CHP’nin ordu kafası...
İnsanları, bazı küçük cümleler ele veriyor aslında.
Uzun konuşmalarda gerçek fikirlerini saklayabiliyorlar ama kısa cümleler “bilinçaltını” ortaya çıkarıveriyor.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Ergenekon sanığı Haberal’ın “adaylığını” savunurken esas kimliğini ortaya koyuverdi.
“Hayali ihracat sanığı değil ki Haberal” dedi.
Hayali ihracat sanığı olsa Haberal’ı aday yapmayacaktı.
Niye?
Çünkü “yüz kızartıcı” bir suçtan “sanık” olan biri CHP’ye yakışmazdı.
Ama “darbe hazırlamak, bu amaçla insanları öldürtmek, suikastlar düzenlemek, çete oluşturmak” suçundan “sanık” olan biri CHP’ye yakışırdı.
Haberal belki suçlu değildir.
Ama “hayali ihracattan” sanık olsaydı suçlu olup olmadığına bakmadan onu listeye almayacaklardı.
Demek ki önemli olan “suçlu” olup olmaması değil, “sanık” olması.
“Darbeciliği” yüz kızartıcı bir suç olarak görmüyor Kılıçdaroğlu.
Bir siyasi partinin lideri ama kafası “generallerin” kafasından milim farklı değil.
Generaller de, “darbe sanıklarını” resmen ziyaret etmişlerdi.
Onların “sanık” olduğu suçu “yüz kızartıcı” bulmuyorlardı çünkü.
Daha geçen hafta ordunun “Balyoz muhtırası” verdiği bir ülkede, bir siyasi parti lideri “ordunun” kafasıyla düşünürse, onun partisinden gerçek bir değişim ve demokrasi bekleyebilir misiniz?
Ben beklemem.
“Darbeyi” ahlaksızca, aşağılıkça, haince bir suç olarak görmeyen hiçbir siyasiden bu ülkeye hayır geleceğine inanmam.
Üstelik, “teşkilatından ve tabanından” Haberal’ı aday yapması için bir baskı gelmemişti.
Televizyonlardan ve gazetelerden izleyebildiğim kadarıyla CHP’nin destekçileri bile bu adaylığı eleştiriyordu.
Peki, Kılıçdaroğlu niye Haberal’ı aday yaptı?
Tamam darbeciliği “yüz kızartıcı” bir suç olarak görmüyor, kafası generallerin kafası gibi çalışıyor ama niye Cihaner değil de Haberal mesela?
Haberal’ı diğer Ergenekon sanıklarından daha değerli kılan ne Kılıçdaroğlu'nun gözünde?
Burada başka bir soru sormak gerekiyor.
Haberal’ın arkasındaki kuvvetli destek kim?
Süleyman Demirel.
Peki, Demirel’in Kılıçdaroğlu’nu böylesine etkileyebilmesinin sırrı ne?
Nasıl bir ilişkileri var?
Bir vakitler CHP’nin en amansız rakibi olan Demirel şimdi nasıl oluyor da bir işaretiyle CHP’ye aday seçebiliyor?
Bir Ergenekon sanığının kaderi hakkında Demirel’le Kılıçdaroğlu’nu buluşturan bağ nereden kaynaklanıyor?
Bu ilişkinin bana çok tuhaf geldiğini söylemeliyim.
Böyle bir ilişkinin CHP tarafından sorgulanmaması da beni şaşırtıyor.
Kılıçdaroğlu, Baykal ve Sav ekibinin partiden temizlemesini “yenilik” olarak sunuyor ama onların yerine Demirel’le Haberal’ı koymak bana pek bir “yenilik” gibi gözükmüyor.
Üstelik bunun siyasi bir getirisi olacağını da sanmam.
CHP’ye oy vermeyecek biri, Haberal aday oldu diye CHP’ye oy verir mi?
Belli ki CHP bu tuhaf ve anlaşılmaz ilişkilerden sıyrılıp AKP’ye rakip olamayacak.
Erdoğan, gene yalnız başına koşacak.
Siyasette “yalnızlık ve rekabetsizlik” çok tehlikelidir, Erdoğan’ı düşündüren, endişelendiren, planlarını ve tutkularını gözden geçirmesini sağlayan hiçbir siyasi güç olmazsa, başbakanı “başkanlık” hayalinden kim, nasıl vazgeçirecek?
Bunun, CHP olamayacağı çok açık.
Erdoğan’ın hesaplarından rahatsız olanlar bile gidip de “Ergenekon’la” ve Demirel’le böylesine iç içe geçmiş bir partiye oy vermez.
Erdoğan da AKP içinde kendisine itiraz edebilecek hiçbir güç bırakmadığına göre, iş gene geliyor “muhafazakâr” tabana dayanıyor.
Muhafazakâr taban, Erdoğan’ı böyle “belalı bir çatışmaya” girmemesi için uyarabilirse ne ala...
Uyaramazsa...
Ergenekon’la “başkan baba” arasında sıkışır kalır, Savcı Öz’ün “AKP de, ordu da benden rahatsızdı” sözünü, ömrümüzden birkaç yıl daha çalacak çileli bir dönemde hatırlar dururuz.
[email protected]
TARAF
YAZIYA YORUM KAT