
CHP hiçbir zaman Suriyeli veya sığınmacı düşmanı olmamış!
Yasin Aktay, CHP'nin yıllarca Suriyeli sığınmacıları ırkçı siyasetlerine malzeme olarak kullanıp faşizan kampanyalar yürütmesine rağmen, yeni Suriye yönetimi kurulmasından sonra değiştirdiği söylemlerindeki ikiyüzlülüğü aktarıyor.
Yasin Aktay/Yeni Şafak
CHP hiç Suriyeli-sığınmacı karşıtı olmadı ki!
Suriye’de kendi halkını kendine düşman olarak gören, kendi halkının değerlerine, inançlarına ve beklentilerine rağmen kurulmuş olan Baas rejiminin 61 yıllık zulüm ve istibdadı 8 Aralık itibariyle sona erdikten sonra Suriye’de halkta inanılmaz bir rahatlama, bir güven ve istikrar beklentisi ortaya çıkmış oldu. Suriye’ye yaptığım ziyarette de, Türkiye’deki çok sayıda Suriyeliyle yaptığım görüşmelerde de bu beklentinin ve olumlamanın toplumun çok geniş kesimlerine yayılmış olduğu rahatlıkla görülüyor.
Suriyeliler yeni yönetimin kendi yönetimleri olduğuna fazlasıyla inanmış durumdalar. Suriye’de şu ana kadar herhangi bir kesimi toplumda dışlamaya yönelik ima yoluyla bile olsa ne bir açıklama ne de bir siyasi uygulamanın izine rastlandı. O kadar ki, eski rejimin kendine sosyolojik dayanak olarak kullandığı Nusayri kesimine karşı bile topyekûn bir dışlama niyeti ve iradesi asla yok.
Suriye’de sadece uyuşturucu tezgâhlarına karşı yeni rejimin verdiği mücadele bile Suriye’yi gelecek vadeden bir ülke haline getiriyor. Esasen Suriye son derece güçlü tarihi, kültürel, jeopolitik ve beşerî sermaye boyutuyla çok büyük bir gelişme potansiyeline sahip. Diyebiliriz ki 100 yıldır bu ülke baskı altında tutulmuş olmasa buradan dünyaya her alanda öncülük yapacak çok güçlü bir model çıkabilirdi. Gerçi bu durum birçok İslam ülkesi için de söz konusu ama Suriye için çok daha fazla geçerli bir durum. O yüzden halkı özgürleşmiş bir Suriye çok büyük gelecek vadediyor. Hele bu özgür halk, 61 yıl boyunca insanlık tarihinin görebileceği en vahşi bir istibdada karşı direnerek özgürlüğüne kavuşmuşken. Hele bir de bu halkın önemli bir kısmı bu direniş esnasında muhacir olarak dünyanın her tarafına yayılmış, oraların ufkunu, tecrübelerini, kültürlerini, cesaret ve girişimciliğini edinip kendi ülkesini yeniden inşa etmeye katılmaya geliyorsa.
Şimdi Türkiye’deki veya dünyanın her yanına dağılmış Suriyelilerin büyük çoğunluğu ülkelerine dönmek için gün ve fırsat kollamaya başlamış durumda. Hepsinde de sadece artık kendilerini çok daraltan sığınmacılık konumundan kurtulmayı düşünmüyorlar, aynı zamanda kendi ülkelerine yapacakları katkının aşkı ve heyecanını taşıyorlar. Görüştüğümüz Suriyelilerin hepsi bu ülkede edindikleri tecrübeleri, kurdukları düzenlerini Suriye’nin yeniden inşasına hizmet etmek üzere taşımayı düşünüyorlar. Almanya’daki, Avrupa’daki Suriyeliler için de aynı durum söz konusu. Suriye’de beraber inşa edilecek bir gelecek için çok açık bir alan var ve bu yeni bir toplumun, yeni bir ülkenin hatta medeniyetin doğuşu için çok büyük bir umut vaat ediyor.
Ancak onların eve dönüş ihtimali ortaya çıktıkça bilhassa Avrupa ülkelerinde Suriyelilerin ekonomide, toplumda oynamakta olduğu roller ve ayrılmaları halinde bunun yaratacağı boşluklar üzerinde durulmaya başladı. Almanya çok sayıda tabip ve birçok sektörde önemli işlerde çalışan birçok Suriyeli göçmen almıştı. Bunların evlerine dönmeleri halinde ortaya çıkacak sorunlar azımsanacak gibi değil. Aynı şey Türkiye için de söz konusu değil mi? Birçok işveren, özellikle tekstil, sanayi ve tarım alanında Suriyelilerin dönmesi halinde ortaya çıkacak büyük boşluğun birçok sektöre büyük bir darbe vuracağı endişesini dile getirmeye başladı bile.
Suriye karşıtlığından siyasal rant uman çevrelerin bugünlerde zeminleri tamamen kaybolmuş durumda. Suriye Devrimi onların bütün geçim kaynaklarını kurutmuş durumda. Suriyelilerin varlığı demek ki bu ırkçı fırsatçılar için büyük bir fırsat sağlıyormuş. O kadar ki bunlardan bazılarının şimdi ortaya çıkıp “biz zaten hiçbir zaman Suriyeli karşıtı olmadık” diyerek yeni duruma uygun yeni tezgâhlar açmaları bizi hiç şaşırtmamalı. Tıpkı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in deprem bölgesini ziyaretinde söylediklerine şaşırmamamız gerektiği gibi. “Biz CHP olarak hiçbir zaman sığınmacı düşmanı olmadık” demiş Özel. İnsan hafızasının nisyan ile malul olduğuna ne kadar da güveniyor. Daha önce selefi de “biz hiçbir zaman başörtüsüne karşı olmadık” diyerek benzer bir şaka yapmıştı.
CHP’nin daha toplumda ne ufak bir Suriyeli rahatsızlığı yokken, insanların aklına karpuz kabuğu sokar gibi bu konuyu tam bir faşizan ırkçılıkla kaşıdığını unutmamızı bekliyor. Seçim kampanyalarında Suriyelileri “davulla zurnayla gönderme” fikrinin davul ve zurna sesleri hâlâ kulağımızda. Bilboardlarda heceleye heceleye “Suriyeliler gidecek!” diyerek yürüttükleri kampanyalara karşılık şimdi hiçbir zaman Suriyeli karşıtı olmadık demelerini hayra mı yormak lazım? Ya Bolu ve Afyon belediyelerinin Nazileri aratmayan hukuksuz ayırımcılıkları?
Devamla demiş ki Özel: “…ama sığınmacı yaratan politikaların ve politikacıların karşısında olduk.” Yani ola ki bu faşizan tavırlarını unutmayacak olanlara sığınmacı üreten politikaları mazeret gösterecek. İyi de o politikaları kim üretti? Türkiye mi üretti? Türkiye mi üzerlerine bombalar yağdırıp yığdı milyonlarca insanı kendi sınırına?
Bu tabii katilliği, mücrimliği gün yüzüne çıkmış Esed’i savunmaya yüzü tutmayanların sarıldığı başka bir terane. Türkiye sığınmacı üretecek politikayı neden takip etsin? Bundan nasıl bir fayda ummuş olabilir? Sığınmacı üreten politikalar demek kendi halkını bombalayarak veya hapishanedeki işkencelerde öldürerek 1-2 milyonunu katleden ve 12 milyon insanını tehcir eden Esed’in hiçbir günahı yoktu demekten başka bir anlama gelmiyor. Onun politikaları sığınmacı üretmiyordu ama onun bombalarından kurtulmak üzere kaçan “insan”lara kapılarını açmak “sığınmacı üreten politikalar” oluyordu.
Özel orada da durmamış, bir de “Suriye’de hem Kürtleri hem Arapları hem Türkmenleri hem de gayrimüslimleri temsil edecek kapsayıcı bir geçiş hükümetine, sonra anayasa çalışmalarına, serbest seçimlere ve istikrara ihtiyaç vardır. Bu sağlanmaksızın geçirilen her gün Hatay’daki Arap, Alevi yurttaşlarımızın oradaki akrabalarının canları tehlikededir ve endişededirler” buyurmuş.
İnsan biraz utanır bunu söylerken. Suriye’deki zulmün Alevi’si Sünni’si olmadığını yıllarca söyledik. Bugünkü devrimin de Alevi-Sünni diye hiç kimseyi ayırt ettiği yok, ama şimdiye kadar CHP’nin temsil ettiği “Suriyeli karşıtlığı” tam da katledilen ve tehcir edilen onca insana sahip çıkmaya karşı sergilenen bir mezhepçilikten başka bir şeyi göstermiyor.
HABERE YORUM KAT
Ülkemize sığınan muhacirler müslüman kimlikli SURİYE ' Lİ olunca İSTEMEZÜK, diğer yandan ülkemize sığınan beyaz tenli sarı saçlı yeşil gözlü UKRAYNA lı.olunca BAŞ GÖZ ÜSTÜNE der CHP liler ..
Yanıtla (0) (0)Kinleri nefretleri müslümanlara, yoksa gayri müslimlere sonuna kadar müsamaha / olabilğince tolerans gösterir skolastik kafalı CHP li taife ..
Amaaaan artık CHP vs...o işler bitti... Suriye'deki gelişmeler CHP'nin sonunu getirdi.bu kadar..hatta dünyada son derece önemli bir vâkıadır
Yanıtla (0) (0)CHP'nin tek derdi Suriyeli veya sığınmacı olmaları değil, "müslüman" kimliğe sahip kimselerin sığınmacı olmasıdır. Nüfusta İngiliz veya Avrupa vatandaşı olup sığınmacı olarak gelindiğinde CHP için sorun teşkil etmez. Biz CHPnin geçmişini de biliriz
Yanıtla (0) (0)