CHP ve Faşizm
CHP yöneticilerini hayretler içinde izliyorum...
Genel Başkan Yardımcısı Batum, darbe yapmadığı için orduyu “kâğıttan kaplan”a benzetirken, İzmir Milletvekili Canan Arıtman, “tesettür” yüzünden Arap kadınlarına hakaret ediyor.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu ise güya bir yandan bu “gaf”ları düzeltiyor, bir taraftan daha beter bir “gaf” yaparak, “Ergenekon’a üye olmak” istediğini söylüyor. Kısaca manzara, tamı tamına “Al birini vur ötekine” manzarası!
Koro halinde, “Türkiye faşizme gidiyor!” demelerine ise katıla katıla gülüyorum! Gülerken de, “Hayrola!.. Yoksa iktidara mı geliyorsunuz?” diye sorasım geliyor. Çünkü CHP yöneticilerinin dünkü ve bugünkü söylemleriyle faşizmin ilkeleri bire bir örtüşüyor...
Bir kere faşizm “militarist”tir: Millete değil orduya dayanarak iktidara gelir ve ayakta kalır...
Hatırlayalım: CHP, uzun bir aralıktan sonra, 27 Mayıs (1960) darbesi kanalıyla orduya dayanarak iktidar olmuştu...
12 Mart (1971) askeri müdahalesi sonrasında başbakanlık koltuğuna oturtulan Nihat Erim de kırk yıllık CHP’li idi (Not’a bakın)...
Faşizm “şovenist”tir (aşırı ulusalcı-ırkçı): Arap kadınlarının küçümsenmesi başka ne anlama geliyor? (Anlaşılan CHP amblemindeki oklardan biri olan “milliyetçilik” zaman içinde bu kalıba dönüşmüş).
Faşizm “devletçi”dir (CHP’nin amblemindeki oklardan biri de bu).
Faşizm “Korporatits”tir (meslek gruplarının temsilcilerinin katıldığı devletle özdeş bir ekonomik yapı yanlısı). HSYK, Danıştay ve Yargıtay ve dahi Ergenekon çetesiyle içli-dışlı oluşu bunun sonucudur.
Kaldı ki, faşizan uygulamalar konusunda son derece deneyimlidirler...
Geçmişleri ortada...
40’lı yıllardaki iktidarları döneminde (uzun zaman rakipsiz olarak iktidarda kalmalarına rağmen, isimlerini yaşatacak hiçbir hizmete imza atmamış olmaları ne müthiş bir nasipsizliktir) Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye ihsan ettikleri “Milli Şef” unvanı bile İtalyan’ın meşhur faşist diktatörü (nihayet bacaklarından bir ağaca asılarak cezalandırıldı) Mussolini’nin “Duçe” unvanından aşırmadır...
O dönemin CHP önderlerinde görünen burun altı bıyıklar ise Hitler’den kopyalanmıştır.
Hatta günahı başlarına, meşhur altı okun Mussolini’nin Nasyonal Sosyalist Parti’sinin ilkelerinden (oniki ilke) çalındığını söyleyenler bile var.
O sırada parti genel sekreteri olan Recep Peker, 1932’de gittiği İtalya’da Faşist diktatör Mussolini’nin 12 oklu faşist felsefesinden esinlenerek hazırlamış...
CHP ideologlarından Falih Rıfkı Atay, komünizmle faşizmi harmanladığı 16 Şubat 1931 tarihli yazısında durumu tek cümlede şöyle özetliyor:
“Türk yığınlarının terbiyesi için Moskova’nın yığın terbiyesi metodları, devletçi Türk iktisatçılığı için de faşizmin korporasyon metodları benimsenmelidir.”
Öteki delillere yarın bakalım...
•
NOT: Nihat Erim, 1945-1950 arasında CHP milletvekili olarak TBMM’de bulundu. II. Hasan Saka Hükümeti’nde Bayındırlık Bakanlığı, Günaltay Hükümeti’nde başbakan yardımcılığı yaptı. CHP, muhalefete geçtikten sonra partinin yayın organı Ulus’un başyazarlığını üstlendi. 1961’de CHP milletvekili olarak yeniden TBMM’ye döndü. 12 Mart 1971 Muhtırası’nın ardından darbecilerin dayatması sonucu Başbakan oldu.
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idam edilmesiyle sonuçlanan “Balyoz Harekâtı” onun başbakanlığı döneminde gerçekleştiği için kendisi o dönemde “Balyozcu” lâkabıyla anıldı. Daha önceleri ise, “Gerekirse demokrasilerin üstüne şal örtmeli” sözü nedeniyle “Şalcı Nihat” olarak anılıyordu. 19 Temmuz 1980’de İstanbul Dragos’taki evinin yakınında Mahir Çayan ve arkadaşlarının intikamını almak isteyen Dev-Sol militanları tarafından öldürüldü.
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT