"CHP zihniyeti" olduğu gibi duruyor ancak...
Ali Saydam, CHP'de değişen fazla bir şey olmadığını vurgularken AK Parti'nin seçim hazırlıklarının yeterliliğinin ise tartışmalı olduğunu belirtiyor.
Ali Saydam / Yeni Şafak
Ah şu ‘ev kadınları’ olmasa…
“CHP zihniyeti” diye bir fenomen var… Hatta “CeHaPe zihniyeti” denilince daha bile iyi anlaşılıyor. Üstenci, tepeden inen, “Halk için, halk adına, halka rağmen” anlayışının bir devamı olan… Frankofon kültüründeki düpedüz jakobenizm yani…
Kemal Kılıçdaroğlu’nda bu yaklaşımı çok görürdük… Bürokratlara ayar verir, oy alamadığı öğretmenleri “Hükûmeti destekleyene öğretmen demem” diye dışlar… Çiftçiye, köylüye benzer sözlerle saldırır… Hatta kaybettikleri son seçimlerde de böyle yapmıştı…
Kazanamamalarının gerekçesini ‘kırsal kesimdeki seçmenin’ TRT izlemesine bağlamıştı… Bir televizyon programında sarf ettiği şu sözler ise ‘siyasi utanç müzesi’nin baş köşesinde sergilense yeridir: “Kentlerde oturan insanların tamamı demokrasiden yana oy kullandı. Okuyan, tartışan, özgürlükçü, kentli dediğimiz kitle yüzde 51 oranında Kılıçdaroğlu demiş [Köylünün enflasyon diye bir derdinin olmadığını kastederek] Ayda 500 lira verdiğinizde zaten harcayacak yer yok, köyde nerede harcayacak para…”
Önceki gün bir TV yayınında CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da “CeHaPe zihniyeti” fenomenin sıkı bir uygulayıcısı olduğunu gördük…
Spiker biraz da ‘çanak’ diye nitelenen tarzda bir soruya girişiyor… “Sanılanın aksine emekliler değil, kadınlar daha çok AK Parti’ye oy veriyor diye bir analiz yapılmış. Sizin bu mitinglere bakıyorum, 2019’a göre daha fazla muhafazakâr kadın görüyorum; gözlem…” deyince, İmamoğlu başlıyor:
“Doğru, doğru… Ev kadınları daha çok oy veriyor. Kadınlar statüsünde demeyelim... Ev kadınlarında daha çok… Hatta ciddi bir fark gibi gözüküyor.”
Cumhur İttifakı İstanbul Adayı Murat Kurum, İmamoğlu’na aynı gün cevap vermiş: “Ev kadınlarını diğer kadınlar kadar saygın görmüyor. Ayrıştırıyor, küçümsüyor. İşte bu yarı zamanlı kibirli belediye başkanının kibri, aklının önüne geçmiş. Bu kibir abidesine artık söyleyecek bir şey bulamıyorum. Bu değer bilmez, had bilmez kibirli adaya 31 Mart’ta ev kadınları sandıkta gereken cevabı verecek.”
Bazı yorumcular, DEM ile ilişkisini meşrulaştırmak için işi “Türkiye İttifakı kurduk. Bu ittifakın lideri Mustafa Kemal Atatürk’tür” noktasına kadar vardıran CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ‘siyasi intihar’ düzeyindeki laflarını, İmamoğlu’nun ‘kendi ayağına sıktığı’ yukarıdaki türden tespitlerini gaf ya da dil sürçmesi olarak niteleme eğilimindeler…
Bizce bunlar gaf falan değiller… Tam da halkımızın veciz tespitinde olduğu gibi “Şecaat arz ederken merdikıpti sirkatin söyler” durumu söz konusudur… Yani, sürçen dil değil, tahlillerine ve sebep-sonuç ilişkisi kurma yetisine etki eden sağlıksız zihindir… Hani, onların ağzından şöyle özetlesek yeridir: “Şu öğretmenler, köylüler, çiftçiler, ev kadınları olmasa ne güzel iktidar oluruz.”
Bizi asıl düşündürene gelince… Seçimlere 24 gün kalmış… AK Parti’nin İstanbul’da duygulara hitap eden, en etkili mesajları akıllara nakşedecek kabiliyette ‘yeri göğü ileten’ kampanyasının başladığına hâlâ tanık olamamışız… Öte yandan bu sağlıksız zihinler, Murat Kurum ile başa baş oy potansiyeline sahipler… Bunda bir garabet yok mudur?..
HABERE YORUM KAT