Cezayir'in Bağımsızlık Mücadelesinin 64. Yılı ve Malik Bin Nebi'nin Tanıklığı
Cezayir'in 132 yıllık Fransız sömürgesini sonlandırarak bağımsızlık mücadelesine başlamasının üzerinden 64 yıl geçti.
Cezayir, Fransa'nın 1830'larda başlayan sömürgeci işgaline karşı, 1 Kasım 1954'te bağımsızlık mücadelesine başladı. Fransa'nın kanlı yıldırma çabalarına karşı koyan Cezayir, sekiz yıl süren ve 1,5 milyon kişinin canına mal olan çetin mücadelesi sonucu bağımsızlığını kazandı.
Fransa, yüzyıllar süren Osmanlı yönetimindeki Cezayir'i, 1830 yılında işgal etti. Kuzey Afrika'daki diğer sömürgelerin aksine Cezayir'i topraklarına katan Paris, bir milyona yakın yerleşimci göndererek kalıcılığını pekiştirdi.
İki dünya savaşı ve diğer askeri operasyonlarında, daha fazla özerklik vaadiyle Fransa'nın "deniz aşırı topraklarda silah altına aldığı Cezayirliler ülkelerine döndüklerinde, ikinci sınıf vatandaş olarak muamele görmeye" devam etti. Cezayirlilerin eşit şartlarda siyasi temsil çabaları da kanlı biçimde bastırıldı.
Bağımsızlık fitili ateşleniyor
Cezayir'in bağımsızlık oluşumu Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKC), 1 Kasım 1954'te Fransızlara karşı bağımsızlık mücadelesini yayımladığı bağımsızlık bildirgesi ve sömürgecilere karşı ayaklanma çağrısıyla başlattı. Fransa ise bu çağrıya daha fazla asker yığarak karşılık verdi.
UKC, 1956-57 yılları boyunca, Fransa'nın sömürgeci askeri hedefleri, ordu devriyelerini, polis karakollarını, iletişim ve ulaşım hatlarını hedef alan birçok eylem gerçekleştirdi.
UKC, Mısır'ın başkenti Kahire'den, tüm Cezayirlilere, "bağımsız, demokratik, egemen ve Müslüman Cezayir devletinin kurulması için Fransızlara karşı ayaklanma" çağrısı yaptı.
Dördüncü cumhuriyet sona erdi
Fransızların, titizlikle topraklarına entegre ettiği Cezayir'i kaybetmek, Paris'in ve Cezayir'de ikamet eden bir milyonun üzerindeki Fransız yerleşimci diğer adıyla "kara ayak" tarafından tahayyül edebilecek bir durum değildi. Dolayısıyla Fransa ordusuyla, UKC'nin eylemlerine şiddet ve baskıyı artırarak karşılık verdi.
Paris yönetimin Cezayir'de başvurduğu şiddet, yıldırma ve işkence yöntemleri yerel düzeyde Cezayirlilerin UKC arkasında saflarını sıklaştırdı ve Cezayir'in bağımsızlık mücadelesine uluslararası desteği beraberinde getirdi.
Cezayir savaşı, Fransa'da yönetimi yorgun düşürdü, Paris'te 1958 yılında hükümet devrildi ve Fransa'nın Dördüncü Cumhuriyeti sona erdi. Beşinci Cumhuriyet'in başına Mayıs 1958'te Fransa'nın II. Dünya Savaşı lideri General Charles De Gaulle geçti.
De Gaulle'e darbe girişimi
Fransa ve Cezayir tarafından memnuniyetle karşılanan De Gaulle'ün, Ocak 1960'da UKC ile müzakerelerini başlattığı haberi Afrika'daki Fransız yerleşimcilerin tepkisine yol açtı. Fransız ordusu içinden bir grubun Nisan 1961'de General De Gaulle'e karşı darbe girişimi başarısız kaldı.
Fransa ve UKC sekiz yıllık savaşın ardından Mart 1962'de Evian Barış Anlaşması'nı imzaladı. Ancak, Fransız ordusu destekli yerleşimci "kara ayak" örgütleri, Cezayir'deki sivillere karşı saldırılarını kesmedi.
1,5 milyon cana mal olan bağımsızlık
Cezayir, sekiz yıllık mücadelesinin ardından, Temmuz 1962'de gerçekleştirilen referandumda yüzde 99,72 "evet" ile bağımsızlığına kavuştu. Ülkede sekiz yıl boyunca süren insanlık dışı savaşta, yaklaşık 1,5 milyon Cezayirli hayatını kaybederken, milyonlarca insan yerinden oldu.
Gerek Fransa'da gerekse uluslararası camiada, sanat, sinema ve edebiyat dünyası Fransa'nın Cezayir'deki kara lekesini kabul etti.
Dünyaca ünlü Fransız sanatçılar, satırlarına, tablolarına, filmlerine ve beyaz perdeye bu lekeyi yansıtarak geçmişle yüzleşmeye çalıştı ancak Fransa hala Cezayir'de soykırıma varan kanlı suçlarını kabul etmiyor. Fransa, 8 yıllık kanlı bir mücadelenin ardından, Kuzey Afrika'dan çirkin bir leke ile çekildi.
Beyaz perde ve edebiyat dünyasının da gözünden kaçmayan bu mücadele, hem Fransa hem de Cezayir tarihinde kapanmayacak yaralara yol açarak iki ülkeyi de derinden etkiledi.
Cezayir'in İşgal ve Bağımsızlık Mücadelesini Malik Bin Nebi'den Okumak
Cezayir, dönemin İslam coğrafyasının diğer birçok bölgesinde olduğu gibi işgal öncesi ve sonrasında müslüman halkların ve onları İslami değerlere göre yeniden inşa etmeye gayret eden İslami hareketlerin de çok güzel mücadelelerine sahne oldu. Bu süreçlerde İslami duyarlılık ve uyanışı besleyen ve kendilerinden sonraki kuşaklarda da iz bırakan önemli şahsiyetler yetiştirdi. Cezayir bağlamında bu öncü şahsiyetlerden biri de şüphesiz Malik Bin Nebi'dir. Sömürge düzeninin varlığı kadar sömürgeleşmeye elverişlilik oluşturan psikolojinin kendisinin temel sorun olduğunu belirten ve müslümanların çöküşünün en temelde "imanın ferdileşmesi"nden kaynaklandığı fikrini savunan Malik Bin Nebi Cezayir'in hem sömürge, hem bağımsızlık, hem de sonrası döneminin şahidi olan öncü bir şahsiyettir. Onun kısa süre önce Ekin Yayınları arasından çıkan "Çağa Tanıklığım" ve "İslam Davası" isimli kitapları bu bağlamda sömürge dönemi ve bağımsızlık sonrası Cezayir'ini anlamak için önemli kaynaklardır.
Kaynak: AA, Haksöz-Haber
HABERE YORUM KAT