Hükümeti, Suriye krizi konusunda yüzbinlerce kişiyi varil bombası ve işkencelerle öldürmüş Esed’le anlaşmaya çağıran CHP, Libya’da ise darbeci Hafter’in yanında saf tuttu. Partinin grup başkanvekili Engin Altay, Türkiye’ye ardı ardına tehditler savuran darbeci Halife Hafter’i övdü.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınan meşrû Trablus hükümetini ABD’nin karalama kampanyasına uygun tarzda ‘cihatçı’ olarak tanımlayan Altay, General Hafter’in Tobruk yönetimini ise ‘seküler’ olarak niteledi. Altay’ın ‘cihatçı’ dediği Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Türkiye ile Doğu Akdeniz’de dengeleri değiştiren anlaşmaya imza atmış, ‘seküler’ Hafter ise kendisine bağlı amirale “Türk gemilerini batırın” talimatı vermişti. Meclis’teki basın toplantısında Altay şunları söyledi: “Trablus yönetimi cihatçı eğilimli bir yönetim. Tobruk yönetimi daha makul, seküler bir yönetim. AK Parti tercihini yaparken, Türkiye’nin hak ve menfaatlerine göre değil, AK Parti’nin ve Tayyip Erdoğan’ın ideolojik menfaatlerine ve yaklaşımlarına göre değerlendirme yapıyor.” 

CHP, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını koruma konusunda çok önemli görülen anlaşmaya da ‘hayır’ dedi. Libya ile imzalanmış ‘Güvenlik ve Askeri şbirliği Mutabakat Muhtırası’na CHP, İYİ Parti ve HDP ile birlikte ‘hayır’ yönünde oy kullandı.

Askerin UMH’ye askeri eğitim ve destek vermesinin yolunu açan bu anlaşmaya ABD, Rusya, Avrupa Birliği, Mısır, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve BAE de karşı çıkıyordu. Suriye için ‘Ortadoğu bataklığı’ kavramını sıkça kullanan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Libya’ya verdiği desteği de şu sözlerle eleştirdi: “Ne işimiz var Libya’da? Suriye batağında ne işimiz vardı? Siyasi iktidarın Suriye batağında yaşananlardan ders alması lazım.” CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz de mutabakatı eleştirmiş, Türkiye’nin Libya’daki taraflar arasında ‘gerilim unsuru olmaya devam etmesi halinde’ o bölgeye barış ve istikrar gelmeyeceğini savunmuştu.