1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. CHP tarihle de "helalleşecek" mi?
CHP tarihle de "helalleşecek" mi?

CHP tarihle de "helalleşecek" mi?

CHP’nin “muhafazakar açılımı” yakın tarihi de kapsıyor mu?

15 Eylül 2022 Perşembe 16:00A+A-

Abdurrahman Güner / HAKSÖZ HABER

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in sözleri üzerine başlayan tartışma artık bir klasik haline gelen “Sultan Vahdettin hain mi değil mi?” sorusu etrafında farklı bir boyuta taşındı.

Tunç Soyer’in ardından sözü alan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Soyer’e destek olurken şunları dile getiriyor:

“Laf Tunç Soyer’in olunca itiraz kolay. Ama o laf, Tunç Soyer’e ait değil ki. Altına hepimiz imza atıyoruz ki o laf, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ait. O laf, Milli Mücadele’nin niçin kaçınılmaz olduğunu anlatması açısından da hepimize Atatürk’ten vasiyettir”

Özgür Özel sözlerinin devamında “Osmanlı’da bizim, Cumhuriyet de…” demagojisi yaptıktan sonra kimin tarafında olduklarını ilan ediyor:

“İnanmayan inanmasın, savunmayan savunmasın. Numan Kurtulmuş çıkıyor, ‘Biz bunlarla 150 yıldır karşı karşıyayız’ diyor. Alalım takvimleri 150 yıl geriye. 1870’lere geliyor, 1. Meşrutiyet’e geliyor. Biz, Jön Türklerin tarafındayız. Biz, sonra savrulduğu birtakım uç noktalar bir yana, İttihat ve Terakki’nin tarafıyız. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleriyiz. Siz nesiniz orada? Siz, 30 yıl parlamentoyu kapatanlarsınız. 30 yıl, bir inat uğruna donanmayı Haliç’e bağlayıp bütün adaları ve Kıbrıs’ı kaybedenlersiniz. Siz, Damat Ferit hükümetisiniz. Siz, Vahdettin’siniz. O savunduklarınız işgal kuvvetlerine kırmızı halılar serip methiyeler düzerken bizim tarafta, Kartal İstimbotu’nun üzerinde ‘Geldikleri gibi giderler’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk var. ‘İzmir’in kurtuluşu kutlanmamalıdır’ diyen İsmail Kahraman o taraftaysa biz, hep bu tarafta kalmaya devam edeceğiz.”

Benzer bir tartışma İBB Meclisi’nde de yaşandı. CHP adına konuşan grup başkan vekili Doğan Subaşı “Kraliçe öldü, başınız sağ olsun. İngilizler çok severler İslamcıları” dedikten sonra “Vahdettin bizim için bir haindir. Siz Vahdettin’i savunmaya devam edin, biz Mustafa Kemal’i savunmaya devam edeceğiz. ” sözleriyle cümlelerini bitiriyor.

Bu ifadelere karşılık vermek için söz alan İBB Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili ve Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu ise CHP’nin helalleşme çağrısının bir takıyyeden ibaret olduğunu vurguladı. CHP'nin son dönemde "helalleşme" söyleminde bulunduğunu, ancak Osmanlı ile hesaplaştığını ifade eden Göksu şunları dile getiriyor:

Netice olarak Sultan Vahdettin üzerinden yaşanan tartışma CHP’nin ideolojik arka planını tekrardan gözler önüne serdi. Meseleyi tarih hamaseti üzerinden ele alarak cevap üretmek bir takım hususları göz ardı etse de Mustafa Kemal’in öncelikli hedeflerinden birisinin İstanbul’daki hükümet içinde etkin olmak olduğu bilinen bir gerçek.

Erik Jan Zürcher, "Modernleşen Türkiye Tarihi" kitabında Mustafa Kemal’in arkadaşları aracılığıyla İstanbul'daki siyaset içerisinde etkin olma çabalarından sonuç alamayınca birçok meslektaşı gibi Anadolu’ya geçtiğini aktarıyor:

Mütareke sonrasında İstanbul’a gelmiş ve bir süre kendini, arkadaşı Ali Fethi’nin Osmanlı Hürriyetperver Avam Fırkası’na yakın göstererek siyasette bir konum elde etmeye çalışmıştı. 1919 ilkbaharında bundan bir sonuç çıkmayacağı belli olmuş ve sonuçta artan sayıdaki meslektaşının yaptığı gibi Anadolu’ya gitmeye karar vermişti.

Osmanlı Hürriyetperver Avam Fırkası, İttihatçılar içerisindeki birçok muhalif gruptan biri olarak ana omurgaya (Enver Paşa’ya) mesafeli kişiler tarafından kurulmuş özünde İttihatçı olan siyasi bir parti. Enver Paşa ile Ali Fethi (Okyar) ve Mustafa Kemal arasındaki kişisel sorunlar herkes tarafından biliniyor. Zaten Babıali Baskını sonrasında Enver Paşa askeri lider olarak ortaya çıkınca Mustafa Kemal İttihatçıların iktidar merkezinden uzaklaşmak zorunda kılıyor.

Peki, Osmanlı Hürriyetperver Avam Fırkası nasıl bir örgütlenme içerisinde? Birçoğu milletvekili olduğu için bu parti İstanbul’daki mecliste faaliyet yürütüyor. Minber isimli gazetelerinde Mustafa Kemal’in de yazıları yayımlanıyor. O halde Ali Fethi’nin partisi içerisinde faaliyet yürüterek “İstanbul siyasetinde konum elde etmeye çalışan” Mustafa Kemal de bugün CHP’liler açısından “hain” olarak mı görülüyor?

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in hedef gösterdiği Damat Ferit hükümeti ise bizzat Mustafa Kemal’i 3. Ordu Müfettişliğine tayin ederek Erik Jan Zürcher’in ifadesiyle “çok geniş yetkilerle donatılmış olarak ve kendisine eşlik eden 18 kişilik bir karargah heyetiyle” Anadolu’ya yolluyor. Mustafa Kemal, arkadaşı olan ve çoktan Anadolu’ya geçmiş bulunan Ali Fuat Paşa’nın (Cebesoy) akrabası Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Bey tarafından bu göreve tavsiye ediliyor. Damat Ferit hükümetini savunmak bize düşmez ancak bugün CHP’lilerin içine düştüğü tenakuzu görmek gerekiyor.

Tarihi ideolojik gözlüklerle okuyunca herkes istediği yere çekiştiriyor. "Hainlik" ithamı ise siyasetin diline dolanmış durumda... İngilizlerle ilişkiler üzerinden "hain" aranacaksa ideolojik olarak batılılaşmayı savunan kesimlerin önce kendilerine bakmaları gerekiyor!


Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye'nin Tarihi, İletişim Yayınları, sf. 214-215

HABERE YORUM KAT

11 Yorum