Cezayir’deki Seçimler Nasıl Yorumlanmalı?
Geçtiğimiz günlerde Cezayir’de gerçekleştirilen ve katılım oranının yüzde 38,25’te kaldığı belirtilen genel seçimleri cuntaya yakın partilerin kazandığı görüldü. Ahmet Varol, Cezayir’deki seçimleri yorumluyor.
Cezayir’de Kazanan Yine Sessiz Çoğunluk
Ahmet Varol / Yeni Akit
Cezayir’de 4 Mayıs 2017 Perşembe günü genel seçimler gerçekleştirildi. Cezayir İç İşleri Bakanı Nuruddin Bedevi dün yani 5 Mayıs Cuma günü öğle vakti bir basın toplantısı düzenleyerek seçim sonuçlarını açıkladı. Bakanın verdiği bilgilere göre oy kullanma oranı %38,25 olarak gerçekleşti. 23 milyondan fazla kayıtlı seçmenden 8 milyon küsûr seçmen oy kullandı. 15 milyona yakın seçmen ise oy kullanmamayı tercih etti.
Verilen bilgilere göre seçimlerden birinci çıkan parti cuntanın partisi olarak bildiğimiz Ulusal Kurtuluş Cephesi Partisi oldu. Bu parti parlamentodaki 462 sandalyeden 164 sandalyeyi kazandı. İkinci sırada gelen ise parlamentoda 97 sandalye kazanan ve yine mevcut sistemin destekçilerinden Ulusal Demokratik Birlik oldu. İslâmî görüşü savunan Toplumsal Barış Hareketi 33 sandalye alarak üçüncü sırada yer aldı.
Bu sonuçlara göre cuntanın hükmünü sürdürdüğü mevcut yapıya destek veren iki siyasi hareket parlamentoda çoğunluğu elde etmiş oldu. Bunlar cuntanın merkez partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi ile yine mevcut sistemin destekçisi Ulusal Demokratik Birlik. Bu ikisinin aldığı toplam sandalye sayısı 261’i bulduğundan aralarında anlaşma sağlamaları durumunda bir koalisyon hükümeti kurmaları mümkün olabiliyor. Ayrıca sistem destekçisi diğer bazı partilerin de daha az sayıda sandalyeyle parlamentoda yer alacakları ve onların da söz konusu iki siyasi harekete birtakım yasaların çıkarılmasında yardımcı olmalarının mümkün olabileceği yorumcular tarafından dile getiriliyor.
Görünüşte seçimleri cuntanın partileri kazandı ki bu tahmin edilen, beklenen bir sonuçtu. Çünkü Cezayir seçimlerinin güven verici olmayacağını cuntayla bağlantılı olmayan yorumcuların hepsi dile getiriyordu. Gerçekte ise seçimleri kazanan yine sessiz çoğunluk olmuştur.
21 ve 22 Nisan tarihlerinde yayınlanan yazılarımızda da dile getirdiğimiz üzere Cezayir’de bazı partiler seçimleri boykot etti. Bunun sebebi dürüstlüğü üzerindeki tereddütleri ve sistemin seçimleri sadece kendisinin iş başına geçirmek istediği kadroya halk desteğinin olduğunu göstermek amacıyla seçim yoluna başvurduğunu düşünmeleriydi. Bunun yanı sıra birçok siyasi parti de seçime katılmayı tercih etti ki bunların içinde İslâmî görüşü savunanlar da vardı.
Fakat oy kullanma oranı konusunda verilen bilgiler seçime iştirakin yine çok düşük kaldığını ve tahmin edildiği şekilde seçimleri asıl kazanan kesimin, tercihlerinin parlamentoya yansımayacağını düşündükleri için herhangi bir tercih yapmayan kalabalık olduğunu gösterdi.
Seçimlerin dürüstlüğü konusundaki şüpheler ve rejimin organlarının oy kullanma oranlarını yüksek çıkarmak için yerine göre mükerrer oy kullanılmasına da fırsat tanıdığı konusundaki değerlendirmeler de göz önünde bulundurulursa gerçek oy kullanma oranının verilen rakamın da altında olduğu tahmin edilebilir.
Yapılan onca teşvike, cuma namazlarında okunan hutbelerde bile oy kullanmanın ulusal bir görev olduğunun hatırlatılmasına ve mükerrer oy ihtimallerine rağmen oy kullanma oranının yüzde 38 civarında kalması boykot oranının bayağı yüksek olduğunu gösterir. Bu itibarla seçimlerden çıkan sonuçlar Cezayir halkının en azından yüzde altmış ikiye varan kısmının tercihini yansıtmamaktadır. Daha doğrusu yüzde altmış ikilik kesim bu seçimlere güvenmediğini dolayısıyla önüne konulanlar arasında herhangi bir tercih yapmadığını ortaya koymuştur.
Seçimleri boykot eden seçmenlerin tümünün seçimleri boykot eden partilerin destekçileri olduğunu da söylemek mümkün değildir. Belki oy kullanmayanların arasında seçimlere katılan partilerin destekçileri de vardır. Onların oy kullanmamalarının sebebi seçimlere güvenmemeleri ve tercihlerinin siyasi mekanizmaya yansımayacağı konusundaki ciddi şüpheleridir.
HABERE YORUM KAT