Cezaevindeki disiplin subayı!
Güler misiniz, ağlar mısınız? Birinci olay: Resmi Gazete’de yayınlanan karara göre, İstanbul’daki bir “suç örgütü operasyonu” soruşturması kapsamında tutuklanan Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcısı Hava Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, Disiplin Mahkemesi Disiplin Subaylığı’na atanmış!
Adamın kendisi disiplinsiz. Disiplinsiz ki, tutuklanmış.
Adamı Disiplin Subayı yapıyoruz!
Güler misiniz, ağlar mısınız?
Yoksa “Burası Türkiye” der, geçer misiniz?
İkinci olay: Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’e soruyorlar: “İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in örgüt soruşturması kapsamında dinlendiği söyleniyor.Ne dersiniz?”
Yargıtay Başkanı cevap veriyor: “Devam eden davalarla ilgili bir şey söyleyemeyeceğim.”
Bir dakika sonra, Yargıtay Başkanı’na bir soru daha soruluyor: “Yargıtay’ın telefonları dinlenmiş. Ne diyorsunuz?”
Bu sefer başkanın cevabı farklı: “Konuyu araştırıyoruz.. Bilgileri istedik. Bilgiler geldikten sonra gereğini yapacağız.”
İstanbul Başsavcısı hakkındaki dinleme; devam eden bir soruşturma ile ilgili de, Yargıtay’da yapıldığı ileri sürülen dinleme, devam etmeyen bir soruşturma ile mi ilgili?
O da soruşturma, bu da soruşturma. Birisi hakkında “konuşmak doğru değil” diyorsunuz da, diğeri hakkında niye konuşuyorsunuz?
Devam ediyor Başkan: “Yargıtay ile ilgili bir dinleme varsa, biz onun takipçisi olacağız. Yargıtay’ın telefonlarının dinlenebilmesi için; Birinci Başkanlık Kurulu'nun izni olması lazım, karar olması lazım. Onun dışında, Yargıtay’ın telefonlarının dinlenmesi mümkün değil!.”
Mümkün değil ise, soruşturma bittikten sonra, dava açılır.O dava içinde, o dinleme kayıtları delil olarak değerlendirilmez.Değerlendirilirse, zaten karar Yargıtay’a gelir.O zaman da kararı bozarsınız..
Değil mi sayın Başkan?
Hukuk devletinde olması gereken bu.. Yoksa sizin, şimdiden görüş açıklamaya, “Şunun yetkisinde, bunun yetkisinde değil” diyerek İhsas-ı Rey’de bulunmaya ne hakkınız var?
Hakkınız yok da..
Burası Türkiye.. Her şey mümkün burada..
Aynı olaya bir de şöyle bakalım.. Başkan diyor ki, Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu, dinleme ile ilgili karar vermesi lazım..
İyi de; dinlenecek olan, zaten 1. Başkanlık Kurulu dahil, tüm Yargıtay’ın santral telefonu ise, bu nasıl olacak? İnsan kendi kendisinin telefonunun dinlenmesine karar verir mi?Verirse, bunun gizliliği kalır mı? Dinlemedeki amaç gerçekleşir mi?
Şimdi gelin de garipsemeyin, sayın Başkan’ın bu açıklamasını..
Üçüncü olay: Yargıtay Savcısı Ö.Faruk Eminağaoğlu ile Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, YARSAV üyeleri..
Hatta birisi, YARSAV’ın başkanı..
İkisi de, birbirlerine paralel görüşlerle kamuoyunun gündemindeler. İkisi de, siyasi iktidara karşı.. İkisi de, Ergenekon davasında sanıklar lehine görüşler serdedenlerden.
Eminağaoğlu için hazırlanan iddianame, şimdi Osman Kaçmaz başkanlığındaki mahkeme tarafından incelenecek. (Önceden nasıl bilmişler de, köşe başını tutmuşlar, görüyor musunuz?)
İyi de; Kaçmaz’ın kendisi de, şu an iki ihraç cezası talebi ile hem disiplin, hem de ceza davası tehdidi altında.
Olsun.. Burası Türkiye.. Burada bu işler gayet normal..
Kendisi sanık olan hakime, “Git aklan gel” demeyiz de, yargılama yetkisini devam ettiririz. Kısacası sanığa; başka sanığı yargılatırız..
Dördüncü olay: HSYK’nın Başkanı, Adalet Bakanı..
HSYK; toplantılarını Adalet Bakanı’nın daveti ile yapar.. Başkan olmadığında, Başkanvekilinin daveti söz konusu olur. Onda da müsteşarın toplantıda bulunması zorunludur.
Ama dün, ajanslara bir haber düştü: “HSYK’nın seçilmiş üyelerinin toplantısında ...” diye başlıyordu haber..
Bir yaşımıza daha girdik..
“HSYK’nın seçilmiş üyeleri” diye ayrı bir kurul mu var?
Yok tabii..
Bizi güldürecekler ya.. Türkiye’yi gülünç duruma düşürecekler ya.. Onun için, böyle kanundışı uyduruk icatlarda bulunuyorlar..
Dün akşama doğru Adalet Bakanlığı açıklama yaptı: “Dinlendiği ileri sürülen telefon, Yargıtay’ın değil, Savcı Faruk Eminağaoğlu’na tahsisli telefon”
Bunu Adalet Bakanlığı biliyor da, spekülasyona sebebiyet veren Yargıtay Başkanı ve diğer yüksek hakimler bilmiyor mu?
Biliyorlar, biliyorlar da, bizi güldürecekler, Türkiye’nin hukuk devleti notunu düşürecekler ya.. Onun için bu tartışmalar.
Tiyatroya falan gidemiyoruz. Bari bu komik olayları anlatıp, hep birlikte gülelim..
Gülelim, ağlanacak halimize!..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT