güçleriyle Allah'a yemin edenler şunlar mı?" (5/53)
9.79*اَلَّذٖينَ يَلْمِزُونَ الْمُطَّوِّعٖينَ مِنَ الْمُؤْمِنٖينَ فِى الصَّدَقَاتِ وَالَّذٖينَ لَا يَجِدُونَ اِلَّا جُهْدَهُمْ فَيَسْخَرُونَ مِنْهُمْ سَخِرَ اللّٰهُ مِنْهُمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَلٖيمٌ“
Sadakalar hususunda gönüllü bağışta bulunan mü'minlerle, güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya; işte Allah asıl onları maskaraya çevirmiştir. Onlar için elem dolu bir azap vardır. (9/79)
وَاِنْ جَاهَدَاكَ لِتُشْرِكَ بٖى مَا لَيْسَ لَكَ بِهٖ عِلْمٌ
“Şâyet onlar seni, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için (güçlerinini son noktasına kadar kullanıp) zorlarsa ” (29/8),
فَلَا تُطِعِ الْكَافِرٖينَ وَجَاهِدْهُمْ بِهٖ جِهَادًا كَبٖيرًا
“bunun içindir ki, sen hakkı inkâra şartlanmış olan kimselere uyma; tersine, bu (ilahi mesajın) ışığında onlara karşı bütün gücünü ortaya koyarak büyük bir direnç ve çaba göster.” “(25/52)
وَمَنْ جَاهَدَ فَاِنَّمَا يُجَاهِدُ لِنَفْسِهٖ
“O halde, kim (Allah yolunda) üstün gayret gösterirse bunu yalnız kendi iyiliği için yapmış olur” (29/6).
Görüldüğü gibi 5/53, 9/79 ayetlerinde herhangi bir hususta güçlerini son noktasına kadar zorlamak, 29/6,8 ve 25/52 ayetlerin de ise güçlerinin son noktasına kadar mücadele etmek anlamında kullanılmıştır. Kur’an’ı Kerim'de cihad ve aynı kökten gelen kelimelerin kavram anlamında kullanıldığı bazı ayetlere de şunları örnek verebiliriz:
“De ki: -Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabalarınız, elde ettiğiniz mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden konutlar size Allah'tan, Resulünden ve(cihadin fisebiylihi) O'nun yolunda cihaddan daha sevgili ise Allah'ın (azap) emri gelene kadar bekleyin! Allah fasık topluma yol göstermez.”(9/24)
”Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler. Onlar mü'minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. (yücahidune fi sebiylillah) Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah'ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.”(5/54)
“İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla (cahedu) cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin velileridir.”(8/72)
Meselenin daha iyi anlaşılması için bazı sorularla konuyu daha da açmaya çalışalım.
Kavramsal olarak Cihad Allah için ortaya konulan her çabanın adı olarak isimlendirilebilir mi?
Hayır, böyle bir isimlendirme doğru olmaz. Cihad kelimesi sözlük olarak böyle bir anlama sahiptir. Ama Kur’an’da bu kelimenin her türlü gücün son noktasına kadar kullanıldığı çaba, bir dava uğruna mücadele ve en nihayetinde de Allah için yapılan savaşta kişinin veya toplumun gücünün son noktasına kadar bütün imkânlarıyla savaşması anlamında özelleşmiş/kavramsallaşmıştır. Nitekim bu kelimenin geçtiği ayetlerin neredeyse yüzde doksan sekizi herhangi bir alanda ortaya konulan çabaya değil, Allah yolunda yapılan savaşta ortaya konulan gayrete veya gayretsizliğe yönelik vurguları içermektedir. Konuyla ilgili bazı örnek ayetlere bakarak meseleyi anlamaya çalışalım:
“Siz hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram'ın bakım ve onarımını, Allah'a ve âhiret gününe iman edip Allah yolunda cihad eden kimse(lerin amelleri) gibi mi tuttunuz? Bunlar Allah katında eşit olmazlar. Allah, zâlim topluluğu doğru yola erdirmez.”(9/19)
“İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden kimselerin mertebeleri, Allah katında daha üstündür. İşte onlar, başarıya erenlerin ta kendileridir.”(9/20)
Dikkat edilirse bu ayetlerde cihaddan bahsedilirken sadece Allah yolunda savaş kastedilmektedir. Aksi takdirde kişi Hacılara su vermek ve Kabe’yi onarmak için de gücünün son noktasına kadar çaba sarf edebilir. Ama Allah kendisi yolunda savaşı nitelemek için cihad kelimesini seçmiş ve bu kelime artık Allah yolunda savaş anlamında kavramsallaşmıştır.
“Mü'minlerden özür sahibi olmaksızın (cihattan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır. Gerçi Allah (mü'minlerin) hepsine de en güzel olanı (cenneti) va'd etmiştir. Ama mücahitleri büyük bir mükâfat ile kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile cihattan geri kalanlara üstün kılmıştır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”(4/95) Bu ayette cihad eden kimse anlamında üç defa mücahid ifadesi kullanılmıştır. Zaten Kur’an da mücahit ifadesinin kullanıldığı her yerde Allah yolunda savaşan kişi kastedilmiştir. (bakınız:47/31) Bu tıpkı salatı gerçekleştirenin, musalli, iman olayını gerçekleştirenin, mümin, hicreti gerçekleştirenin, muhacir, günah işlemeyi ahlak haline getirenin mücrim olarak isimlendirilmesi gibidir. Bu nedenle cihad Allah yolunda savaşmak olduğu gibi, onu gerçekleştiren kişi de mücahit olarak isimlendirilmiştir. Dolayısıyla, burs veren, yemek yediren, tebliğde bulunan, ilim öğreten kişilerin yaptıkları asla kavramsal olarak cihad olmadığı gibi, bu işleri yapanlar da mücahit değildir. (Bu yapılanların salih amel olması ve bunu gerçekleştirenlerin övülmeyi hak etmeleri ise ayrı bir konudur.) Netice olarak cihad, müslümanların Allah yolunda, Allah’ın koyduğu sınırlar içinde ve Allahın gösterdiği hedeflere ulaşmak için savaşmalarını ifade eder.
İnşallah cihadla ilgili diğer bazı hususlardan gelecek yazımızda bahsedeceğiz. Sözlerimizin sonu Allah’a hamddır. İsabet ettiğimiz hususlar için Allah’a hamd eder, yanlışlarımız için de bağışlanma talep ederiz. İtiraf ederiz ki her hususta isabet eden ancak Allah'tır.
YAZIYA YORUM KAT