Cevap yerine, ‘ahlaksııız.. şerefsiiiz’!
Türkan Saylan ve Ergenekon’u konuşacaklardı.. Ama konuşturmadılar! Evet, imtiyaz sahibi ile yazarlarının çoğu Ergenekon terör örgütünün yönetici veya üyesi olmakla suçlanan Cumhuriyet gazetesinin iki yazarının, başka yapacağı ne vardı ki?
Tabii ki görevleri, Ergenekon’u konuşturmamak..
Kanal D’deki programda da, öyle yaptılar!
Binbir hakaret ve tehdit ile, Ankara Temsilcimiz ve yazarımız Serdar Arseven ile eski haber müdürümüz Muharrem Coşkun’un katıldığı 32. Gün programında, gerçek yüzlerini gösterdiler!
Fikri planda tenakuzlarla dolu görüşler serdeden, salt hakaret sözcükleri ile konuşan insanlardan ne beklersiniz ki?
Arseven anlatıyor, “TürkanSaylan’ı eleştirmemizin sebebi, ‘Başı örtülü kızlara burs vermem’ demesinden kaynaklanıyordu.”
Buna ne cevap verilir?
Ya; “Hayır, Saylan’ın öyle sözü yok. Siz yalan söylüyorsunuz.” cevabı verilir..
Ya da, “Evet, Saylan bu sözü söylemiştir.Çok güzel söylemiştir.Başörtülülerin okuma hakları yoktur.”
Birinci cevabı verseler, Saylan’ın o açıklamasının, Cumhuriyet gazetesini finanse eden Aydın Doğan’ın amiral gemisi Hürriyet’te çıktığı şekli ile gözlerinin önüne konulacağını biliyorlar.. Onun için, bu cevabı veremediler..
“Başörtülülerin okuma hakları yoktur” türünden bir cevabın da, artık bugünkü konjonktürde tepki çekeceği açık.. Gerçi kendi kendilerine bir program yapmış olsalardı, yine bu yönde görüş ileri sürerlerdi ama..bu sefer Vakit var karşılarında. İşin ucunda, “yasakçı, özgürlük düşmanı, baskıcı, despot, faşist” damgalarını yemek var!
O zaman ne yapmalı?
Çok sıradan bir cevap vermeli..
Her basit insanın vereceği türden: “Ahlaksız,şerefsiz..”
Onlar da öyle yaptılar..
Önce MehmetFaraç, sonrasında da ÜmitZileli katıldı koroya..
“Ben bir şeyler diyeceğim” şeklinde söze girdi.. ciddi laflar edecekmiş gibi görüntü verip, ardından başladı: “Terbiyesiz..”
Adamların kültürleri, eğitimleri işte bu!
Siz farklı görüşten insanlarla, hiç aklı başında tartışma yapamaz mısınız?
Ya aynı kafadan adamlar olacak, “al takke ver külah” birbirlerini teyid ederek, mütedeyyin insanlara saldıracaklar!
Ya da, karşılarında farklı bir görüş serdeden birisi olursa, hemen başlayacaklar: “Ahlaksız-şerefsiz.”
Hatta ayaklanacaklar bile..
“Siz insanları hedef gösteriyorsunuz” suçlaması yapacaklar.
Nasıl hedef gösteriyormuşuz?
“Özgürlük düşmanı Saylan” başlığı atarak!
İyi de Faraç bey kardeşim, “Başını açmayan, üniversiteye devam edemez” diyen birisi, “özgürlük düşmanı” değil de nedir?
Bal gibi özgürlük düşmanıdır ama, siz itiraz edilmemeye alışmışsınız.. Zannediyorsunuz ki, bir haber fotokopisi gösterince, hemen tırsıp, karşınızda hazırola geçeceğiz!
“Hazırola geçmek” bizim işimiz değil kardeş. O; sizin Ergenekoncu yazarlarınızın işi!
Sonuçta da, Saylan için gösterilen habere, “Saylan, başörtülülerin okuma hakları olmadığını söylediğine göre, özgürlük düşmanı değil de nedir?” cevabını aldılar, oturdular yerlerine..
Pardon yanlış oldu.. Yerlerine oturmadılar, yine aynı tekerlemeye devam ettiler: “Ahlaksız.. şerefsiz..”
Demek ki, ahlak; “Başı örtülüleri okula almayın. Onları ikinci sınıf vatandaş olarak görün. Ve bu yönde yaşanan mağduriyetleri de, medyadaki adamlarınız vasıtası ile gizleyin.” demekmiş!
Yine ahlak; “Üniversiteli kızların mağduriyetlerini gizleyelim. Onların mağdur değil, militan olduklarını yazalım. Saylan hanım, bize bu yönde haber yapmamızı istiyor” demekmiş!
“Ahlak”ın anlamı öyle olmalı ki, Tıp Fakültesi’nin 5. sınıfından öğrencileri kapıdışarı edenleri deşifre edip, gerçekleri yazan Vakit’e, bu kadar kin ve hışımla saldırıyorlar!
Ama ne kadar saldırırlarsa saldırsınlar, artık deşifre oldular!
Cumhuriyet gazetesinin yazarlarının nasıl bir mantık fukarası oldukları, küçücük bir eleştiride nasıl çaresizlik içinde tehdit ve hakaretlere başvurdukları, artık net olarak görüldü.
Biraz geç oldu ama, net oldu!
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT