'Cezaevlerinde Kardeşlerimiz Var'
Kenan Alpay yazısında, 28 Şubat "post modern" darbesinin hâlen devam eden zulmü olan "müslüman mahkûmlar" meselesi hakkında "cezaevlerinde en ağır mahkûmiyetlere çarptırılmış kardeşlerimizle ilgili kapsamlı bir çalışma başlatılmalı değil mi?" diyor.
Kenan Alpay, "müslüman mahkûmlar" meselesi hakkında değerlendirmelerde bulunuyor:
28 Şubat ne zaman başladı ve ne zaman bitti? Ne kadar insanı mağdur etti ve hala mağdur etmeye devam ediyor? Siyasi, iktisadi, kültürel, diplomatik, ahlaki maliyeti nedir? Davul zurnayla ilan ettikleri, halay çekerek göbek atarak işlettikleri 28 Şubat sürecinin arkasında kim duruyor, kim sahipleniyor bugün? Anasını, babasını, amcasını, dayısını, ebesini bulabilene aşk olsun. Affedersiniz ama 28 Şubat post modern darbesi tam bir ‘piç’ gibi ortada kalakaldı.
Dün neden öylesine sıradan bir gün gibiydi? Devlet ve iktidar sınıfları için laiklik-irtica, Atatürkçülük gibi hayati meselelerde en önemli sıçrama noktalarından biri olan 28 Şubat sürecine dair takvim yaprağından herhangi biri muamelesi yapıldı resmen. Hatırlanmaması, asla gündeme getirilmemesi, mümkün olduğunca hızlı ve kökten unutulması gereken bir uğursuz olay muamelesi yapılması için sanki ortak karar alınmış.
Kurutulmuş Güller Gibi Unutuldu
Ne Olympos dağında oturan tanrılar havasındaki generallerden ne de tanrılarına hizmet aşkıyla tutuşan yüksek yargı mensuplarından bir meydan okuma, tehdit veya kararlılık mesajı aldık. Ne ilerleme ve aydınlanmanın elçileri akademiden ne de devlet adına toplumu hizaya çekmenin, adam etmenin vasıtası medyadan sert bir mesaj alabildik. Ne askeri cuntanın kucağına oturup devrimci kadrolar yetiştirme heyecanıyla yanıp tutuşan sol-sosyalist örgütler ümit dolu söylemler yükseltebildi ne de TÜSİAD etrafında örgütlenen sermaye sınıfları eski rantiye düzenlerine kavuşabildi.
(...)