CIA, nasıl oluyor da bu kadar detaylı biliyordu?
Türkiye'yi 12 Mart Muhtırası'na götüren süreci anlatan CIA raporlarının en çarpıcı belgelerinden biri 10 Mart 1971 günü yaşananları anlatıyor…
"Çok Gizli" bilgiler içeren rapor "Türk Ordusu Komuta Konseyi'nin Toplantısı" başlığını taşıyor…
Rapor, Genelkurmay karargahında Org. Memduh Tağmaç'ın başkanlık ettiği 8 saatlik toplantıya odaklanıyor…
Komuta kademesi, ODTÜ'deki olayları ve ABD'li askerlerin kaçırılmasını tartıştıktan sonra hükümete muhtıra verme kararı alıyor…
CIA Raporu'nda, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tuğgeneral Hayati Savaşçı'nın iki öneriyi dile getirdiğine dikkat çekiliyor…
Ya genç subayların yönetime el koymasının yolu açılacaktı…
Ya da Genelkurmay Başkanı Org. Tağmaç'ın devreye girmesiyle Cumhurbaşkanı Sunay ve Başbakan Demirel'e muhtıra verilecekti…
Savaşçı, bu iki şıkkın dışında başka bir alternatif kalmadığını özenle vurguluyor…
Böylelikle 12 Mart Muhtırası kesinleşmiş oluyordu!
* * *
Çokları gibi…
Mehmet Altan da soruyor: "İyi hoş da Genelkurmay'daki toplantıyı CIA nasıl bu kadar detaylı olarak biliyor?" diye…
En ince detayına kadar içeriği yazılan toplantının "ABD'ye mi haber verildiği" yoksa "içeriden mi dinlendiği" hususu anlaşılamıyormuş…
Belgelerden öğreniyoruz ki, CIA raporlarında bu noktayı aydınlığa kavuşturacak bilgiler üzeri çizilerek sansürlenmiş!
Mehmet Altan, tam bu noktada şöyle sesleniyor:
"Bir Ordu düşünün ki, kendi hükümetini devirmek için toplantılar yapıyor ama bu toplantıların sırlarını başka ülkelere karşı saklayacak tedbirleri alamıyor…"
* * *
Bütün bunların ardından asıl yaman soruyu biz soralım: Acaba, Ordu böyle bir toplantının sırlarını koruyacak tedbirleri alamadı mı…
Yoksa, almadı mı?!
Ordu'nun da, bütün kurumların da üzerinde bulunan…
Türkiye'yi perde arkasından yöneten…
ABD'ye göbekten bağlı-bağımlı bir "Gizli İktidar" yapılanması 1944-2006 arasında hüküm sürdüğüne göre…
12 Mart'a iki gün kala yapılan darbe toplantısının bütün sırlarını elde etmek, Atlantik'in Öte Yanı'ndaki Washington veya onun yörüngesindeki "Ankara'daki Washington" için hiç de zor olmamış demektir!
* * *
Gelelim, CIA'nın 19 Mayıs 1969 tarihli raporuna…
Raporda şöyle deniyor: "Bazı politikacılar ve Türk Genelkurmay Başkanlığı birkaç gün süren toplantılar yaptılar…
Toplantıların sonucunda, askerler 16 Mayıs gecesi Bayar ve gözden düşmüş eski politikacıların Anayasa değişikliği yapılarak politik haklarının iade edilmesi konusunda son kararlarını aldılar…
Bu karar, ilgili yasayı Senato'nun 20 Mayıs günü kabul etmesi halinde hükümetin yetkilerinin alınması yönünde idi…"
Askerler, 20 Mayıs'ı 21 Mayıs'a sağlayan gece darbe yapmayı planlamışlar…
Raporun diğer kısmında ise şöyle bir paragraf var:
"CHP'li senatör Hıfzı Oğuz Bekata ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Kemal Satır Senato'da aleyhte oy vereceklerini ve bu suretle yasanın geçmeyeceğini Genelkurmay'a garanti etmişlerdir…"
* * *
Şimdi buradan hareketle bir başka belgeye seyahat ediyoruz…
Emekli Org. Kemal Yamak 2006'nın Ocak ayında yayınlanan hatıratında 1980 öncesindeki kontrgerilla tartışmalarına atıfta bulunarak "Özel Harp Dairesi'nde bazı CHP'li vekillerin de görevli olduğunu" yazmıştı!
Yamak, kitap vesilesiyle Hürriyet'in sorusunu şöyle cevaplamıştı: "ÖHD'ye üye olan milletvekilleri gençliklerinde örgüte alınıyorlardı. Sonrasında vekil oluyorlardı. Onların isimlerini örgüte alan kişi hariç kimse bilmez. Kod adları vardı. Sadece CHP'de değil bütün partilerde böyle vekiller görev yaptılar!" (3 Ocak '06)
Türkiye, 80 öncesinde "Gizli İktidar"ın kontrgerilla operasyonlarıyla darbe ortamına sürüklenirken; kimi "vekiller" heyetler halinde askerlere gidip "Paşam, yönetime el koymak için daha ne bekliyorsunuz?" diye soruyorlardı!
"ÖHD'nin milletvekilleri!" mi dediniz?
Yeni Şafak gazetesi
YAZIYA YORUM KAT