CHP ve Baykal
CHP şu günlerde sosyalist enternasyonalden ihraç edilebilir. Gerekçe faşist bir parti olduğu iddiası ile yapılan suç duyuruları üzerine sürdürülmekte olan inceleme..
CHP'nin cumhuriyetçiliği 1. Dünya savaşı yılları ve sonrasındaki cumhuriyetçilik rüzgarının etkisi altında şekillenmiş bir cumhuriyet. Yani model aldığı cumhuriyet Almanya, İtalya ve Sovyetler Birliği.. Bugün bu rol modellerden hiçbiri ayakta değil.
Bu boş bir iddia değil. Cumhuriyet'in 10. Yıl albümüne bakın bakalım, orada kimden alıntı yapılmış.. Yavru Kurtlar, Grizedli kara gömlekliler kimlermiş, Falih Rıfkı, Anadolu yaylalarında hangi Normandiya köylülerini arıyormuş bakın bakalım.. İtalya'da bir terbiye diktatörlüğü kuran lider kim..
Kimler kimleri “Yoldaş” diye selamlıyor..
“Führer” diye kartvizit bastıranlar kimler. “Führer” ne demek?.
Cumhuriyetlerde “Tek Adam”, “Tek Parti” olur mu, olursa ne olur? Resmi ideolojisi olan ve bunu tartışılmaz, değişmez kılan ideolojilere ne denir! Resmi ideolojisini dinleştiren, lideri fetiş haline getiren, rejimi tabu haline getiren rejimlere ne denir?
Peki CHP bunun neresinde?..
Teziç'i hatırlıyorum, Avrupa'dan esen rüzgarların etkisi ile TÜSİAD için hazırladığı Anayasa taslağında, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen yasalar ve YÖK için ne diyordu, sonra YÖK Başkanı oldu ne yaptı..
“Dün dündür, bugün bugün” zihniyeti işte böyle bir şey.
Dün sağın lideri idi bugün solun payandası..
Dün dindar, bugün laikçi..
Demirel'le Baykal arasında ne fark var?
Nasıl İlhan Kesici CHP'nin uslu bir üyesi oldu ise, Baykal'ı da yarın DYP'ye Genel Başkan Yardımcısı yapsanız sesi çıkmaz herhalde. Kesici nasıl bir gecede Kemalist laikçi bir solcu oldu ise Baykal da sağcı olur.. CHP AK Parti gibi bir merkez parti değil..
Bakmayın bugünkü hırçın tavırlarına..
CHP daha önce bu Anayasayı değiştirmek istemiyor mu idi? Peki bugün ne yapıyor?
CHP Genel Başkanı Deniz Bakal'ın dün, günün ihtiyaçlarına cevap vermediğini söyleyerek ‘değiştirilmesini’ istediği 1982 Anayasası'nı bugün ‘cumhuriyetin temellerini yansıttığı’ iddiası ile savunması, “siyasi münâfıklık” değilse nedir?
Baykal’ın dün Anayasa değişikliği konusunda söylediği sözlerle bugün söyledikleri kendi kendini yalanlıyor. Şimdi Anayasa değişikliğine karşı çıkan Deniz Baykal’ın, şu anki parti programında yeni bir Anayasa ‘toplumsal barışın ön koşulu’ olarak kabul ediliyor. Baykal, partisinin 4 Mayıs 2004 tarihinde TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada da, “Anayasa değişikliklerinin yapılması doğaldır. Bu, Anayasamızın çok ciddi şekilde demokratik bir anlayışla değiştirilmesi gerektiği çok açık bir şekilde ortadadır” diyordu. Kenan Kıran geçen gün bunu açık bir şekilde yazdı..
CHP'lilerin daha önce kendileri tarafından teklif edilen yasaları bugün AK Parti Meclis'e getirince nasıl karşı çıktıklarını da gördük.
Maksatları belli. Üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek istiyorlar.
AK Parti ne yaparsa yapsın bundan bir kriz çıkartmak için kollarını sıvıyorlar..
En son da şu travma konusuna hemen sazan gibi atladılar.. Sonunda basındaki tepkiler çığ gibi büyüyünce seslerini kıstılar.
İyi oluyor aslında. Bu tartışmalar ışığında halk bazı gerçeklerin de farkına varıyor..
Dikkat ediyorsanız CHP'nin çeteler, darbe planları konusunda söyleyecek hiçbir sözü yok.. İnsan hakları, hukuk devleti talepleri konusunda da sesleri çıkmıyor.. Kendi önerileri de yok. Yüzlerini halka da çevirmiyorlar.
Din ve dindarlar lehine bir tek çift laf etmişler mi bir bakın bakalım.. Tarih, kültür, toplumun kimliği üzerinde dişe dokunur bir işleri var mı?
Hani şu lahika AK Parti'den gelse idi CHP'liler mangalda kül bırakır mı idi. Şimdi çıt yok. Sarıkız konusunda da öyle. Dink meselesinde de.. Şemdinliyi, Ergenekon'u ağızlarına bile almıyorlar.. AK Parti ne derse tersini söylemeyi siyaset yapmak, muhalefet sanıyorlar. Hep öfkeliler.. Hep meydan okuyorlar.. Sonunda da keskin sirke küpüne zarar veriyor..
Dünyada, bölgede ne olup bittiği umurlarında değil. Ne Avrupa Birliği, ne İslâm Konferansı, hiçbir şey umurlarında değil. Laiklik, irtica, cumhuriyetin temel ilkeleri.. Başka söyledikleri bir şey var mı?
Hani temel ilke dedikleri de ne: Laiklik, Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Milliyetçilik, İnkilabçılık.
Bir de devrimler.. Harf, kıyafet, takvim, hacı-hoca, bey, efendi demek yasak! vb.
Öte yandan Hilafet mana ve mefhum olarak hükümet, cumhuriyet ve TBMM'nin şahsı manevisinde mündemiç.
Hocalar laik devlet kadrosunda memur. Zorunlu din dersi var. Devletin imam okulları (!) var. Ne biçim laiklik buuu.
Devlet Müslümanların “Hacı” olması için resmi yönetmelik yayınlıyor.
Diyanet ve dini vakıflar hükümetin tahtı tasarrufunda..
Cumhuriyetle demokrasi arasında farkı bile bilmez bunlar ya hu.. Halkçılık, demokrasi ve “cumhuriyetçilik nedir” diye sorun bakalım ne diyecekler? “Cumhur”un anlamını biliyorlar mı?
CHP ne sağcı, ne de solcudur. Nev-i şahsına münhasır, her şey ve hiçbir şey olan bir partidir.
Varolmayı haketmeyen tek parti CHP'dir.. Birtakım emekli paşalar ve emekli yargıçların bu partiye ilgisine gelince onun sebebini de siz düşünün.. Selâm ve dua ile..
Vakit gazetesi
YAZIYA YORUM KAT