CIA (Merkezî Şiddet Üretme Teşkilatı) ve FETÖ
ABD’nin, FETÖ’yü “ılımlı İslam” projesi için kullanması, ama sonunda “ılımlı İslam” projesinden bir ihtilal üretmek istemesidir.
Recep ARDOĞAN
Doç. Dr. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
CIA, dünyanın neresine gitmişse oraya karışıklık, şiddet, iç savaş ve vahşet götürmüştür. CIA’nın Irak’ta nasıl çalıştığı, ayağına dolaştığını düşündüğü kişileri ne gibi işkencelerden geçirdiği herkesin malumu. Ama FETÖ, kendi zekâsına o denli güvendi ki, bunlarla gayr-i meşru ilişkilere girdi.
Hadis usulünde iyi bilinir: Hadis uydurmacılığının, kendi yalanını Hz. Peygamber’e isnat etmenin önemli bir nedeni de kendi fırkası lehine kanıt bulmaktır. FETÖ, kendisi lehine, muhalifleri aleyhine binlerce yalan üretti, muhtemelen bunu da sevap kazandığını düşünerek yaptı. Dahası, ‘tvitleri iki katına çıkartın’ yalanını ve başka nicelerini Hz. Peygamber’e isnat etti. Bu yalan ve iftiraların önemli bir kısmı da muhalif gördüklerine uygulayacakları şiddeti meşrulaştırmak içindi. İnsansever, barışsever maskesi altında bunu yaptıkça, şiddet-sever hale geldi. Bugün ise kan-sever oldular.
Bugün, 15 Temmuz darbe kalkışmasının ardında CIA’nın olduğu anlaşılmış durumda. ABD’nin inkâr politikası, gerçeği değiştirmez. Bu millet, darbelerin ve darbe kalkışmasının ardında kimlerin olduğunu asla unutmayacak…
Bu arada bir Rus yetkilinin, “darbe kalkışması başarılı olsaydı bile seçilmiş hükümete desteğimizi sürdürürdük” ifadeleri samimi olmadığı gibi, bu darbe kalkışmasının ikinci aşamasını gösteriyor: Türkiye’yi işgal. Suriye, Irak ve Afganistan gibi, Haçlı ittifakının müslüman topraklarını istilası.
Kanlı darbe girişiminin olduğu saatlerde Henri Barkey’in Büyükada'da 10 CIA ajanıyla sonucu beklediği biliniyor. Bu kalkışmanın yüzlerce ölüm ve binlerce yaralıyla neticelenmesi; Meclis’in ve Külliye’nin F16’larla bombalanması, CIA’nın bir şiddet üretme merkezi olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı 'gittikçe diktatörleşmek"le suçlayan Barkey, Türkiye'nin üç temel sorununun
- demokrasi,
- sakülerizm
- ve AB süreci olduğunu söylemiştir. (www.aksam.com.tr/siyaset/wilson-centerda-c2ihanet-itiraflari-c2/haber-540831) Türkiye üzerinde emelleri olan bir mahfilin niyetini bilirseniz, ne yapmanız gerektiğini de bilirsiniz. Bu açıklamaları tersten okuyarak aşağıdaki sonuçlara varabiliriz:
- Demokrasinin, gerek terör örgütlerince gerekse yabancı servislerle gayr-i meşru ilişkileri olan kimselerce suiistimal edilmesine fırsat vermemelidir. Bugün Türkiye’de uygulanan demokrasi, dünyadaki en ilkeli demokrasidir. Demokrasi havarisi kesilen ülkelerin, bir terör saldırısı karşısında nasıl polis devletine dönüştüklerini, Mısır’daki darbecilere nasıl destek olduklarını görmek, bir karşılaştırma yapmak için yeterlidir. Batı’nın Türk demokrasisi hakkındaki tenkitleri, milletimiz ve devletimiz aleyhine örgütlenen insanlara alan kazandırmak ve onları korumak amacına matuftur. Batı, hiçbir zaman kendinden görmediği ülkelerin hayrını istemez. Türkiye söz konusu olunca Batı, daha çok (?) demokrasiyi bir stepne olarak kullanmak ister. Daha çok demokrasi retoriği, bundandır… Türk hükümeti, çeşitli terör örgütleri ve onların sözcülüğünü yapan partiler ve kuruluşlar için daha ciddi yaptırımlara başvurmalı, bununla birlikte sadık vatandaşların hak ve özgürlüklerini sonuna kadar korumalıdır.
- Türkiye sekulerizme karşı teyakkuz içinde olmalıdır. Sekülerizm, bugün Doğu toplumları için en önemli tehdittir. Çünkü, sekülerizm millî ve manevî değerlerden uzaklaşmayı getirmekte, kimlik bilincinin kaybolmasına, birleştirici değerlerin erozyona uğramasına neden olmaktadır. Ülkemiz açısından da sekülerizm, halkımızın derin irfanının zayıflamasına yol açmaktadır. Bu tehlikeye karşı uyanık olmalı, buna karşı eğitim yoluyla mücadele etmeliyiz. Özellikle de Türkiye’yi Fransız usulü bir laisizme geri götürmek için fırsat kollayanlara karşı dikkatli olmalıyız.
- Türkiye AB sürecini de yeniden düşünmelidir. Kanaatimizce, AB Bakanlığı ilga edilmeli ve TİKA bir bakanlığa dönüştürülmelidir.
FETÖ'nün darbe girişimini Büyükada'da izleyen Barkey’in, “Sivillere ve parlamentoya saldıran askerler çok dikkatsizdiler.”demesi de dikkat çekicidir. Anlaşılıyor ki, şiddet üretme merkezi, uşaklarına işin püf noktasını henüz öğretmemiş…
İşin ilginç yanı, ABD’nin, FETÖ’yü “ılımlı İslam” projesi için kullanması, ama sonunda “ılımlı İslam” projesinden bir ihtilal üretmek istemesidir. FETÖ’yü kanlı bir kalkışma için provaka etti, lojistik destek sağladı. Malkolm X’in söylediği gibi, sonunda tavuklar kümese döndü: “Avrupa’ya karşı ılımlı” İslam, bugün, Müslüman halka karşı şiddete ve vahşete dönüştü.
Batıdan gelen medeniyet, ancak edeniyet (düşkünlük) olabilir.
HABERE YORUM KAT