Cezaevinde İntihar mı İnfaz mı?
Giresun Kapalı Cezaevi'nde tek kişilik hücreye konulan ve "ayakkabı bağı ile intihar ettiği" iddia edilen hükümlü Hasan Yavuz'un ailesi, çocuklarını intihar etmediğini, öldürüldüğünü ileri sürüyor.
Ön otopsi tutanağının yetkililer tarafından gizlenmesi ve Yavuz'un boğazındaki kalın ip izleri ise ailenin iddialarını güçlendiriyor.
Gündemden düşmeyen Türkiye cezaevlerindeki "intihar etti" edilen vakalara her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor. Giresun E Tipi Cezaevi'nde adli bir suçtan dolayı 8 yıldır hükümlü tutulan ve üç gün önce bilinmeyen bir sebepten dolayı tek kişilik hücreye konulan ve "ayakkabı bağı ile intihar ettiği" iddia edilen Hasan Yavuz'un (31) ölüm tutanağı aileye verilmezken, Adli Tıp Kurumu'nun sonuçlarının ise bir ay sonra çıkacağı belirtildi. Yavuz'un ailesi intihar ettiğine inanmazken, Yavuz'un boğazındaki kalın ip izleri ise, olayın intihar değil de infaz olduğuna işaret ediyor.
'Oğlum intihar etmedi öldürüldü'
Konuşmakta zorlana Anne Münüre Yavuz, oğlunun intihar ettiğine inanmadığını, geçen hafta telefonla görüştüğünde, oğlunun eşofman takımı ve para istediğini dile getirdi. Oğlunun kendisine "Beni tehdit ediyorlar buradan ölüm çıkacak bir şeyler yapın" dediğini söyleyen Yavuz, "Oğlumun başka cezaevine götürülmesi için Adalet Bakanlığı'na dilekçe yazdık. Oğlum 8 yıl içinde sürekli farklı cezaevine sürgün edildi" dedi. "Oğlu intihar etmedi öldürüldü" diyen Yavuz, "Bir insan kendini nasıl ayakkabı bağı ile intihar eder. Kim bu yalana inanır. Muhakkak birileri tutmuş, diğerleri de boğmuştur. Hiç kimse kendi kendini elleriyle boğamaz" dedi.
'Bundan daha büyük bir acı var mıdır?'
Oğlunun neden hücreye koyduklarını bilmediğini dile getiren Yavuz, "Benim oğlum hiçbir şey yapılmamışken neden onu hücreye attılar. Oğlumun öldü haberini de ciddiyetsiz ve bir şekilde arayarak söylediler. Bizimle alaylar ediyorlar" diye konuştu. Oğlunun sürekli sürgün edildiğini hatırlan Yavuz, "Bizim maddi durumumuz iyi olmadığı için sık sık görüşe gidemiyorduk. Kaç kez dilekçe yazmama rağmen oğlumu yakınıma getirmediler" diye belirtti. Oğlu Yavuz'un gardiyanların sürekli tutuklulara şiddet uyguladığını aktardığını söyleyen Yavuz, "İçimiz yanıyor. Sağ salim cezaevine giren oğlumun cesedini alıyorum. Bundan daha büyük bir acı var mıdır" diyerek, feryat etti.
'İntihar etmek için ayakkabı bağıcını nerden buldu'
Oğlunun cenazesini almak için cezaevine gittiğini ve cezaevi müdürüne oğlunun ölümüyle ilgili bilgi vermediğini söyleyen baba Abdulvahip Yavuz ise, "Oğlumun kendi isteğiyle hücreye girmek istediğini söylüyorlar. Kim ister tecrit içinde tecrit yaşamayı" diye sordu. Oğlunun öldürüldüğünü söyleyen Yavuz, sözlerini şöyle sürdü: "Oğlum intihar etmek için ayakkabı bağıcını nerden buldu, kim verdi? Ben cezaevine görüşe bile gittiğim zaman 10 kere aramadan geçiriliyorum. Bağcıklı ayakkabıyı cezaevi kabul etmiyor, nasıl geldi buraya? Birde ayakkabı bağcığıyla kendini nasıl asabilir" dedi. Koğuş arkadaşlarıyla görüşmek istediğinin kabul edilmediğini dile getiren Yavuz, "Oğlunun ölümüyle ilgili otopsi raporunu bekliyoruz. Oğlumun intihar ettiğini düşünmüyorum. Salı günü kendi çocuğumla görüştüm. Morali gayet iyiydi" diye konuştu.
Hani analar ağlamayacaktı?
Hasan Yavuz'un halası Sevin Ökmen ise, devletin uzun süredir ailelerinin üzerinde baskı kurduğunu, tehdit ederek sindirmeye çalıştığını dile getirdi. 1990 yılında devletin işkencesiyle Mehmet isim kardeşinin öldürüldüğü dile getiren Ökmen, "Devletin baskısı üzerimizden hiç bitmedi. Amcamın oğlu Gaffur Yavuz'da Uşak cezaevinde şişlenerek öldürüldü, hala onun faillerinde yargılanmış değil" dedi. Kürt oldukları için sürekli baskıya maruz kaldıklarını söyleyen Ökmen, "Soy isimizden dolayı sürekli bize yöneldiler. Baskıyla yapamadıkları yeğenlerimizi uyuşturucu ve diğer maddelere alıştırarak sindirmek istediler. Şimdi Hasan'ı da katlettiler" dedi. Yeğeni Hasan'ın kalın iplerle boğularak öldürüldüğüne dikkat çeken Ökmen, "Buna bize yaşatmaya hakları yoktu. İnfaza sessiz kalamayacağız. Yeter artık insanlar ölmesin. Bu insan hakları haftasında yeğenimi öldürdüler. Hani artık analar ağlamayacaktı?" diye sordu.
HÜLYA EMEÇ / HANDAN TUFAN - DİHA
HABERE YORUM KAT