CHP'nin kimliksizleşmesi üzerine
12 Haziran genel seçimlerinden sonra, yüzde bir ve yüzde bir'den düşük oy alan partilerin siyasal alandan tasfiye edildiği konusundaki görüşler kadar, büyük partilerin, AK Parti dâhil, seçimlerden, en hafif tabirle, hayal sukutuna uğrayarak çıkan CHP ve MHP'nin de kendi içlerinde bir hesaplaşmaya gideceklerine ilişkin belirtiler var.
Bu, anlaşılabilir bir meseledir, zira AK Parti'nin hiç milletvekili çıkaramadığı illerle, CHP'nin yüzde 30'lar hatta yüzde 40'lar umarken aldığı sonuçlarla, MHP'nin de beklentileri hilâfına gerçekleşen yüzde ile hesaplaşması gerekiyor...
Elbette asıl mesele, CHP'nin konumudur. Öyle görünüyor ki, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kemalizm'den ve laiklikten özenle arındırılmış söylemiyle öne çıkardığı yolsuzluk ve yoksulluk edebiyatı da işe yaramamıştır. Tıpkı, daha önce, 1970'lerin başında, 'Karaoğlan' imajıyla bir süre yıldızı parlayan 'Ortanın Solu'nun, ya da bürokratik vesayetçilik ve resmî ideolojiyle sıkı sıkıya bağlı Baykal'cı tavrın da hiçbir işe yaramadığı gibi!
CHP, 1970'lerden beri sürekli kimlik değiştirerek İnönü'nün bürokratik vesayetçilik yandaşlığından, Ecevit'çi ne idüğü belirsiz 'ortanın solu'na, oradan Baykal'la tekrar resmî ideolojiye ve bu defa alelacele kotarılmış bir Kılıçdaroğlu popülizmine savrulmuş bir parti olarak, ciddi bir kimlik krizi yaşamaktadır ve bence, CHP'nin asıl sorunu budur!
Evet, asıl sorun, CHP'nin giderek kimliksiz bir partiye dönüştüğü gerçeğinin idrak edilmesine ilişkindir. Başta elbette Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere partinin üst yönetimi ve parti meclisi, 'niçin umduğumuzu bulamadık?' sorusunun cevabını, pratik ve güncel siyasette değil, partinin temel doktrininde görülen bu mütemadî savrulmalarda aramalıdır.
Aslında, CHP'nin 70'lerden bu yana oradan oraya savruluşunu bir 'dönüşüm' olarak görmek ve nitelemek yanlışlığına düşülmemesi gerekiyor: Bu, bir programlı ve sistemli bir dönüşümden ziyade, gündelik siyaset rüzgârlarıyla savrulmuşluktan başka bir şey değildir... Ve bana sorarsanız, bu savrulma, düpedüz partinin kimliksiz bir parti haline geldiğinin bir semptomu olarak okunmalıdır. CHP seçmenini de düpedüz şaşkın ördek misâli afallamış konuma düşüren, tastamam bu kimliksizlik değil midir? Seçmen, hangi CHP'ye oy vermektedir? Bir önceki seçimde oy verdiği CHP, bu CHP değildir çünkü! CHP midir bu parti, Halkçı Parti midir, DSP midir, SODEP midir, SHP midir? Bukalemun gibi sürekli ad ve kimlik değiştiren ve aslında bütün bu savrulmaların, 'yeni' bir kimlik arayışından ziyade, kaçınılmaz ve mukadder bir kimlik yitiminden kaynaklandığının idrakinde olmak gerekir! Evet, öyledir: CHP, kimliksiz bir partidir ve bu kimliksizlik, onun artık Türk siyasî hayatında bir işlevi kalıp kalmadığının sorgulanması zamanının geldiğini gösterir.
Kimlik, bir partinin kimleri ve hangi idealleri temsil ettiğiyle ilişkilidir. 'Yeni CHP' Kemalist midir? Kılıçdaroğlu Kemalizm'i ağzına bile almamıştır; CHP 'solcu' bir parti midir? Kılıçdaroğlu emek siyasetinin teorik terminolojisinin bir tek kavramını bile dile getirmemiştir! CHP, 'İslamcı' bir parti midir;-hafazanallah! Her birinden bir parça, yamalı bohça bir CHP! Bunun adı, olsa olsa, oportünizmdir!
CHP, şimdilik 'emanetçi' bir parti gibi görünüyor. In loco parentis! AK Parti'ye karşı kimlikli bir muhalefet ortaya çıkıncaya kadar CHP var olmaya devam edecektir;- ama oyları, giderek, azala azala! Bu 'kimlikli' muhalefet, işçi sınıfı üzerine değil de, Kürt milliyetçiliği üzerine inşa edilecek bir sosyalist parti (?) mi olacaktır;- onu da zaman gösterecektir...
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT